More Cool Stuff At POQbum.com


BURCU MANDIRACI  
 
  14 Mart Ekonmi Haberleri 15.03.2025 16:36 (UTC)
   
 


Türkiye ithalata kalktı dünyada buğday fiyatı arttı



Türkiye'nin uluslararası piyasalardan bir hafta sonra 500 bin ton buğday satın alacağı beklentisi, dünya borsalarında buğday fiyatlarını artırdı. Chicago Borsası’nda buğday fiyatı 72 sent birden yükselerek 12.95 dolara fırladı.

FINANCIAL Times gazetesi, Türkiye’nin gelecek hafta 500 bin ton buğday alacağı haberi üzerine dünya buğday fiyatlarının güçlü bir artış gösterdiğini belirtirken alımın yarısının ABD’den yapılmasının beklendiğini de kaydetti. Ekonomi gazetesi Financial Times, dünya piyasalarındaki hareketlerinin değerlendirdiği haberinde Türkiye’nin gelecek hafta 500 bin ton buğday alacağı haberi üzerine Chicago borsasında buğday fiyatlarının güçlü bir artış gösterdiğini belirtti. Chicago Futures piyasasındaki mayıs buğday fiyatının 72 sent yükselerek 12.95 dolara çıktığına dikkat çeken gazete, Türkiye’nin buğday alımının yarısının ABD’den yapılmasının beklendiğini de kaydetti.

STOKLARDAKİ AZALMA ETKİLEDİ: Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, 2007’de dünyada 603 milyon tonluk buğday üretimine karşılık 613 milyon ton tüketim gerçekleştiğinin tahmin edildiğini, dünya buğday stoklarının da 2007-2008 döneminde 110 milyon ton ile son 30 yılın en düşük seviyesine indiğini hatırlattı. Bayraktar, stoklardaki azalmanın fiyatlarda hızlı artışa neden olduğunu, son bir yılda dünyada buğday fiyatlarının yüzde 85 arttığını, uzmanların bu fiyat artışının devam edeceği yönündeki görüşleri bulunduğuna işaret etti.

ÜRETİM VE TÜKETİM DEĞİŞİYOR: Dünyada buğday üretim-tüketiminde dengeler değişirken Türkiye’nin de bu durumu dikkate alan tedbirleri geliştirmesi gerektiğini vurgulayan Bayraktar, Türkiye’de 2006’da buğday ekim alanlarının yaklaşık 1 milyon hektar gerilediğini hatırlatarak, bunun yarısının çiftçinin başka ürünlere kaymasından, yarısının ise üretimden vazgeçmesinden kaynaklandığını belirtti.

KİLİT ÜLKE OLABİLİRİZ: Bayraktar, jeopolitik konumu gereği, Türkiye’nin, uluslararası buğday ticaretinde kilit ülke olabileceğini kaydetti. Bayraktar, şöyle devam etti: "Tarım desteklemelerinin ana aracı olan ve 3’te birini oluşturan doğrudan gelir desteği bu yıl kaldırılacak. Yeni oluşturulacak desteklerde bu durum göz önüne alınmalı. Üretim maliyetlerinin büyük bölümünü oluşturan gübre, tohum, mazottaki destek miktarları artırılmalı. Üretim maliyetleri düşürülmediği takdirde üretimi artırmak zor. Türkiye’deki buğday fiyatlarındaki artışı Toprak Mahsulleri Ofisi’nin yanlış ithalat politikasına bağlayan görüşler var ama buğdaydaki fiyat artılarının ithalatla değil, dünya piyasalarındaki artışla ilgisi vardır." Bayraktar, Türkiye’nin buğdayda kalite sorununu çözdüğünü, ihtiyaç nedeniyle geçen yıl 2,1 milyon ton ithalat yapıldığını anımsattı.

Tarım ürünleri en önemli yatırım aracı oluyor

TARIMSAL ürünlerin artık en önemli yatırım araçları arasına girdiğini ve bu ürünlerin "piyasaların yükselen değeri" olmaya devam edeceğine işaret eden ürkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye’nin üretim potansiyelini değerlendirerek, sadece iç tüketim için değil, dünya pazarlarından daha fazla pay almak için üretim yapması gerektiğini vurguladı.
 


Rüzgár türbinlerim ABD’de satılmazsa Türkiye’ye veririm



ABD’li enerji firması General Electric’in(GE) CEO’su Jeffrey Immelt, ABD yönetimi ve şirketlerinin temiz enerjiye geçmede geç kaldıklarını ve GE’nin ürettiği rüzgar türbinlerine talip olmayacaklarsa, Türkiye ve başka ülkelere satabileceğini söyledi.

TÜRKİYE’YE GİDERİM: Amerikan ekonomi gazetesi The Wall Street Journal (WSJ) gazetesinin düzenlediği ekonomi konulu toplantıda konuşan Immelt, "ABD benim rüzgar türbinlerimi almayacaksa, Türkiye 8.000 megawatt tutarında enerji yatırımı kuracak, oraya giderim" dedi. GE diğer faaliyetlerinin yanı sıra, çevre korumaya odaklı birimlerinde güneş ışığıyla aydınlatma, hibrid lokomotif, rüzgar türbinleri ve su arıtma sistemleri gibi çevre dostu ürünler üretiyor.

ÇEVRECİ SANAYİ KÁRLI: ABD’de yenilenebilir enerji kaynakları kullananlara verilen vergi desteklerine karşı çıkanları anlayamadığını söyleyen Immelt, "Her nedense dünyadaki tek sanayinin enerji olduğuna ve burada da tek politikanın bir varil petrolün fiyatı olduğunu karar vermişiz. Böyle tuhaf, anlaşılmaz, inanılmaz ölçüde delice ve korkunç bir nedenden dolayı ben de 2010 yılında 10 milyar dolar değerinde rüzgar türbini satacağım. Bu ürünler eğer ABD’de istenmiyorsa, bunları Türkiye, Çin ve Meksika’ya satacağım" diye konuştu. Çevreci sanayilerin karlı yatırımlar olduğunu sık sık dile getiren Immelt, teknoloji karşıtı ve başını kuma gömücü yaklaşımların neden desteklendiğini anlayamadığın vurguladı.

TEMİZ ENERJİDE HIZLI HAREKET: Immelt, ABD’nin sera gaz emisyonunu azaltmada diğer milletlerin arkasında kaldığını, tehlikede olduğunu ve şirketlerin temiz enerji kaynaklarını desteklemede hızlı hareket etmediğini kaydetti. Immelt, "Bazı nedenlerle dünyada enerjide tek politika, petrol fiyatlarıyla ilgili. GE ürünleri eğer burada alınmazsa, yurtdışına satılacak" dedi. Immelt, hissedarlarına daha önce gönderdiği mektup da ise 2009 ylında çevreyle ilgili yıllık gelirlerinin 20 milyar dolara ulaşacağını açıklamıştı.
 


Krizi aşmak için düşünülmezi düşünün

ANKA

Lipsky dünyadaki para otoritelerine potansiyel küresel ekonomik risklere tepki göstermek ve önceden sezmek için “düşünülemezi düşünün” uyarısında bulundu.




IMF Birinci Başkan Yardımcısı John Lipsky küresel finansal sistemin güçlendirilmesi için kararlı olunması gerektiğini belirtti. Lipsky dünyadaki para otoritelerine potansiyel küresel ekonomik risklere tepki göstermek ve önceden sezmek için “düşünülemezi düşünün” uyarısında bulundu.

Lipsky, Washington’daki Uluslararası Peterson Ekonomi Enstitüsü’nde “Finansal Çalkantıyla Başa Çıkmak: Olası Riskler, Politika Zorlukları ve IMF’nin Rolü” konulu bir konuşma yaptı. Şu ana değin yaşanan krizde artış riski bulunduğunu, küresel finansal sistem ile ekonominin daha sağlam temeller üzerine oturması için kararlı politika önlemleri gerektiğini belirten John Lipsky, “Öncelik küresel finansal piyasalarda yayılan gerilimi tersine çevirmek ve gelişmiş ekonomilerde finansal sistemin işlemesini eski durumuna getirmektir” dedi.

12 Mart’tan önce merkez bankalarının krize yönelik önlemlerini, kritik piyasa likiditesini sağlama gereksiniminin farkına varıldığını yansıtması açısından yararlı bulduklarını kaydeden Lipsky, gelişmiş ekonomilerin doğru yönde adım attıklarını, finansal piyasalardaki entegrasyonun diğer ekonomilerde daha hızlı ve güçlü yayılmalara yol açtığını vurguladı. Dünyada bugüne kadar alınan ekonomik politika önlemlerinin küresel finansal istikrarı zayıflatacak “olasılığı düşük, etkisi yüksek olayların” üstesinden gelmek için yeterli olduğunun henüz kanıtlanamadığını belirten Lipsky, şöyle dedi:

“DÜŞÜNÜLEMEZİ DÜŞÜNÜN”

“Ekonomi politikası üretenler doğal olarak ‘düşünülemezi düşünme’ ve risk olasılığının yükselmesi halinde verecekleri tepkiyi planlama gereksinimi duymaktadır. Potansiyel riskler için daha sistematik bir hazırlık gereksinimi geçtiğimiz aylarda geniş ölçüde sergilenmiştir.”

İktisatta reel ekonomi üzerinde finansal karmaşa etkisini büyütebilecek “Küresel finansal yavaşlatıcı” potansiyeline dikkat çeken John Lipsky, “Artan açıklar ya da marj tamamlama talebinin zorladığı aktif satışlarının neden olduğu kötüleşen kredi spirali yeni borç hafifletmeleri ve varlık fiyatlarında düşüş meydana getirebilir” dedi.

IMF’nin ülkelere konjonktüre karşı politikalar üretmek için elverişli ortama sahip olup olmadıkları yönünde uzman yardımcı kuruluş konumunda olduğunu belirten John Lipsky, “IMF olarak, olası riskler gerçekleşirse ne yapılabileceğine ilişkin ciddi düşünceler sunuyoruz. Uzmanlığımızdan ve yılları kapsayan deneyimimizden krizden geçen üye ülkelerimizin uygulayabilecekleri en etkin politikanın tasarlanmasına yardımcı olmak için yararlanıyoruz” dedi.

PARA POLİTİKASI ÖNLEMLERİ YERİNE KONJONKTÜRE KARŞI MALİYE POLİTİKASI?

Yaşanan ortamda para politikası önlemlerinin geçmiş dönemlerdekine oranla daha az etkin olabileceğine işaret eden Lipsky, bu nedenle IMF’nin “konjonktüre karşı (countercyclical) maliye politikası” rolüne de önem verdiğini belirterek, “Büyümenin önemli ölçüde yavaşladığı ABD’de geçici ve hedeflenen mali uyarıcılar talebi desteklemeye yardımcı olmalıdır. Doğal olarak dünyanın diğer bölümü ABD’deki yavaşlamaya karşı bağışık değildir, özellikle de giderek ciddileşirse? Bu koşullar altında olasılık planlaması gerekmektedir. IMF üyesi ülkelere, gerekiyorsa, geçici mali önlemleri kabul etmek için uygun ortama sahip olup olmadıklarını değerlendirmelerini tavsiye ediyoruz” dedi. Lipsky şu konulara değindi:

“-Para politikası savunmanın ilk hattı, özellikle de gelişmiş ekonomilerde. FED ekonomiye destek olmada agresif adımları uygun bir şekilde attı ve Kanada’yla İngiltere’deki merkez bankaları faiz oranlarını azalttı. Avrupa Merkez Bankası faizleri tutmuş ancak koşullar yükselme eğilimine girmişse buna esnek bir şekilde yanıt verecek.

-IMF’nin ön değerlendirmelerine göre küresel hasılanın üçte ikisini üreten birçok büyük gelişmiş ve yükselen ekonomi, düşüşün daha da derinleşmesi durumunda otomatik istikrar operasyonlarını tümüyle devreye sokabilecek. Daha az sayıdaki ekonomi de isteğe bağlı olarak kimi mali uyaranları devreye sokabilir.”

 

 

 

Yabancıya mülk yasağı



Anayasa Mahkemesi’nin yabancı şirketlerin taşınmaz mülk edinme hakkını iptal etmesi, tam bir şok etkisi yarattı.Türkiye’nin likidite sıkışıklığının had safhaya ulaştığı, yabancı sermayeye çok ihtiyaç duyduğu kriz döneminde gelen iptal kararı ekonomi çevrelerinde panik yarattı

 

Unakıtan: Kararı inceleyeceğiz

Anayasa Mahkemesi, CHP’nin itirazını değerlendirdi ve 4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’nun yabancı tüzel kişilere taşınmaz mülkiyet satışını düzenleyen 3’üncü maddesini iptal etti. Söz konusu iptal kararına göre gerekçeli kararın Resmi Gazete’de yayınlanmasını takiben 6 ay sonunda, şayet yeni bir yasal düzenleme yapılmadığı takdirde yabancılara hiçbir şekilde gayrimenkul, arsa, fabrika gibi taşınmazlar satılamayacak. Sözkonusu iptal kararı geriye dönük ise işletilmeyecek.

 

 

Vatan Gazetesi'nin haberine göre karar, son 5 yılda Türkiye’ye taşınmaz alımı ile 10 milyar doların üzerinde sermaye getiren yabancılarda şok etkisi yarattı. Ekonomi bürokratları da “Dünya likidite sıkışıklığı ile boğuşuyor. Herkes nasıl yabancı sermaye getiririz diye taklalar atıyor. Biz kendi ayağımıza kurşun sıkıyoruz” yorumunu yaptı.

 

Son olarak EMAAR şirketi Toprak Holding’e ait Libadiye arazisine 402 milyon dolar ödemişti. Yasa iptalinden sonra bu tip alımları yabancılar gerçekleştiremeyecek.

 

Söz konusu iptal sadece gayrimenkul ve arsayı da kapsamıyor. Şayet yeni bir düzenleme ile bu boşluk ortadan kaldırılmazsa bir yabancı tüzel kişiliğin Türkiye’de fabrika arazisi alması da fabrika tesisi alması da imkansız hale gelecek. Türkiye’de çok önemli alımlar yapan bir kuruluşun genel müdürü iptal ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

 

‘Ekonomik bir cinayet’

 

“Bu bence ekonomik bir cinayettir. Yabancı tüzel kişiliğin Türkiye’de kurulan şirketteki hisse oranı ne olursa olsun bu kapsama giriyor. Yani bir Türk ortağı da olsa bu yasaktan etkilenecek. Ya tüm riskleri üstlenerek kendine muteber bir Türk yatırımcı bulacak ve onun üzerinden alımı gerçekleştirecek, ya da Türkiye planlarını rafa kaldıracak. Belki bir Kazak, bir Rus yatırımcı böyle bir yöntemi kullanabilir. Ancak mesela bizim gibi halka açık bir şirketin böyle bir yönteme başvurması mümkün değil. Türkiye’ye gayrimenkul alımı için gelen yatırımcıyı çok etkileyecek, ürkütecek olumsuz bir karar.”

 

Yabancılar son 5 yılda 10 milyar $’lık emlak aldı

 

2003 998 milyon Ş

 

2004 1.343 milyon Ş

 

2005 1.841 milyon Ş

 

2006 2.922 milyon Ş

 

2007 2.952 milyon $

 

Toplam 10.056 milyon Ş

 

El Maktum İETT arazisini alamayacak

 

SAMA Dubai şirketi, Türkiye’de kurduğu tüzel kişilik ile İETT arazisine KDV dahil 1.152 milyar dolarla en yüksek teklifi vermiş ancak, hukuki pürüzler ortadan kalkmadığı için ödemeyi yapmamıştı. Şayet yeni bir yasa ile sözkonusu boşluk dolmazsa ve 6 ay sonuna kadar da İETT arazisi ile ilgili hukuki sorunlar çözülmezse bu arazinin El Maktum’un şirketine satışı da tehlikeye düşecek. El Maktum’un bu iptalden etkilenmemesi için iptal yürürlüğe girene kadar, hukuki riski de göze alarak taşınmaz devrini gerçekleştirmesi gerekecek.

 

İptal edilen madde

 

4875 sayılı Doğrudan Yabancı Yatırımlar Kanunu’nun Anayasa Mahkemesi’nin 11 Mart tarihli toplantısında iptal edilen 3. maddesinin (d) bendi şöyle:

 

“d) Taşınmaz edinimi: Yabancı yatırımcıların Türkiye’de kurdukları veya iştirak ettikleri tüzel kişiliğe sahip şirketlerin, Türk vatandaşlarının edinimine açık olan bölgelerde taşınmaz mülkiyeti veya sınırlı aynî hak edinmeleri serbesttir.”  

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  DÖVİZ KURLARI

 

 

  MÜZİK ÇALAR
  HAVA DURUMU
  İL İL TÜRKİYE TANITIMI
Bugün 259 ziyaretçi (398 klik) kişi burdaydı!
website counter Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol