More Cool Stuff At POQbum.com


BURCU MANDIRACI  
 
  7 Mart Ekonomi Haberleri 15.03.2025 14:25 (UTC)
   
 

ABN-Amro: 2009 daha iyi bir yıl olacak





HOLLANDA merkezli uluslararası ABN-AMRO, bu yıl yükselen enflasyonun gelecek yıl gerileyeceğini belirtirken, hem küresel ekonomi hem de Türkiye için 2009’un daha iyi bir yıl olacağını öngördü. Bankanın "Küresel Piyasalar" raporunda, Türkiye’ye ilişkin şu tahminlere yer verildi: "Türkiye’de makro ekonomik göstergeler gelecek yıl daha iyi olacak, bu yıl ise enflasyon yüzde 7.5 düzeyine çıkacak. Bunda gıda ve emtia fiyatları etkili olacak. Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) yüzde 4.5 olurken, ekonomik büyüme oranında, küresel ekonomik gelişmeler de etkili olacak. Cari açık, yüzde 8.5 olacak. Dolar, ortalama 1.35 YTL, Euro’da 1.82 YTL olacak. 2009’da ise, makro ekonomik verilerde, küresel ekonomideki canlanma paralelinde bir düzelme bekleniyor. Gelecek yıl, enflasyon yüzde 5.8’e gerileyecek. Ekonomik büyüme, yüzde 6 veya üzerinde gerçekleşecek." 

 

Kayıtdışı 260 milyar $

Yalçın BAYER

YEMİNLİ mali müşavir Bülent Soylan, ’Vergiyi Anlamak’tan sonra şimdi de 260 milyar dolara ulaştığını söylediği ’Kayıtdışı’ olaylarını kitaplaştırdı. Alfa Dağıtım ve D&R’larda dağıtıma giren yeni kitabında Soylan’ın yine ilginç tespitleri var.

Örneğin kayıtdışılığın bizi nereye götüreceğini şöyle anlatıyor: Vergi yüklerinin bu biçimde dağılımı yıllardır olduğu gibi hálá üretimi sıkıntıya sokmaya devam ederse, acaba bir gün ekonomi batar mı?

Üretici, istihdam üzerindeki yük dolayısıyla giderek taşınmaz duruma gelen üretimini bir ölçüde kayıt dışına çıkarmakla çözüm bulmaya çalışır.

Onun bu çözümü, doğal olarak ekonomideki kayıt dışılığı artıracak, onun ve ülke ekonomisinin kurumlaşmasını engelleyecektir. Çarpıklığı gidermek yerine bu çarpıklığın neden olduğu sonuçları bir biçimde ortadan kaldırmak için sık sık af kanunları çıkarılacak, ama vergi sistemindeki sıkıntının faturası yine vergi ödeyenlere kesilecektir.

Çünkü çıkarılan afla o gün için bir kere daha beyaz sayfalar açılabilir ama kayıt dışına çıkmayı doğuran etkenler ortadan kaldırılmadıkça, kayıt dışılığın matematiğine dokunulup denklem bozulmadıkça önünüzdeki birkaç yıl sonrasının tablosu bazı ufak farklarla, daha o günden şekillenecektir.

Nedir o ufak farklı tablo?

Kayıt dışılığı üreten bu yapı, bir gün birdenbire ekonominin çarklarını durdurmaz. O anlamda bir şey olur mu diye sorulacak olursa, olmaz. Ekonomi batmaz.

Batan sadece ülkenin iyi kötü üretici, sanayici güçleridir.

Yani kişilerdir.

Kendini küresellik adına alabildiğine dış pazarlara açmış bir ekonomide, üretim gücü önce dış rekabet karşısında zayıflar, sonra da uluslararası çalışan sermayenin yani yabancıların eline geçer.

Bu geçişte önceleri şirketlerinizi yabancılarla evlendirmekten ne kadar mutlu olduğunuzu söyleyip etrafa iyimserlikler yaymaya çalışırsınız ama işin içindekiler bilirler ki bu yabancılarla evliliklerde nedense siz hep kız tarafısınızdır, damatlar hep onlardandır.

GÜNÜN SÖZÜ

"Kafanda kurduğun düşünceye benziyorsun."

(Faust)

Düşün yollara düşelim peşinize

ERKAN Mumcu (Anavatan) ve Süleyman Soylu’ya (DP) sesleniyorum: Ülkemiz çok acı günler yaşıyor. Gündem yaratamadınız.

Ülkenizi seviyorsanız, bir saniye bile düşünmeden ’Büyük Kongre’ için birlikte karar alınız ve emaneti toplumda karşılığı olan lider adaylarına bırakınız.

Lider adayları, Aygün, Hisarcıklıoğlu, Batum ve Saran veya diğerleri elinizi taşın altına sokunuz ve meydanlara çıkınız.

Daha açıkçası "düşün yollara düşelim peşinize..."

Tevfik DİKER- DYP ve ANAP eski milletvekili

Kadın üzerinden siyasi rant...

CUMHURİYETİN esasını teşkil eden Türk Medeni Yasası (Yurttaşlar Yasası) Meclis’te görüşülürken, dönemin Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un şu sözleri, Atatürk’ün düşüncelerini, Cumhuriyetimizin kuruluş amacını ve kadınlara verilen önemi açık ifade ediyor:

"Medeni yasa istenildiği zaman kolundan tutulup bir köle gibi yerden yere vurulan, ama ezelden beri hanım olan Türk anasını layık olduğu saygın konuma getirecektir."

AKP’nin iktidara geldikten sonra ortaya koyduğu kimi uygulama ve açıklamalarda; laik, demokratik ve sosyal hukuk devlet anlayışına aykırı bir sürü uygulama yapılıyor.

CHP Muğla Milletvekili Fevzi Topuz, soru önergesinde bununla ilgili birçok örnek veriyor. Özellikle de kadın haklarındaki uygulamalarla ilgili...

Ülkemizde kadınların çalışma hayatına katılma oranı 1990 yılında %34,1 iken, 2002 yılında %26.9, 2004’te %25.4, 2006 yılında %24.9’a gerilemiş.

TÜİK, Kasım 2007 işgücü istatistiklerine göre; kadınların işgücüne katılma oranı %23.4’e gerilerken, bir yılda 237 bin kadın ise işgücü piyasasından çıkarak evine çekilmiş.

AKP Kadın Kolları Başkanlığı aracılığıyla, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde, dünyanın çeşitli ülkelerinden ünlü kadın politikacı ve belediye başkanlarını Ankara’da toplayacağını kamuoyuna açıklandığını belirten Topuz, bu toplantı vesilesiyle bazı sorular yöneltiyor Devlet Bakanı Nimet Çubukçu’ya:

CİNSİYET AYRIMI

1- TÜİK’in yaptığı araştırmadan da görüleceği üzere, bir yılda 237 bin kadın çalışanın işinden ayrılıp evine kapanma nedeni bakanlığınızca araştırılmış mıdır?

2- AKP iktidarları döneminde bazı kamu kurumlarında, kadınlara karşı ortaya konulan ayrımcı uygulamaların önlenmesi konusunda Bakanlığınızın bir girişimi olmuş mudur? Olmuş ise, ne tür bir sonuç alınmıştır?

3- Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu (DDK) raporu ve yargı kararları ile AKP hükümetleri döneminde yaşanan ’cinsiyet ayırımı’ uygulamaları ortada iken, Bakanlığınızın düzenlemiş olduğu ve Sayın Başbakanın da teşrif edeceği, kadın ve erkek eşitliğini öne çıkaran ’Eşitlik Güçlendirir’ konulu panel, iddia edildiği üzere kadınlar üzerinden siyasi rant sağlamak mıdır?

4- Bakanlıklar ile diğer kamu ve kurumlarına 3 Kasım 2002 tarihinden bu yana kaç kadın yönetici atanmıştır?

5- 3.11.2002 tarihinden bu tarihe kadar kaç kadın yönetici görevden alınmıştır?

6- Bugün itibariyle Bakanlıklar ile diğer kamu ve kurumlarında üst düzey kadın yönetici sayısı nedir?

7- AKP hükümetinin TBMM’ye getirmiş olduğu, ’Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanun Tasarısı’nda; kadınlarda emzirme yardımı süresinin 6 aydan bir aya indirilmesi; yetim kız çocuğuna verilmekte olan 24 aylık tutarındaki evlilik yardımının 12 aya indirilmesi; çalışan ve sosyal güvenlik kurumlarından aylık alan çocuksuz dul eşe bağlanan ölüm aylığının %75’ten, %50’ye düşürülmesi, AKP iktidarının ’kadın hakları’ konusunda çelişki içerisinde olduğunu mu göstermektedir?

DÜZELTME Dünkü Prof. Celal Şengör’ün ’Asker sözü ile politikacı sözü karşılaştırılamaz’ başlıklı yazının son paragrafında, pertavsız (=büyüteç) kelimesi pervasız; intiba (=izlenim) kelimesi de intibah (=uyanıklık, açık gözlülük) olarak çıkmıştır. Teknik bir hata sonucu meydana gelen yanlışlığı düzeltir, özür dileriz.

ABD’nin zararı 1 trilyon doları aşar, 15 milyon aile evsiz kalır



Karamsar ancak doğrulanmış öngörüleriyle tanınan Prof. Nouriel Roubini, ABD’nin resesyona girdiğini savunurken, finansal kayıpların 1 trilyon doları aşabileceğini, 10-15 milyon hanenin de evini kaybedebileceğini belirtti. Ancak Roubini, "Benim karamsar senaryom bile resesyonun en fazla 6 çeyrek süreceğini söylüyor" dedi.

ULUSLARARASI makroekonomi alanının en önemli uzmanlardan biri olarak kabul edilen, New York Üniversitesi Stern School of Business ekonomi profesörü Nouriel Roubini, ABD’nin beklenen resesyona (durgunluk) bu yılın ilk çeyreği itibariyle girdiğini savundu. Roubini, bunun faturasını da "1 trilyon dolarlık kayıp ve 10-15 milyon hanenin evini kaybetmesi" olarak çıkardı. Karamsarlığına karşın, haklı çıktığı öngörüleriyle tanınan Roubini, kötümser senaryosuna karşın, resesyonun 4 ile 6 çeyrek arasında süreceğini tahmin etti.

KARAMSAR DEĞİL REALİSTİM: İş Yatırım’ın bu yıl 5’incisini düzenlediği Geniş Açı toplantılarının konuşmacısı olarak doğduğu şehir olan İstanbul’a gelen Prof. Nouriel Roubini, ABD ekonomisinde yaşanan gelişmeler, bu gelişmelerin global piyasalar ile Türkiye’ye yansımalarını değerlendirdi. Kendisini "karamsar" olarak niteleyenlere karşın "realist" olduğunu söyleyen Roubini, ABD finans piyasalarında yaşanan gelişmelerin kredi balonunun patlaması olduğunu hatırlattı. Roubini, ABD’deki sıkıntılarla ilgili şu tespit ve öngörüleri yaptı:

DÖNMEYEN KREDİLERLE BAŞEDİLMEZ: Para politikası likidite sorunu ile baş edebilir ama dönmeyen kredilerle baş edemez. Bunu yaşamamızın nedeni sadece para politikası ve Amerikan Merkez Bankası FED’in faizleri çok uzun süre düşük düzeyde tutması değil. Bu işin bir parçası ama daha önemlisi finans sistemindeki denetim ve düzenlemelerin zayıf olması. Peşinat olmadan mortgage verilmesi, gelir beyan etmeyenin kredi alması gibi uygulamalar kesinlikle olmamalıydı.

EN FAZLA 6 ÇEYREK SÜRER: ABD’nin aralık ayı itibarıyla resesyona girdiğini düşünüyorum. ABD’deki finansal kayıplar 1 trilyon doları aşabililir, 10-15 milyon hane evini kaybedebilir. Ancak benim karamsar senaryom bile resesyonun en fazla 6 çeyrek süreceğini söylüyor. ABD’de resesyon 4 ya da 6 çeyrek sürebilir ve büyüme dört çeyrek sonunda eksi 1-2 arasında olabilir.

RESESYON YAŞANACAK, BİTECEK: Bazı analistler sorunların Japonya’ya sıçrayacağını ve geniş çaplı stagflasyona (yüksek enflasyon ile durgunluğun aynı anda yaşanması) neden olacağını söylerken, ben ABD’nin ciddi bir resesyon yaşayacağını, ancak bundan kurtulabileceğini söylüyorum. Ayrıca gelişmekte olan piyasalarda yüksek büyüme potansiyeli görüyorum. ABD’de de sorunlarını halledip büyümeye dönebilir.

İstanbullu halıcı bir babanın oğlu

BAZI internet sitelerinde Tahran doğumlu gibi görünse de Nouriel Roubini, 1958’de İstanbul’da doğdu. Roubini’nin ailesi o yıllarda Şişli’de oturuyordu ve babası da halı ticaretiyle uğraşıyordu. Roubini 2 yaşındayken ailesi önce İran’a, ardından da İsrail’e göç etti. Roubini, 1983-88 yılları arasında ABD’de Harvard’a eğitimini tamamladı. Halen New York Üniversitesi’nde ekonomi profesörü olan Roubini, ABD Hazinesi Uluslararası İlişkiler Sekreteryası’nda "Kıdemli Danışman" olarak da görev aldı.

Ayrışma tezine karşıyım Türkiye de etkilenecek

ALANINDA otorite olarak kabul edilen Prof. Nouriel Roubini, gelişmiş ekonomilerle gelişmekte olan ekonomiler arasında bir ayrışma olduğu tezine de katılmadığını açıkladı. Türkiye’nin de içinde olduğu gelişmekte olan ülkelerin ABD’deki resesyondan etkileneceğini savunan Roubini, şu değerlendirmeleri yaptı:

Æ ABD resesyonunun dünyanın geri kalanına mutlaka etkisi olacak. Tabii ki gelişmekte olan piyasaları da kapsayacak. Gelişmekte olan piyasalar son yıllarda riskten kaçınma eğiliminin düşük olması, yüksek seyreden emtia fiyatları gibi nedenlerle yüksek büyüme oranları yakaladılar. Şimdi bu unsurların tersine dönmesi bu ekonomiler üzerindeki baskıyı artıracaktır.

Æ Türkiye’nin de içinde bulunduğu gelişmekte olan piyasa ekonomileri bundan 10 yıl öncesine göre çok daha iyi durumda. Gelişmekte olan ekonomiler, finansal sistemlerini büyük ölçüde temizlediler, hükümetler sağlam makroekonomik politikalar izliyor. Bu nedenle 1994 Meksika ya da 2002 Brezilya krizi gibi kriz beklemiyorum ama, finansal baskılar kesinlikle olacaktır.

TL sert düşerse enflasyonu zorlar

PROF. Nouriel Roubini, son yıllarda mali sistemi güçlendirici reformların yapılması ve yüksek faiz dışı fazla verilmesini Türkiye’nin artıları olarak nitelendirdi.Roubini, Türkiye’ye ilişkin şunları söyledi:

Æ ABD’deki resesyon ve Euro bölgesinde yavaşlama olması durumunda global kredi sıkışıklığı TL üzerinde baskı yaratabilir. Bu sert olursa, enflasyon ve faizler üzerinde baskı yaratabilir.

Æ Sert bir devalüasyon öngörmüyorum, ama ABD resesyonunun ne kadar derin olacağına bağlı olarak, Türkiye’yi de gelişmekte olan ülke para birimleri üzerindeki baskı da o denli artacak.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  DÖVİZ KURLARI

 

 

  MÜZİK ÇALAR
  HAVA DURUMU
  İL İL TÜRKİYE TANITIMI
Bugün 204 ziyaretçi (294 klik) kişi burdaydı!
website counter Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol