More Cool Stuff At POQbum.com


BURCU MANDIRACI  
 
  21 Mayıs Ekonomi Haberleri 15.03.2025 21:45 (UTC)
   
 

Ekonomiyi değerlendirme toplantısı sona erdi

(a.a.)

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren başkanlığında gerçekleşen Ekonomi Değerlendirme Toplantısı sona erdi.

Uluslararası piyasalardaki gelişmeler ve ulusal ekonomideki değişimin ele alınacağı ve başkanlığını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yapacağı duyurulan toplantı, başbakan yardımcısı Ekren başkanlığında yapıldı.

Yaklaşık 7 saat süren toplantıya, Devlet Bakanları Kürşad Tüzmen ve Mehmet Şimşek ile Sanayi ve Ticaret Bakanı Zafer Çağlayan katıldı. Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan ile Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın da yurtdışında bulunmaları nedeniyle toplantıya katılamadıkları belirtildi.

Başbakanlık merkez binada gerçekleşen toplantıda, AK Parti Genel Başkan Yardımcıları Bülent Gedikli ve Reha Denemeç, TBMM Grup Başkanvekilleri Mustafa Elitaş ve Nurettin Canikli, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi kimi milletvekilleri ile Yatırım Ajansı Başkanı Alparslan Korkmaz da yer aldı.
 

Açık pozisyona devam

Ege CANSEN

MERKEZ Bankası, kendisinden bekleneni yaptı, faizleri arttırdı. Pek tabii iç ve dış bankerler şapkalarını havaya attılar. Yüksek faizden istifade etmek isteyenler, döviz sattılar TL aldılar.

Döviz fiyatları tepe takla oldu.

Bu kararı alanların aklınca, Türk Lirası’nın muhtemel değer kaybından dolayı enflasyonun yükselme eğilimi frenlendi.

Halbuki sistemi kırılgan yapan cari açığın küçülmesi için liranın değer kaybetmesi şart.

Sistem kendini düzeltmek için bu yönde tepki veriyor.

Ama piyasa fiyatının teşekkül etmesine hazretler izin vermiyor.

Bu oyun ve yorumları gına getirdi, ama yine de bazı şeyler söylemek gerek.

- Enflasyonu düşürmeye yaradığı için "yüksek faiz-düşük kur" politikasını coşkuyla sürdürenler, artık bu politikanın esiri olmuş durumdalar. Şimdi isteseler de manevra yapamıyorlar.

- Ekonomide istikrar, fiyat istikrarı, yani düşük enflasyon demektir.

- Ama enflasyon düşüşü, her zaman istikrar anlamına gelmeyebilir.

- Düşüşün yani istikrarın kalıcı olması gerekir. Kalıcı istikrar ise "düşük faiz-düşük enflasyon" demektir.

Faizler yüksekken sağlanan nispi enflasyon düşüklüğü güven vermez.

- Kur çapasıyla, yüksek faizle veya ücret-fiyat dondurmalarıyla, enflasyon düşürülebilir.

Ama bu düşüklüğün yapısallaşması için yapay önlemlerin kalkması şarttır. Aksi takdirde oyun sil baştan olur.

- Merkez Bankası’nın aldığı her kararın bir de ileriye dönük "sinyal" etkisi vardır.

Ekonomi aktörleri bu sinyale göre hareket eder.

- Merkez Bankası?nın (MB) son kararıyla verdiği sinyali, iş adamları "açık pozisyona devam" şeklinde anlamıştır.

- İş adamları, nasıl olsa arkamızda rezervi yüksek, elinde faiz silahı olan ve kuru düşük tutmaya kendini adamış bir MB var; öyleyse dövizle borçlanmaya devam demiştir. MB bu son kararıyla, kur riskini açıkça (üstü kapalı değil) üstlenmiştir.

- Reel sektörün dış borcu, dolaylı olarak bankaların riskidir.

Bankaların riski de son tahlilde merkez bankalarının riskidir.

Sadece kamunun değil, özel sektörün dış borcu da Türkiye’nin dış borcudur.

- Merkez bankalarının, bankacılık kesiminde ortaya çıkan çöküntüler karşısında "bana ne" diyemediği Türkiye tecrübeleriyle sabitti.

Şimdi buna Amerikan, İngiliz ve Avrupa tecrübeleri de ilave olmuştur.

- Hazine’nin, düşük faizli uzun vadeli dövizli borçlanma opsiyonu varken bunu, ekonomik olarak risklidir diye reddedenlerin, özel sektörün dışarıdan borçlanmasında risk görmemeleri yanlıştır.

- Yüksek faiz-düşük kur politikasının yol açtığı "cari açık" meselesi, sanayide verim arttırmakla çözülür diye konuşmak yanlıştır.

Zaten elde edilen verim artışlarına rağmen sorun büyümektedir.

- Dünyanın süper gücü Amerika’nın ulusalparası dolar, cari açık yüzünden değer kaybetmekten kurtulamamışsa, Türk Lirası değer kaybetmez diyenler neye güvenmektedir?

- Fahiş faizi ödemek Maliye’nin sorumluluğudur.

Ben faizi arttırdım gerisine karışmam; benim sırtımda yumurta küfesi yok denebilir mi?

Son Söz: Faiz yanlış yola sapmışsa, ekonomi doğru yolda gitmez.
 

Kazakistan petrol ihracatını yasakladı

Nerdun HACIOĞLU



KAZAKİSTAN yönetimi ülke içinde fırlayan benzin ile mazot fiyatlarını kontrol altına alabilmek için ikinci bir emre kadar petrol ürünlerinin Kazakistan dışına ihraç edilmesine yasak getirdi.Başbakan Karim Masimov tarafından imzalanan ve 1 Haziranda yürürlüğe girecek petrol ürünü ihracat yasağının ne zaman kalkacağı ise açıklanmadı. Karar piyasa ekonomisine aykırı düşmesine rağmen, milli ekonomi için hayati önem taşıdığının altı çizildi. 

Karamercan Derin çaplı bir kriz beklemiyoruz



Eczacıbaşı Topluluğu Üst Yöneticisi (CEO) Erdal Karamercan, bu yıl içinde çok derin çaplı bir kriz beklemedikleri bildirdi.

Karamercan, İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD) tarafından düzenlenen "İş Dünyası İçin Tehditler ve Fırsatlar" kongresi sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Topluluğun, bir kriz değil, durgunluk senaryosuna göre bütçesini oluşturduğunu kaydeden Karamercan, bu senaryoyu aynen takip ettiklerini söyledi.
Karamercan, "Ama böyle çok derin çaplı bir krizin bu yıl içinde oluşmasın beklemiyoruz. Tabii bu bütün söylediklerim kendi çevremde yorumlayabildiklerimle ilgili..." diye konuştu.
2009 yılı için bir kriz beklentisi öngörüp öngörmediklerine ilişkin bir soru üzerine de Karamercan, şu görüşleri aktardı:
"2009'a yaklaşırken o beklentimiz biraz daha netleşir. Yani o bütçe dönemine girdiğimiz zaman, o günkü oluşumlara göre, dünyadaki ve Türkiye'deki gelişmelere göre bakacağız. Ama Türkiye ekonomisi artık biliyorsunuz, ezberimize aldık; daha çok dış dinamiklerle kendisine yön veren bir ekonomi haline geldi. İç siyasal çalkalanmaların ekonomi üzerindeki etkisi azaldı."
Erdal Karamercan, bir başka soru üzerine de, bu yıl için yüzde 10 civarında bir büyüme hedeflediklerini, buna olası şirket satın almalarının dahil olmadığını kaydetti.

Biraz da ekonomi

Özdemir İNCE

İLKOKULDA (1943-1948) öğrenci dergileri okurdum. Bunlardan birinde "Biraz da gülelim" başlıklı mizah bölümü vardı. Gülünecek şeylere gülmez, hiç olmadık şeylere gülerdim.

Bu yazımın başlığını bu nedenle "Biraz da ekonomi" koydum.

Birkaç yıl önce bir ekonomi yazısı yazmış ve komik ekonomistlerin saldırısına uğramıştım.

Yabancı sermaye konusunda "Neden borsaya geliyor, neden hazır fabrika alıyor, neden sıfırdan sanayi kurmuyor?" diye sormuştum.

Bir bobstil ekonomist de "Fabrikasını satan sanayici eline geçen parayla daha gelişkin bir sanayi kurar!" diye yazarak benimle dalga geçmişti.

2008 yılının ortalarında geldiğimiz durak, ulaştığımız menzil, ekonomistin değil de şairin haklı olduğunu gösterdi.

Şiirde sezgi önemlidir ve her ekonomiste böyle bir yetenek gerekir.

Borsanızın yüzde seksenden fazlası yabancının elinde ise, gelen yabancı sermayenin büyük bir çoğunluğu vur-kaç için geliyorsa, gerisi havacıvadır.

Sadece vezin ve kafiye ile şiir yazılmaz!

HAMAMIN PARASI

Gazetemiz, 60. yaşının şerefine benim gibi yaşlı yazarlara baston olması için bir genç gazeteci verdi.

Bize göz-kulak olmaları için.

Ekonomi servisinde çalışan genç arkadaşım Demet Cengiz bana, "Siz benim mentorumsunuz" diyor. Eh o zaman o da benim çırağım oluyor.

Benim ona ne yararım olacak bilemiyorum ama o bana yararlı oluyor.

Demet’e, "Özelleştirmeden gelen paralar nereye gidiyor?" diye sordum, o da bana hemen küçük bir dosya hazırladı. Özelleştirme gelirlerinin nereye gittiğini benim gibi merak edenler vardır mutlaka:

2003 yılından bu yana 25 milyar dolarlık özelleştirme yapılmış.

2008 yılı için 4 milyar dolarlık özelleştirme geliri öngörülmekteymiş.

Özelleştirmeden elde edilen gelirler Hazine’ye aktarılıyormuş.

Hazine de yapılan planlamaya göre iç ve dış ödemelerinde bu parayı kullanıyormuş.

Gelirler bazen yatırımlara aktarılıyormuş.

Eğer durum böyle ise -ki böyle- buna adıyla sanıyla mirasyedilik denir.

Hovarda oğul, paşa babadan kalan malı-mülkü, hanı-hamamı satıp savurur, kumara yatırır, kötü kadınlara yedirir ve sonunda köprü altında nalları diker.

Haa, bu arada laf olsun diye, hamamın parasıyla Tayyare Piyangosu aldığı da olmuştur.

KAPICI OLURSUNUZ

Özelleştirme İdaresi Başkanı Metin Kilci, hiç Yeşilçam filmi seyretmemiş galiba.

Türk Telekom’un yüzde 15’inin halka açılmasından (yabancı halklara açıldı galiba), Milli Piyango ile otoyol özelleştirmelerinden söz ediyor.

Petkim’de devir yaklaşıyor.

Tekel Sigara için Özelleştirme Yüksek Kurulu kararı bekleniyor.

Sırada Halkbank, Şeker Fabrikaları, Ziraat Bankası var; elektrik dağıtımı özelleştirmesi var...

Var oğlu var!

Metin Kilci,
"Biz özelleştirmeyi ’gedik kapatma’ aracı olarak değil, ekonominin gereği görüyoruz.

Elbette gelirlerimizi Hazine’ye aktarıyoruz.

Hazine de daha çok borç ödemede kullanıyor özelleştirme gelirlerini" diyor.

Benden bu kadar: Bu yönteme mirasyedicilik denir.

Mirasyedinin torunları, fabrika kapıcısının torunlarının fabrikasına kapıcı olur.

Vezin ve kafiyeden hoşlanan ekonomistler acaba ne derler bu işe?

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  DÖVİZ KURLARI

 

 

  MÜZİK ÇALAR
  HAVA DURUMU
  İL İL TÜRKİYE TANITIMI
Bugün 390 ziyaretçi (705 klik) kişi burdaydı!
website counter Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol