|
|
|
|
|
 |
|
 |
Dünyadaki iflaslar Türk şirketleri için fırsat
Dünyada yaşanan kriz nedeniyle artan iflasların finansman yapısı güçlü Türk şirketleri için büyük fırsat yarattığı belirtiliyor.
Ülker'in Godiva'yı almasının ardından Efes'in Gürcü bira devi Lomisi'yi alması trendin hızlandığının habercisi olarak yorumlanıyor.
Türk şirketleri dünya sahnesinde
Referans Gazetesi'nin haberine göre, dünyayı saran global kriz, Türkiye'nin hızlı şirketlerinin yurtdışı operasyonları için fırsata dönüşmeye başladı. Ülker'in 850 milyon dolara Godiva'yı almasının ardından bir satın almaya da Anadolu Grubu imza attı. Anadolu Efes'in bağlı ortaklığı Efes Breweries International, Gürcistan bira pazarının yüzde 42'sine sahip Lomisi'nin tamamını satın aldı. Doğuş, Pegasus, Sabancı gibi birçok şirket yurtdışı satın almalar için fırsat kollarken uzmanlar trendin süreceğine ve iflaslarla ciddi fırsatlar doğarken satın almaların artacağına işaret ediyor.
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Başekonomisti Gündüz Fındıkçıoğlu her tarafından nakit fışkıran birçok Türk firmasının rotayı yurtdışına kırmasının reel sektörde farklılık yaratacağını söylüyor. Güçlü Türk firmalarının çeşitli ülkelerdeki reel sektörleri mercek altına aldıklarını söyleyen Fındıkçıoğlu, "Herkes bankalar da dahil olmak üzere, reel sektör riskleri var mı diye çeşitli ülkelerde araştırmalarına bakıyor. Son dönemde Ukrayna, Azerbaycan mercek altında. Böyle bir arayış var, bu trend artarak sürecek" diyor.
Farklılık yaratma zamanı
Türk şirketlerinin büyük kısmının mali açıdan çok sağlam durumda olduğunu söyleyen Fındıkçıoğlu, "Ülker Grubu'nun zaten yaptığı banka satışından kaynaklanan 660 milyon dolar alacağı var. Yani Citibank ile çıkacağı sendikasyona ihtiyacı yok" diyor.
Firmaların ellerindeki nakiti değerlendirme olanaklarını araştırmaya devam edeceklerini, bunun da büyük bir farklılaşmaya yol açacağını belirten Fındıkçıoğlu, "Mali olarak sağlam durumda olan ve borca da çok ihtiyacı olmayan firmalar büyük bir maliyet dezavantajı olmaksızın borçlanmalarını bu ortamda sürdürebiliyorlar. Güçlü şirketler için krizi fırsata dönüştürerek farklılık yaratma zamanı" diyor.
ABD'de iyi fırsatlar var
PwC Türkiye ortağı Hüsnü Can Dinçsoy da özellikle ABD'deki krizin Türk firmaları için strateji oluşturma zamanı olduğu görüşünde. Krizin henüz reel sektöre bulaşmadığını ancak bulaştığında şirket iflasları göreceğimizi ifade eden Dinçsoy, "Kriz reel sektörü de vurduğu zaman ABD'de önemli şirket iflasları göreceğiz. Buna uyanan yabancı yatırımcılar için büyük bir fırsat olabilir" diyor.
Bu süreci şu anda en iyi Arap sermayesinin değerlendirdiğini belirten Dinçsoy, "ABD'de çok güzel yatırımlar yapıyorlar. Şirket satın alıyorlar, yabancı yatırım bankalarında ortaklıklarını artırmaya başladılar, zora giren şirketlere de yatırımlara devam ediyorlar. Bizim de Türkiye'de yatırım olarak düşündüğümüz nakiti özellikle ABD'de daha sonra da Çin, Hindistan gibi pazarlara yönlendirmemiz lazım" diyor.
Türkler dünyayı fark etti
Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Erol Katırcıoğlu da uzun yıllar kapalı bir ekonomide yaşayan güçlü Türk firmaların yeni dönemde yalnız devam edemeyeceklerini gördüklerini ve büyük çoğunluğunun yabancı bir ortakla yola devam kararı aldıklarını söylüyor. Şirketlerin küresel dünyanın oyuncusu olma yolunda yönlendiklerini belirten Katırcıoğlu, "80'li yıllarda başlayan, 90'lı yıllarda devam eden 1996 gümrük birliğiyle perçinlenen bir süreçte büyük firmaların önemli bir kısmı yabancı sermaye ile dünya ticaretinde tutunabilecekleri, kaybolmayacakları bir yapı oluşturdular. Ülker gibi firmalar bunu bir adım ileriye götürdüler" diyor.
Dünyada yaşanan kriz nedeniyle artan iflasların finansman yapısı güçlü Türk şirketleri için büyük fırsat yarattığı belirtiliyor.
Ülker'in Godiva'yı almasının ardından Efes'in Gürcü bira devi Lomisi'yi alması trendin hızlandığının habercisi olarak yorumlanıyor.
Türk şirketleri dünya sahnesinde
Referans Gazetesi'nin haberine göre, dünyayı saran global kriz, Türkiye'nin hızlı şirketlerinin yurtdışı operasyonları için fırsata dönüşmeye başladı. Ülker'in 850 milyon dolara Godiva'yı almasının ardından bir satın almaya da Anadolu Grubu imza attı. Anadolu Efes'in bağlı ortaklığı Efes Breweries International, Gürcistan bira pazarının yüzde 42'sine sahip Lomisi'nin tamamını satın aldı. Doğuş, Pegasus, Sabancı gibi birçok şirket yurtdışı satın almalar için fırsat kollarken uzmanlar trendin süreceğine ve iflaslarla ciddi fırsatlar doğarken satın almaların artacağına işaret ediyor.
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB) Başekonomisti Gündüz Fındıkçıoğlu her tarafından nakit fışkıran birçok Türk firmasının rotayı yurtdışına kırmasının reel sektörde farklılık yaratacağını söylüyor. Güçlü Türk firmalarının çeşitli ülkelerdeki reel sektörleri mercek altına aldıklarını söyleyen Fındıkçıoğlu, "Herkes bankalar da dahil olmak üzere, reel sektör riskleri var mı diye çeşitli ülkelerde araştırmalarına bakıyor. Son dönemde Ukrayna, Azerbaycan mercek altında. Böyle bir arayış var, bu trend artarak sürecek" diyor.
Farklılık yaratma zamanı
Türk şirketlerinin büyük kısmının mali açıdan çok sağlam durumda olduğunu söyleyen Fındıkçıoğlu, "Ülker Grubu'nun zaten yaptığı banka satışından kaynaklanan 660 milyon dolar alacağı var. Yani Citibank ile çıkacağı sendikasyona ihtiyacı yok" diyor.
Firmaların ellerindeki nakiti değerlendirme olanaklarını araştırmaya devam edeceklerini, bunun da büyük bir farklılaşmaya yol açacağını belirten Fındıkçıoğlu, "Mali olarak sağlam durumda olan ve borca da çok ihtiyacı olmayan firmalar büyük bir maliyet dezavantajı olmaksızın borçlanmalarını bu ortamda sürdürebiliyorlar. Güçlü şirketler için krizi fırsata dönüştürerek farklılık yaratma zamanı" diyor.
ABD'de iyi fırsatlar var
PwC Türkiye ortağı Hüsnü Can Dinçsoy da özellikle ABD'deki krizin Türk firmaları için strateji oluşturma zamanı olduğu görüşünde. Krizin henüz reel sektöre bulaşmadığını ancak bulaştığında şirket iflasları göreceğimizi ifade eden Dinçsoy, "Kriz reel sektörü de vurduğu zaman ABD'de önemli şirket iflasları göreceğiz. Buna uyanan yabancı yatırımcılar için büyük bir fırsat olabilir" diyor.
Bu süreci şu anda en iyi Arap sermayesinin değerlendirdiğini belirten Dinçsoy, "ABD'de çok güzel yatırımlar yapıyorlar. Şirket satın alıyorlar, yabancı yatırım bankalarında ortaklıklarını artırmaya başladılar, zora giren şirketlere de yatırımlara devam ediyorlar. Bizim de Türkiye'de yatırım olarak düşündüğümüz nakiti özellikle ABD'de daha sonra da Çin, Hindistan gibi pazarlara yönlendirmemiz lazım" diyor.
Türkler dünyayı fark etti
Bilgi Üniversitesi Ekonomi Bölümü öğretim üyesi Erol Katırcıoğlu da uzun yıllar kapalı bir ekonomide yaşayan güçlü Türk firmaların yeni dönemde yalnız devam edemeyeceklerini gördüklerini ve büyük çoğunluğunun yabancı bir ortakla yola devam kararı aldıklarını söylüyor. Şirketlerin küresel dünyanın oyuncusu olma yolunda yönlendiklerini belirten Katırcıoğlu, "80'li yıllarda başlayan, 90'lı yıllarda devam eden 1996 gümrük birliğiyle perçinlenen bir süreçte büyük firmaların önemli bir kısmı yabancı sermaye ile dünya ticaretinde tutunabilecekleri, kaybolmayacakları bir yapı oluşturdular. Ülker gibi firmalar bunu bir adım ileriye götürdüler" diyor.
Güler: 1-2 hafta içinde elektrik dağıtım ihalelerine çıkılacak
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, bazı elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesi konusunda Özelleştirme İdaresi Başkanlığının tüm hazırlıklarını yaptığını ve 1-2 hafta içinde dağıtım ihalelerine çıkılacağını bildirdi.
Türk-Alman İşbirliği Konseyi (TAİK) 14. Toplantısı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) evsahipliğinde, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi sosyal tesislerinde yapıldı.
Çok sayıda Türk ve Alman yatırımcının katıldığı toplantının açılışında konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler, Türkiye'de enerji sektöründe ticaret ve yatırım ortamı hakkında bilgi verdi.
Türkiye ve Almanya arasında tarihi dostluk ilişkileri olduğuna işaret eden Güler, hükümetin de bunun bilincinde olarak ilişkileri sürdürdüğünü söyledi.
Türkiye'nin doğusunda dünya petrol ve doğal gaz kaynaklarının yüzde 70'inin bulunduğunu, batısında ise önemli tüketici ülkeler olduğuna dikkat çeken Bakan Güler, Türkiye'nin bir geçiş ülkesi olarak Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) Ham Petrol Hattı ve Şahdeniz gazı gibi önemli boru hattı projelerine imza attığını, atmaya da devam edeceğini kaydetti.
Enerji tüketimi oranının Avrupa'da yıllık ortalama yüzde 1,5 artarken, Türkiye'de yıllık yüzde 8,5 arttığını ve Türkiye'de 2020 yılına kadar yaklaşık 130 milyar dolarlık enerji yatırımına ihtiyaç duyulduğunu anlatan Güler, Türkiye'de baraj, türbin yapımı, maden arama, santral yapımı, jeotermal, hidrojen, yenilenebilir enerji ve enerji tasarrufu konusundaki yatırımlarda Alman şirketlerini görmek istediklerini bildirdi. Bakan Güler, “Tarih tekerrür etsin, tarihte olduğu gibi enerji konusunda da ittifak yapalım” dedi.
ALMAN ŞİRKETLERE “ENERJİYE YATIRIM YAPIN” ÇAĞRISI
Enerji alanında en büyük iki yatırımın Afşin-Elbistan C ve D termik santralleri ile nükleer santral ihaleleri olduğunu söyleyen Güler, Afşin-Elbistan bölgesinde önemli linyit yatakları olduğunu ve temiz kömür teknolojileri ile kömürden elektrik üretmek istediklerini kaydetti.
Türkiye'nin rüzgar enerjisi potansiyeli bakımından dünyanın önemli ülkeleri arasında olduğunu belirten Güler, rüzgar türbini ve rüzgar enerjisinin elektrik üretimi konusunda Alman şirketleriyle birlikte çalışabileceklerini bildirdi.
Bakan Güler, “Türkiye'de türbin yapımı konusunda 15 milyar dolarlık bir piyasa var. Ayrıca küçük derelerden elektrik üretimi için bir proje başlattık. Burada da 20 milyar dolarlık bir türbin piyasası var. Bunu size garanti ediyorum. Gelin türbin ve elektriği birlikte üretelim. Biz hazırız, başbakanımız da bizzat takip ediyor. Ayrıca yenilenebilir enerjiden üretilen elektriğin 10 yıl alım garantisi var” diye konuştu.
Enerji verimliliği sağlayacak cihazların üretilmesi konusunda da önemli bir piyasa olduğuna işaret eden Enerji Bakanı, sadece 70-80 bin civarında verimli ampule ihtiyaç olduğunu, bu işin de Alman şirketleriyle birlikte yapılabileceğini söyledi.
Türkiye'deki binaların yalnızca yüzde 10'unun yalıtılmış olduğunu ifade eden Güler, bu alanda da yapılacak çok iş olduğunu, yeni ve büyük bir sektörün daha açılabileceğini kaydetti.
Kamunun elinde olan elektrik dağıtımı özel sektöre vermeyi hedeflediklerini ve bazı elektrik dağıtım bölgelerinin özelleştirilmesi konusunda Özelleştirme İdaresi Başkanlığının tüm hazırlıkları tamamladığını ve 1-2 hafta içinde ihaleye çıkılacağını belirten Güler, söz konusu ihalede Alman şirketlerini de görmek istediklerini bildirdi.
“SİYASİ HAREKETLİLİK SİZİ ETKİLEMESİN”
Alman yatırımcılara seslenen Enerji Bakanı, “Ülkemizdeki siyasi hareketlilik sizi etkilemesin, biz güçlü bir ülkeyiz. Enerji yatırımları bir devlet politikası olarak kesintisiz sürecektir” dedi.
“NABUCCO PROJESİNDE ANLAMLI BİR TERCİH YAPTIK”
Avrupa'ya doğal gaz arzı sağlayacak önemli bir projesinin Nabucco hattı olacağını anlatan Güler, Nabucco Projesinin gerçekleştirilmesinde kararlı olduklarını vurguladı.
Nabucco Projesinde anlamlı bir tercih yaparak Alman RWE şirketini 6. ortak olarak seçtiklerini ifade eden Bakan Güler, “Türkiye bu tercihte kilit rol oynadı” diye konuştu.
200 milyon Euro’luk ihaleyi aldı Euro 2008’in ’ürün lideri’ oldu
Avusturya merkezli IPM Şirketler Grubu’nun sahibi Akhim Niyazi Türesin, Euro 2008’in lisanslı ürünlerinin tek tedarikçisi oldu.
Referans Gazetesi’nin haberine göre şapkadan atkıya, çakmaktan oyuncak otobüse, battaniyeden plaj havlusuna kadar Euro 2008 logolu bütün ürünler Türesin’in imzasını taşıyor.
TÜRK işadamı Akhim Niyazi Türesin’in sahibi olduğu Avusturya merkezli IPM Şirketler Grubu, 35 ülkeden firmanın katıldığı ihalede ipi göğüsleyerek Euro 2008’in lisanslı ürünlerinin tek tedarikçisi oldu. Referans Gazetesi’nin haberine göre şapkadan, atkıya, çakmaktan oyuncak otobüse, battaniyeden, plaj havlusuna kadar Euro 2008 logolu bütün ürünler Türesin’in imzasını taşıyor.
Niyazi Türesin’in kazandığı ihale Türk firmaları için de yeni bir gelir kapısı açtı. Pakistan’a hediyelik futbol topu, Tayvan’a oyuncak otobüs, Çin’de çakmak ürettiren Türesin, tekstil ürünlerinin üretimini ise Türk firmalarına yönlendirdi.
İzmirli Menderes Tekstil, Konyalı Mink Tekstil, Denizlili Oğuzlar Tekstil ve Gürsan Tekstil harıl harıl Euro 2008 için ürün üretiyor. "Türk firmalarına ilk siparişlerle 10 milyon Euro’luk gelir kapısı açtık. Euro 2008 siparişleri daha devam edecek. Bu bir başlangıç. Sadece Euro 2008’in ürünlerinin üretim hakkını değil, Dünya Kupası 2010, Dünya Basketbol Şampiyonası, golf turnuvası hepsinin üretim haklarını aldık" diyen Türesin’in hedefi Euro 2008 ile adım attığı spor endüstrisinde bir dev olmak.
40 MİLYON EURO CİRO: Türesin, "Sadece Euro 2008’den 40 milyon Euro ciro bekliyoruz. Dünya kupasında ise bunun en az 5 katını kazanacağız. Biz kazandıkça Türk firmaları da bizimle kazanacak. İtalyanları eledik ihaleyi aldık" diyen Türesin, Viyana Üniversitesi İşletme Ekonomi mezunu. Yüksek lisansını ABD’de yaptıktan sonra uzun yıllar Metro Grup, Arthur Anderson gibi firmalarda üst düzey yöneticilik yapan Türesin, 1997’de Avusturya’da tekstil ağırlıklı IPM şirketini kurdu. Avrupa’da 3 binin üzerinde otel ve hastanenin çamaşırların tedarikçisi olan firma, AB’nin en büyük perakende zincirlerinin de tekstil ürünlerini sağlıyor. Ayrıca büyük şirketlerin promosyon hediyelerini de üreten IPM, kulüplere taraftar ürünleri sağlıyor.
TOP HARİÇ TÜM ÜRÜNLER: Avrupa Kupası ihalesine girmek için çok uzun yıllar beklediklerini anlatan Türesin, "Tecrübelerimizi kazandıktan sonra girdik çünkü çok dikkatli olunması gereken bir konu. Yaptığımız en ufak bir yanlışlık bütün şirkete zarar verirdi. İhale süreci kıran kırana geçti. 35’in üzerinde firma katıldı, son iki firma olarak İtalyanlar ve biz kaldık. İş planımızı, ürünlerimizi çok iyi hazırlamıştık. Bu sayede ihale bizim oldu" dedi. 16 takımın sahalarda koşturacağı top haricinde her ürünü üretme lisansı aldıklarını anlatan Türesin, "Adidas’ın ürünleri hariç diğer bütün ürünleri biz yapacağız. Adidas’ın da sadece futbol topu var" açıklamasını yaptı.
Tekstil ürünleri için özellikle Türkiye’yi seçtim
TEKSTİLDE Mısır, Pakistan, Portekiz’de üretim yapabileceğini ancak Türkiye’yi seçtiğini anlatan IPM Şirketler Grubu’nun sahibi Akhim Niyazi Türesin, "Farklı ülkelerde üretebilirim ama doğal olarak Türkiye’yi seçtim. Firmalardan da çok memnun kaldık, aynı firmalarla sözleşmelerimiz devam edecek" diye konuştu. Türesin, Dünya Kupası’nda Euro 2008’deki 40 milyon Euro cironun en az 5 katını yakalamayı beklediklerini ifade etti. Lisanslı ürün satışlarına ilk olarak kupayı organize eden ülkeler İsviçre ve Avusturya’da başlandığını belirten Türesin, satışların en son Türkiye’de devreye gireceğini söyledi.
Menderes 50 bin nevresim Mink 600 bin battaniye üretecek
PAKİSTAN’da hediyelik futbol topu, Tayvan’da oyuncak otobüs, Çin’de çakmak ürettiren IPM Şirketler Grubu, Türkiye’de şimdilik 4 firmayla çalışıyor. Çalıştığı en büyük üretici Menderes Grubu’na bağlı Akça Tekstil. Firma nevresim, havlu grubu, plaj havlularını üretiyor. Avrupa Kupası için ilk etapta 50 bin nevresim üretecek olan firmanın kupadan 1 milyon Euro’luk ciro beklentisi var. Menderes Tekstil aynı zamanda nevresimlerin Türkiye dağıtımını da üstlendi.SİPARİŞLER SÜRECEK:
Yabancıya mülk satışına ’imarlı alanın yüzde 10’u’ sınırı geliyor
Anayasa Mahkemesi’nin iptali nedeniyle yabancılara mülk satışında yaşanan sıkıntı, TBMM’ye gönderilen jet yasa ile çözülüyor.
Bir süreden beri tapu müdürlüklerinde bekleyen satış işlemleri, tasarının yasalaşmasıyla hızlanacak. Yeni düzenlemeye göre, yabancılara mülk satışında il veya ilçenin tüm yüzölçümü değil, imar planlı yüzölçümü esas alınacak. Buna göre, yabancılara imara açık alanın yüzölçümünün yüzde 10’undan fazla satış yapılamayacak. Milli Savunma Bakanlığı’nı ilgilendiren izin onayları ise geciktirilmeden verilecek. Anayasa Mahkemesi, önceki düzenlemede iki maddeyi iptal etmişti. "yabancılara satıştaki yüzölçümü miktarını 30 hektara kadar artırmaya Bakanlar Kurulu’nun yetkili olduğu" hükmü ile "il bazında edinebilecekleri taşınmazların illere ve il yüzölçümüne göre binde 5’i geçmeyeceği" hükmü için iptal kararı verilmişti. TBMM’ye sevkedilen tasarı, özetle şu düzenlemeleri içeriyor:
MÜLK EDİNİLMEYECEK ALANLAR: Yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerin mülk edinemeyeceği alanları belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkili olacak. Yabancılar, sulama, enerji, tarım, maden, sit, inanç ve kültürel özellikleri nedeniyle korunması gereken alanlar, özel koruma alanları ile flora ve fauna özelliği nedeniyle korunması gereken hassas alanlarda ve stratejik yerlerde kamu yararı ve ülke güvenliği bakımından taşınmaz edinemeyecekler.
İMAR PLANI HESABI: Yabancı uyruklu gerçek kişiler merkez ilçe ve ilçeler bazında, uygulama imar planı ve mevzi imar plan sınırları içerisinde kalan toplam alanların yüzölçümünün yüzde onuna kadar kısmında taşınmaz ile bağımsız ve sürekli nitelikte sınırlı ayni hak edinebilecek. Bakanlar Kurulu, merkez ilçe ve ilçelerin altyapı, ekonomi, enerji, çevre, kültür, tarım ve güvenlik açısından önemlerini dikkate alarak, bu orandan fazla olmamak kaydıyla farklı oran belirlemeye yetkili olacak.
KOMİSYON İZLEYECEK: Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün bağlı olduğu Bakanlık bünyesinde, ilgili idare temsilcilerinden oluşan komisyon uygulamayı izleyecek. Valilikler, merkez ilçe ve ilçelerin uygulama imar planı ve mevzi imar plan sınırları içerisinde kalan toplam alanların yüzölçümünde meydana gelen değişiklikleri takip eden yılın ocak ayı sonuna kadar komisyona bildirecek.
Askeri bölgelerin yanıtı geciktirilmeden verilecek
YABANCILARIN mülk edinmesine dönük yasa tasarısına göre, askeri yasak bölgeler, askeri güvenlik bölgeleri ile stratejik bölgelere ve değişiklik kararlarına ait harita ve koordinat değerleri Milli Savunma Bakanlığınca, özel güvenlik bölgeleri ve değişiklik kararlarına ait harita ve koordinat değerleri ise İçişleri Bakanlığınca geciktirilmeksizin Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün bağlı olduğu Bakanlığa verilecek.
Altın Pusula Büyük Ödülü ’Sokakta İlk Adımlar’ın
TÜRKİYE Halkla İlişkiler Derneği (TÜHİD) tarafından düzenlenen ’7’inci Altın Pusula Halkla İlişkiler Ödülleri’ne 12 kategoride layık görülen proje ve kuruluşlara ödülleri verildi. ’Büyük Ödül’, ’Sokakta İlk Adımlar’ projesiyle Renault Mais’e verilirken, Jüri Özel Ödülü ’Tarihe Saygı’ projesiyle Opet Petrolcülük’ün oldu. Kamu Kuruluşları kategorisinde ise ’Medya Okuryazarlığı’ projesiyle Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) ödül kazandı. ’Gündem Yönetimi’ kategorisinde Türk Ekonomi Bankası (TEB), Kurum İçi İletişim kategorisinde yine TEB, Pazarlama İletişimi ve Bütünleşik Pazarlama kategorisinde Atasay Kuyumculuk’a verildi. ’Etkinlik Yönetimi’nde Sütaş ödüle layık görülürken, eğitim dalında BP Türkiye, çevre dalında Global Tanıtım, sağlıkta CNN Türk, kültür sanat dalında Sabancı Holding, diğer kategori dalında ise Tansaş&Ariel ödüle layık görüldü. Ayrıca, ’İstanbul Bienali Sponsorluğu’ ile Koç Holding, AÇEV Anne-Baba Olma Seminerleri’ ile Digitürk, ’Turkcell-im’ ile Turkcell ödül kazandı.
ABD'deki zayıflığın etkisi uzun sürecek
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) Genel Sekreteri Angel Gurria, ABD'nin ekonomik zayıflığının ve bunun küresel ekonomi üzerindeki etkisinin daha önce beklenenden daha uzun süreceğini söyledi.
Gurria, Çek gazetesi Hospodarske Noviny'ye yaptığı açıklamada, OECD'nin ilk olarak, krizin küresel ekonomik büyümeye bu yılın ilk yarısında ağırlığını koyacağını ve 2009 yılının başlarında iyileşmenin başlayacağını tahmin ettiğini ifade etti.
Gurria, “Bu yıl ABD ekonomisinde düşüş ve Avrupa'da çok zayıf bir büyüme bekliyoruz. Kriz, bizim daha önce tahmin ettiğimizden 6 ile 9 ay uzun sürebilir” dedi.
Hiçbir gelişmiş ülkenin, ABD subprime tutsat piyasası kaynaklı problemlerin yarattığı küresel dalgalanmadan tamamen kaçamayacağını belirten Gurria, krizin tüm gelişmiş ülkelere etkisi olacağını belirtti.
Gurria, “Fakat sorun mortgage krizinin kendisi ve ABD ekonomisinin real problemleri değil. Biz, büyük bir güven kriziyle yıkıldık” diye konuştu.
|
|
 |
|
 |
|
|
|
|
|
|
|
|
|