More Cool Stuff At POQbum.com


BURCU MANDIRACI  
 
  17 Mart Ekonomi Haberleri 15.03.2025 19:07 (UTC)
   
 

FED bu işi yönetemedi



Ekonomist Salih Neftçi, yurtdışındaki toz dumanla ilgili olarak FED'in yetersiz politikalarını işaret etti.

Cnbc-e'ye konuşan ünlü iktisatçı, piyasanın belası olan mortgage bonoları ile ilgili olarak Avrupa Merkez Bankası'nın zamanında tüm İspanya bankalarını kurtardığını hatırlatarak, FED'in ise aynı beceriyi gösteremediğini kaydetti. Neftçi, şöyle devam etti:
 
"Süreç iyi yönetilse piyasalar bu krizden kurtulabilirdi. Elbette bazı faturalar ödenirdi ama hasar bu kadar büyük olmazdı."

Dolara olan güvenin bittiğini ve bunun da en büyük sorumlusunun FED olduğunu belirten Neftçi, FED'in pazar günü iskonto faizlerinde yaptığı çeyrek puanlık indirimle ilgili olarak da şunları kaydetti.
 
"Bu kararlar son derece yetersiz kararlardı. Zaten Asya piyasaları da açılır açılmaz hemen negatif tepki verdi. Çünkü atılması gereken adım bu değil. Nasıl Avrupa Merkez Bankası bu mortgage kağıtlarını aldıysa FED de bunu yapacaktı. Piyasanın beklentisi bu. Piyasada yaşanan bu tip büyük dalgalanmaları sadece merkez bankaları çözebilir. Ama FED piyasayı anlayamadı"

Neftçi, içeride yaşanan siyasi gelişmelere ilişkin olarak ise, "Türk lirası sınırlı tepki verdi. Ama bu siyasi gelişme olmasaydı bugün TL çok daha sağlam olurdu. Bu belirsizlik ne kadar çabuk çözülürse ekonomi ve finansal piyasalar için o kadar iyi olur."


Bush: FED'in kararlarını destekliyorum

A.A.

ABD Başkanı George Bush, ABD Merkez Bankası'nın (FED) mali piyasaları düzenlemek için aldığı kararları desteklediğini söyledi.

 Bush, ekonomi danışmanları FED Başkanı Ben Bernanke, Hazine Bakanı Henry Paulson ve ABD Sermaye Piyasası Kurulu (SEC) Başkanı Christopher Cox ile yaptığı toplantıdan sonra gazetecilere yaptığı açıklamada, “ABD ve dünyaya mesajım şudur, ABD duruma hakimdir” dedi.

ABD ekonomisinin “zorlu bir süreçten” geçtiğini söyleyen Bush, “Güçlü ve kararlı davrandık. FED, mali piyasada düzeni sağlamak için çok hızlı hareket etti. Hazine Bakanı Paulson, benim gibi bu adımı destekledi” diye konuştu.
ABD'nin mali kurumlarının güçlü ve sermaye piyasasının verimli ve etkili çalıştığını ifade eden Bush, şunları kaydetti:
“Biz açıkçası durumu izlemeye devam edeceğiz ve gerektiğinde mali piyasalarda düzeni sağlamayı sürdürmede kararlı biçimde hareket edeceğiz. Uzun vadede ekonomimiz iyiye gidecek. Şimdi zor bir durumla ilgileniyoruz.”

FED, dün geç saatlerde yaptığı olağanüstü toplantıda, yüzde 3,5 olan faiz oranlarını çeyrek puan indirerek yüzde 3,25 yapmış, ayrıca oluşturduğu yeni borçlanma programı ile de bazı büyük firmalara doğrudan kredi sağlama olanağı tanımıştı.




Türk sanayicisi artık komisyoncu oluyor

A.A.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Yönetim Kurulu Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk sanayicisinin artık komisyoncu olduğunu belirterek, “Kimin? Pakistanlı'nın, Çinli'nin, Hindistanlı'nın komisyoncusu olmuş durumda...” dedi.


Ekonomi Gazetecileri Derneğinin düzenlediği Kartepe ekonomi zirvesinde, Türkiye ekonomisi üzerine bir sunum yapan Hisarcıklıoğlu, ABD'deki ekonomik krizin boyutunun büyümesi halinde bundan bütün dünya ekonomilerinin etkileneceğini belirterek, dünya ekonomisindeki büyüme 2007 yılında 4,9 olarak gerçekleşirken, bu yıl 4,1 olarak hedeflendiğini, yani büyümede yavaşlama olacağının görüldüğünü anlattı.

Türkiye'nin ABD'nin ihracat pastasından yüzde 5 pay aldığını, bu nedenle krizden pek etkilenecek gibi gözükmediğini ancak, Türkiye'yi asıl etkileyecek olanın, ihracatının yüzde 57'sini yaptığı AB ülkeleri olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, “AB'deki küçülme ve AB'nin ABD'ye yapmış olduğu ihracattan dolayı bizi de etkilemesi açık ve net olarak görülmektedir” dedi.

Hisarcıklıoğlu, krizin Türkiye'ye etkisinin cari açığın finansmanında yükselen faizlerle beraber görüldüğünü dile getirerek, Türkiye ile beraber gelişen ülkelere bakıldığında Türkiye'nin risk oranının daha yüksek olduğunu belirtti.
Romanya'nın, Türkiye ile karşılaştırılabilecek bir ülke olduğunu ve Romanya'nın cari açığının GSMH'ya oranının Türkiye'den daha küçük olmasına rağmen, Türkiye'de piyasanın uyguladığı faiz oranlarının daha yüksek seyrettiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, şöyle konuştu:
“Romanya ile Türkiye arasındaki fark... Biz niye daha yüksek maliyetle borçlanıyoruz? Türkiye'de kırılganlığı artıran faktörlere baktığınız zaman, bunu zaman zaman söylüyoruz, IMF ve AB çıpasının zayıflaması olarak değerlendiriyoruz. Bir tanesi bu. IMF ve AB çıpalarının zayıflaması, Türkiye'nin risk algılamasını yukarı doğru çıkartmaktadır. İkincisi, reform sürecindeki durağanlık, atalet.”

“MERKEZ BANKASININ KREDİBİLİTESİNİ DÜŞÜRMEMEMİZ LAZIM”

Hisarcıklıoğlu, 2007'ye bakıldığında mali disiplinin 2006'ya göre 3 kat daha kötüye gittiğinin gözlendiğini; faiz dışı cari harcama artışı, vergi tahsilatındaki artış, enflasyon oranı ve büyümede, 2004 yılının en büyük “başarı hikayesi” olduğunu ifade ederek, “Bu bize şunu gösteriyor ki, devletimiz ne kadar az harcarsa, yani mali disipline ne kadar çok dikkat ederse, hem enflasyonla mücadelede hem büyümedeki rakamımız rekor noktasına gelir. Mali disiplin, aslında Türkiye'nin büyümesi açısından da çok önemli” diye konuştu.

Merkez Bankasının faizleri indirirken, piyasaların faizleri çıkarttığını kaydeden Hisarcıklıoğlu, “Merkez Bankasının bu kredibilitesi de, bu bizim borçlanma faiz oranlarımızın etkilenmesinde de çok önemlidir. Eğer Merkez Bankasının kredibilitesi varsa, o zaman piyasalar sizle beraber hareket ediyor. Merkez Bankamız 2 puan faizleri indirirken piyasalar 2 puan yukarı çıkartıyorsa burada bir sorun var demektir” görüşünü aktardı.

Hisarcıklıoğlu, “Merkez Bankasının kredibilitesi ne kadar yüksekse, bizim itibarımız o kadar yüksek olur. Merkez Bankasının kredibilitesini kesinlikle düşürmememiz lazım” diye konuştu.

Türkiye'deki risk unsurlarının yüksek olarak algılanmasındaki bir diğer nedenin de, Türkiye'nin siyasi ortamından kaynaklı gerginliklerin ekonomiyi direkt etkilemesi olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Bunların hepsi birleştiği zaman siz gelişen piyasalara göre daha yüksek maliyetli borçlanıyorsunuz” dedi.

GÜNDE 100 MİLYON DOLAR

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, ikiz açıklar olarak adlandırılan cari açık ve sosyal güvenlik sistemi açığının, Türkiye'nin risk unsurlarını artıran nedenlerden olduğunu dile getirerek, 2007'de cari açık 38 milyar dolarken, 2008 beklentisinin de 42 milyar dolar olduğunu hatırlattı.

Hisarcıklıoğlu, bu 38 milyar dolara bakıldığında da, Türkiye'nin her gün 100 milyon dolar bulması gerektiğini, bunun bulunmaması halinde ekonomide sıkıntı yaşanacağı görüşünü dile getirdi.

'Neyi beklersen onu görürsün. Biz iyi olmasını bekliyoruz. İkazlarımız o mahiyette. Ben kötümserlik tablosu çizmek için de burada değilim, olan gerçekleri söylüyorum” diyen Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de ekonomik krizlerin çıktığı noktanın cari açığın finanse edilemediği nokta olduğunu ve kendisinin bir kriz beklemediğini belirterek, şöyle dedi:
“Şu anda finanse ediyoruz, böyle bir problemimiz yok. Kriz yok, ben kriz var demiyorum. Çalkantılı bir döneme giriyoruz. İnşallah da kriz olmaz. Kriz olursa, Türk şirketlerinin yaklaşık borçları 120-130 milyar dolar civarında. Böyle bir şey olursa, bu sefer özel sektör krizi yaşanır ki, 2001 krizini hep beraber ararız.”

“EYLEM PLANLARI DEĞİL, PLANLANMIŞ EYLEMLER...”

Rifat Hisarcıklıoğlu, Türkiye'nin sürdürülebilir bir büyümeye devam edebilmesi için ikinci nesil reform paketine sahip çıkılarak, bunun “eylem planları değil, planlanmış eylemler” haline dönüştürülmesi gerektiğini kaydetti.

Önümüzdeki dönemde yapılması gerekenleri, makro ekonomik istikrarın devamı, kamu bütçe açığının makul seviyelerde tutulması, mali disiplinin korunması, kamu bütçe kalitesinin artırılması, kamu borç yükünün düşürülmeye devam etmesi, fiyat istikrarının, enflasyonun hedefleneni tutması şeklinde sıralayan Hisarcıklıoğlu, Türkiye'de yönetim kalitesinin artırılması gerektiğini ve bunun ana esası olarak da anayasanın yeniden yazılmasına ihtiyaç olduğunu söyledi.
Hisarcıklıoğlu, dünyada 1990'larda ikinci küresel hareketin başladığına işaret ederek, “İkinci küresel hareketi ıskalamamak için önümüzdeki yönetim kalitesini artırıyor olmamız lazım” dedi.

TOBB olarak yeni bir anayasa yapılması konusunda sivil toplum örgütleri ve meslek örgütleriyle ellerinden geleni yapmaya çalıştıklarını belirten Hisarcıklıoğlu, “Koşmak istiyoruz. Anayasayı yapamadan diğerlerini yapabilmek de çok mümkün gözükmüyor. Yapısal reformlara ihtiyacımız var. Sürdürülebilir ve yüksek büyümeyi yakalamak için, zenginleşebilmek için lazım diyoruz ya, işin başı o, anayasa” şeklinde konuştu.

“100 BİRİM MAL İHRAÇ ETMEK İÇİN...”

Rifat Hisarcıklıoğlu, Türk sanayisine de değinerek, şöyle konuştu:
“Türk sanayicisi, artık komisyoncu oluyor. Kimin? Pakistanlının, Çinlinin, Hindistanlının komisyoncusu olmuş durumda. Anadolu'ya gittiğiniz zaman bunu görürsünüz. Fabrikayı kapatıyor, onun ürününü alıp satıyor. Nereden görüyoruz bunu? Sanayi ihracatı içinde işlenmiş ara malı ithalatının payı, (enerji yok ama bunun içinde) yüzde 67-69 seviyesine geldi. 100 birim mal ihraç etmek için bizim, 69 birim sanayi ara malı ithalatı gerçekleştiriyor olmamız lazım. Bu da, bizim sanayicimizi komisyoncu haline getiriyor. Sanayici bugün komisyoncu konumuna geliyor. Özellikle tekstil, konfeksiyon sektörüne baktığınız zaman bunu çok net olarak görürsünüz.”

“Her şeyin çok da kötü olmadığını” ifade eden Hisarcıklıoğlu, Türkiye'deki ihracatçı sayısının ithalatçı sayısına doğru yaklaştığını kaydederek, “İhracatın artış oranı, ithalatın artış oranının da üstünde gidiyor. Bunlar da bizim açımızdan sevindirici noktalar” diye konuştu.

 

Kapatma davası Merkez Bankası için ’dışsal şok’

Çiğdem TOKER

MERKEZ Bankası, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın AKP’nin kapatılması için Anayasa Mahkemesi’ne yaptığı başvuruyu, enflasyonla mücadele, para ve kur politikası açısından "dışsal şok" olarak değerlendiriyor. Dışsal şok, ekonomi literatüründe, politika uygulayan otoritelerin kontrol edemediği ani gelişmeler olarak tanımlanıyor. Banka kaynakları, cuma akşamı duyulan bu haberin, risk algılamasını değiştirdiğini vurgulayarak, "kapatma" davasının, 2008 Yılı Programı’nın "riskler" başlığı altına girdiğini belirtti.

BEKLENTİ YÖNETİMİ: Merkez Bankası’nın, her ay yayımladığı Enflasyon Gelişmeleri Raporu’nda, bankanın enflasyon görünümünü değiştirebilecek risk unsurlarının gerçekleşmesi durumunda, para politikasının sıkılaştırılabileceği sinyali veriliyor. Banka kaynakları, bugünden itibaren beklenti yönetiminin mevcut durumdan daha fazla önem kazanacağını söyleyerek, gerekirse yeni önlemlerin alınabileceğini kaydettiler. Küresel şokun Türkiye’yi beklendiği ölçüde etkilememesine gerekçe olarak bugüne dek hep "İçerdeki siyasi istikrarın varlığının" gösterildiğini anımsatan kaynaklar, "Tek parti iktidarının, oluşabilecek bir olumsuzluğa karşı hemen toplanıp önlem alacağı düşünülüyordu. Ama iktidar partisinin varlığının tartışıldığı ortamda, uluslararası yatırımcılar açısından aynı bakışın süreciğini söylemek kolay değil" yorumun yaptılar.



 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  DÖVİZ KURLARI

 

 

  MÜZİK ÇALAR
  HAVA DURUMU
  İL İL TÜRKİYE TANITIMI
Bugün 322 ziyaretçi (572 klik) kişi burdaydı!
website counter Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol