İktidar kendisine bağımlı seçmen kitlesi yaratıyor
Osman Nuri BOYACI DENİZLİ, (DHA)
Denizli Genç İşadamları Derneği’nin (DEGİAD) geçen haftaki genel kurulunda seçilen yeni başkanı Hüseyin Katrancı, yönetim kurulunu tanıtırken, ekonominin kötüye gittiğini ve kaygı duyduklarını belirterek AKP’yi sert dille eleştirdi.
Son dönemde kriz kokusunun yayılmaya başlamasından endişe duyduklarını belirten Katrancı, Türkiye’de ekonominin renk değiştirdiğini ileri sürdü, şu görüşleri savundu:
Esnaf rahatsız güvensiz
"Birbiri ardına kapanan fabrikalar ve işyerleri, işçi çıkarmalar, gittikçe ekmeğinden olan insanlar ülkesi olmaya başladık. Vergi ve SSK prim yükünün fazlalığı yüzünden kayıt dışı istihdam azaltılamıyor. Özelleştirmelerden büyük ümidi olan hükümet, yabancıya satılan işletmelerin karlarının yabancı işletmeler tarafından kendi ülkelerine kaydırılmasını engelleyemiyor. Garip bir teşvik uygulamasıyla Denizlili iş adamları yatırımlarını Denizli ya da ülke dışına kaydırıyor. Şirketlerin üretim maliyetleri hala çok yüksek. Sermayesini banka kredisi ile destekleyen esnaf rahatsız ve güvensiz. Bankalar gittikçe yabancılaşıyor, bu da Türk finansına güveni azaltıyor. İhracatçı artık geliriyle giderlerini bile karşılayamıyor. İşletmeler ARGE’ye kaynak ayıramadığı için yeni tasarım ve yatırımda bulunamıyor."
İş adamı ürküyor beziyor
Katrancı, işsiz sayısı artarken iş alanlarının azaldığını da belirterek şunları söyledi:
"Ama devlet işsiz kalan vatandaşının fakirliğini azaltmak için sağlık, kömür ve gıda gibi yardımlarda bulunuyor. İktidar, böylece kendisine bağımlı seçmen kitlesi yaratıyor. Nüfus planlaması bizzat devleti yönetenlerce önemsenmediği için nüfusumuz hızla artıyor, okuyan okumayan tüm gençlerde işsizlik büyüyor. Tarıma dayalı ekonomi desteklenmediği için köyden kente göç durmuyor, şehirler işsiz ve ümitsiz insanlarla doldu, kent kimliğinden uzaklaştı. Bu tablo iş adamını ürkütüyor, bezdiriyor. İş adamının ruh hali karamsar."
Katrancı, tekstil sektöründe gelecek günlerde kapsamlı bir anket çalışması yapıp rapor hazırlayarak kamuoyuna açıklayacaklarını söyledi.
Kahvehanede icraatın içinden
BALIKESİR’in Burhaniye İlçesi’nde, Belediye Başkanı CHP’li Fikret Akova kahvehane toplantısında 2007 yılı icraatlarını anlattı.
CHP İlçe Başkanı Tarık Erdil ve partili belediye meclisi üyeleri ile Geriş Mahallesi’ndeki kahvehaneye gelen Başkan Akova, video gösterimi eşliğinde icraatlarını anlattı. İlçeyi modern bir hale getirmek için yoğun çaba sarfettiklerini vurgulayan Akova "İlçemizde başlattığımız jeotermal sondaj çalışmalarında 300 metreyi geçtik. Kurulmasını planladığımız Zeytincilik İhtisas Organize Sanayi sayesinde de mahalle aralarındaki zeytinyağı fabrikaları kaldırılacak. Belediyemizin araç parkını güçlendirdik. 90 yaşlı ve engelliye her gün sıcak yemek servisi yapıyoruz. 220 öğrencimize de burs sağladık. Kurduğumuz sosyal market sayesinde çok sayıda vatandaşın ihtiyacını giderdik. İlçemizdeki tanıtım eksikliğini kapatmak için festival sayımızı da ikiye çıkardık. Burhaniye sıradan bir ilçe değil. Körfezin lideri ve öncüsü olmak zorunda" diye konuştu.
Bu seçim ekonomisine uzun süre dayanılmaz
Erdal SAĞLAM
SEÇİM sonrası kurulan son AKP Hükümeti’nin, kendisine seçim zaferi getiren yüksek büyümeden taviz vermeyeceği belliydi.
Küresel kriz geldiğinde de, hükümetin "enflasyon mu, büyüme mi" ikilemine gireceğini, buradaki tercihinin ise büyümeden yana olacağını defalarca söyledik.
Hükümetin, özellikle de Başbakan Tayyip Erdoğan’ın büyümeden ne olursa olsun taviz vermeyeceği anlaşılırken, bunun üzerine bir de AKP’nin kapatılması davası bindi.
Dolayısıyla AKP Hükümeti’nin popülizm dozu iyice arttı.
Şu andaki uygulamalar "değme seçim ekonomisi uygulamaları"na taş çıkartacak türden. Sadece alınan ya da alınması planlanan kararlar bile ülkenin hızla seçim ekonomisine götürüldüğünü belli ederken, yaşanacak süreçte AKP hükümetinin her türlü popülizme başvuracağının, bu konuda sınır tanımayacağının da ipuçlarını alıyoruz.
Şimdi kapatma davasına bağlı olarak erken genel seçim, erken yerel seçim, iki seçim bir arada gibi formüller de gündeme gelmeye başladı.
Belli ki seçim takvimlerinin belirlenmesi için türban davası, ardından AKP’nin kapatılma davası, ardından da DTP’nin kapatılma davasının sonuçlarını almamız gerekiyor.
Konuyla ilgili yetkililerle yaptığım sohbetlere de dayanarak, en kritik karar olan AKP’nin kapatılması davasının sonuçlanmasının en erken Eylül ayı olacağını rahatlıkla söyleyebilirim.
En erken Eylül.
Karar Ekim ya da Kasım ayını da bulabilir.
Türban kararı bu ay, en geç Haziran ayı ortasına kadar sonuçlanır ama AKP’nin kapatılması davası uzarken, DTP’ye ilişkin kararın ise AKP’den de sonra kesinleşmesini bekliyorum.
Yani yaklaşık 4-5 ay daha seçim takvimi belirsizliğinin, daha doğrusu takvimi kesinleştirecek Anayasa Mahkemesi davalarının süreceğini düşünüp, ona göre hesap yapmak gerek.
Şahsen, kapatma kararı alınması halinde yasaklı olacak milletvekili sayısı fazla olmazsa, yani erken seçim kararı milletvekillerine kaldığı takdirde, bir erken genel seçime gidilebileceğini sanmıyorum. Başbakan Tayyip Erdoğan ne kadar Gruba hakim gözükse de, belirsiz olan yeni seçim ortamında, emeklilik hakkı kazanmamış milletvekillerinin bir erken genel seçime karar vermeleri, sanıldığından çok daha zor olur. Bunun örneklerini daha önce yaşadık.
Dolayısıyla, kapatma kararı çıkmasından sonra yeni kurulacak parti ya da partilerle birlikte, TBMM’de yeni alternatifler ortaya çıkabilecektir. Bu tablonun artık daha fazla seçim ekonomisi uygulamasına izin verilmeyecek biçimde değerlendirilmesi gerekiyor.
Ekonomi için onarım hükümeti
SON iki ayda alınan ekonomik kararlara bir bakın: Özelleştirme gelirleri artık kamu açığının azaltılması için değil kamu yatırımları için kullanılıyor, yıllardır ekonomik istikrarın temeli olan faiz dışı fazla(FDF) hedefi yüzde 3,5’a düşürülüyor, işsizlik fonu amaç dışı kullanılıyor, belediyelere daha fazla kaynak aktarılıyor, ulaştırma ve enerji için altyapı yatırımlarına fon benzeri yeni mekanizmalar kurulup kaynak aktarılıyor.
Bunlar yetmedi, SSK prim affı, ardından sicil affı, tarıma ilişkin yeni aflar birbiri ardına sıralanıyor.
Bu tür kararlar bizce devam edecek.
Önümüzdeki yıla kadar sürecek bir belirsizlik dönemi ve bunun getireceği uzum seçim ekonomisi uygulamasını bir düşünsenize...
Bu küresel kriz ortamında, 2 yıl daha sürecek küresel belirsizlik ikliminde, bu kadar uzun süre seçim ekonomi uygulamasını, bu ekonominin kaldırması mümkün değildir.
Anayasa Mahkemesi kararları ardından ortaya çıkacak siyasi tablonun mutlaka ekonomiye zarar vermeyecek biçimde okunması gerekiyor.
Bence, gerektiğinde "teknisyenler hükümeti" kurularak, siyasi sürecin ekonomiye vereceği zararı azaltma formülü bile düşünülebilir.
Hatta böyle bir hükümet, siyasi kaygı duymayacağı için, beklenen onarımı bile gerçekleştirebilir.
Unutmayalım; 4-5 ay sonra bu tür formüller üzerinde durmamız gerekebilir
ÇİFÇİLERİN BORÇLARI ERTELENİYOR
Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker, kuraklıktan etkilenen çiftçilerin borçlarının faizsiz olarak 1 yıl erteleneceğini açıkladı.
TRT'de katıldığı programda soruları yanıtlayan Eker, ekonomi yönetimin, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde 9 ilde yaşanan kuraklık için öngördüğü tedbirler hakkında bilgi verdi.
Mehdi Eker, birkaç aydır, genel olarak Türkiye'deki yağış oranlarını izlediklerini belirterek, şu ana kadar il ve ilçe düzeyinde kuraklığın etkilerini tespit ettiklerini söyledi.
Çiftçi bazında hasar tespitinin tamamlanmasının ardından, destekleme tedbirlerinin devreye sokulacağını ifade eden Eker, “Çiftçi bazında hasar tespit çalışması tamamlandığı zaman, kuraklıktan zarar gören çiftçilerimize tohumluk desteği ödeyeceğiz. Bir de borçlarını faizsiz olarak bir yıl süreyle erteleyeceğiz. Ekonomi yönetimi dün yapılan toplantıda bu kararı aldı” dedi.