More Cool Stuff At POQbum.com


BURCU MANDIRACI  
 
  19 Mayıs Ekonomi Haberleri 15.03.2025 18:32 (UTC)
   
 

Doların yukarı gitmesi çok zor, TL'de kalın

Eren Güler/hurriyet.com.tr

Türkiye'nin ilk portföy şirketi olan Garanti Portföy'ün kurucu Genel Müdürü Gür Çağdaş piyasada son derece deneyimli bir isim.

Borsa'nın Karaköy'deki binasından itibaren tüm süreçlerin içerisinde yer alan ve aradan geçen yıllar içerisinde hep piyasanın içerisinde olan Çağdaş, bir taraftan da Türkiye Kurumsal Yatırımcılar Derneği'nin (TKYD) başkanlığını yürütüyor.         

Çağdaş karşımıza bu iki şapkası ile birden oturunca, biz de ona aklımızdaki birçok soruyu sorma fırsatı bulduk.       

Kurumsal yatırımcıların Türkiye'ye ne katacağından yeni gelecek olan hedge fonlara, Ak Parti'nin kapatılma davasının piyasalara etkisinden dolardaki duruma, dünyadaki krizden borsaya kadar tüm sorularımıza yanıt verdi....

NEDİR BU KURUMSAL YATIRIMCI?

- Siz Türkiye Kurumsal Yatırımcılar Derneği'nin başkanısınız. Öncelikle şu 'kurumsal yatırımcı' nedir, onu biraz anlatır mısınız?

Kurumsal yatırımcıyı beşe ayırabiliriz.
 
Bunun bir bacağı yatırım fonları. Bunlar zaten uzun yıllardır piyasalarda işlem gören enstrmanlar. 
 

Eren GÜLER YAZIYOR

İkincisi emeklilik fonları. Son derece sağlıklı bir yapıdır, nedeni de dünyadaki en son emeklilik sistemi olmasıdır. Dünyadaki uygulamaların olumsuz tarafları atılıp olumlu tarafları alındı. Son derece sağlıklı büyüyor ve yakın gelecekte ekonomini kaldıracı olabilir...

Üçüncüsü alternatif yatırım araçları... Bunlar da neler derseniz, mesela serbest fonlar (hedge fon), korumalı ve garantili fonlar...

Dördüncü başlık, ETF'ler (Exchange Traded Fund), yani borsa yatırım fonları... Borsada halka açılmış, katılma belgeleri işlem gören fonlar. Bunlar da dünyada çok fazlasıyla işlem gören fonlar. Yani siz mesela 20 tane hisse senedini alacağınıza, bir ETF'nin katılma belgesini almak suretiyle hepsinden almış olabiliyorsunuz. Türkiye'de iyi uygulamaları var ve gelişen bir piyasa.

Son olarak da yatırım ortaklıkları, risk sermayesi yatırım ortaklıkları ve vakıfları sayıyoruz. Bu anlamda bazı kamu vakıfları ciddi bir büyüklük içeriyor. Bu yapı 5'li bir yelpaze olarak karşımıza çıkıyor. Yatırım fonları, emeklilik yatırım fonları, alternatif yatırım araçları, ETF'ler ve yatırım ortaklıkları....

Önce bunları doğru koymak lazım ki piyasayı ne tarafa büyüteceğimizi de iyi görelim.

NE KADAR SERMAYE BİRİKİRSE O KADAR ZENGİNLEŞİRSİN

- Kurumsal yatırımcının büyümesi niye önemli?

Biz diyoruz ki bireysel yatırımcıya; "Sizin bireysel olarak piyasa araştırması yapmanız, şirketleri incelemeniz, riski ölçmeniz, dünyayı

" Bu kurumsal yatırımcı bir sermaye birikimidir. Bir ülkenin zenginliği de ne kadar sermaye biriktirdiği ile doğru orantılıdır. "

sürekli takip etmeniz ve bunları bir takım süreçlerden geçirerek karar alma mekanizmaklarına dökmeniz zor.' Buna vakit yok. Onun için gelin bir kurumsal yatırımcının içine girin ve bunların hepsine, mesela bir yatırım fonunun katılma belgesini alarak sahip olun...

Bu iş niye önemli derseniz... Dünyaya baktığınız zaman bu endüstrinin son derece gelişmiş olduğunu görüyoruz. Bugün dünyada sadece yatırım fonu büyüklüğü 23 trilyon dolar. Bunun 11 trilyon doları ABD'de, 7-7.5 trilyon eurosu AB bölgesinde. Gelişmiş piyasalarda yatırım fonlarının milli gelire oranları yüzde 40-50'lere geldi artık. ABD''de bu oran daha da yüksek ve bütün ekonomi onun üzerinde dönüyor. İşte her yerde öyle olması lazım. Çünkü bu kurumsal yatırımcı bir sermaye birikimidir. Bir ülkenin zenginliği de ne kadar sermaye biriktirdiği ile doğru orantılıdır.

- Türkiye'de nedir durum?

Yatırım fonlarının büyüklüğü sadece 26 milyar YTL civarında. Milli gelire oranı da yüzde 4 seviyesinde. Bu data bize iki şey söylüyor: Evet, karşılaştırmalı olarak baktığınızda küçük ama daha önemli bir tespit; gidecek daha çok yol var... Türkiye buna müsait ve mevcut dinamiği itibariyle önümüzdeki dönemde çok ciddi fon alacak.

Türkiye nüfus yapısı itibariyle tüketim meyili yüksek bir ülke. Aynı zamanda tasarruf eğilimini de geliştirebilecek bir ülke. Yavaş yavaş buralara doğru gidiyoruz.

- Nasıl gelişecek bu tasarruf bilinci. Yani bir kişi neden mesela parasını bankaya yatırmasın da gidip fon alsın?

Aslında bunlar bankacılık ürünlerinin yerine geçecek ürünler değil, onları tamamlayan ürünler. Türkiye'de 2002 yılında başlayan bir süreç var ve ülke geçmişle kıyasladığınızda artık öngörülebilir hale geldi. Bu da ciddi bir fon akışı sağladı. Dünyadaki likidite boluğunun da önemli bir payı vardır ama Türkiye'nin özel koşulları da fon akımını desteklemiştir. Bunun bir takım sonuçları var. Faizin ve enflasyonun düşmesi, marjların daralması ve işlerin daha istikrarlı gitmesi gibi...

DEVLETE BORÇ VEREREK PARA KAZANMA DEVRİ BİTİYOR

" Hiçbir kriz 50 sene sürmez, dünya dengesini bulacaktır. "

Sonuç olarak, Türkiye son 20 yılda yüksek enflasyon=faiz ortamı yaşadı. Bu durumda Hazine'nin yüksek borçlanma ihtiyacından dolayı bireysel ve kurumsal yatırımcıların başka hiçbirşey yapmadan paralarını Hazine'ye borç vermeleri yeterliydi. Devlet zaten elinize o getiriyi veriyordu. İşte 2002'den sonraki en önemli değişim odur. Bunun ıskalamamak lazım. Artık devlete borç vererek para kazanma devri kapanma yoluna gidiyor. Bugün de yüksek faiz var ama bu bir süreçtir ve bu süreç doğru çalışırsa, ki öyle olacağına inanıyoruz, türbülans geçecek... Hiçbir kriz 50 sene sürmez, dünya dengesini bulacaktır.

İşte bizim o günlere hazırlıklı olmamız lazım. Bu faiz geri gelecektir, marjlar iyice daralacaktır ve bu da getiri arama ihtiyacı doğuracaktır. Çünkü getiriler baz puanlar seviyesine inecektir. İşte bu noktada risk algılamasını yaparak daha farklı ürünler talep edilecek. Bu dünyada da böyle olmuştur. O bakımdan diyorum ki, biz bu ürünleri çıkartalım, sofraya koyalım, hazır olalım sonra da doğru bir şekilde yatırımcımıza sunalım.

ZENGİNLİĞİ BURAYA TRANSFER EDECEĞİZ

- TKYD olarak temel hedefiniz nedir?

" Yabancı niye gelir buradan hisse senedi veya başka birşey alır? Buradaki zenginliği oraya transfer etmek için. İşte biz de bunu burada yapmak zorundayız. "

Bizim hem TKhttp://preview.hurriyet.com.tr/preview/image.aspx?picid=5615341YD hem de Garanti Portföy olarak ana misyonlarımızdan bir tanesi, Türkiye'deki sermaye piyasalarını, kollektif yatırım araçlarını, yatırım fonlarını kullanmak ve geliştirmek suratiyle dünyada söz sahibi kılmak. Ve Türkiye'ye daha fazla fon transferi yapmak... Burada kurulmuş, dünyaya yatırım yapabilen fonlar oluşturmak suratiyle zenginliği buraya transfer etmek.

Ne demek istiyorum? Bir fon kuruyorum burada. Bu fon gidiyor ABD'den herhangi bir şirketin hissesini alıyor, Dubai'de başka bir şirkete yatırım yapıyor, Londra'da başkasına ortak oluyor... Yani oradaki zenginliği buraya aktarmak...

- Yabancıların burada yaptığı gibi...

Evet öyle. Yabancı niye gelir buradan hisse senedi veya başka birşey alır? Buradaki zenginliği oraya transfer etmek için. Bu kadar basit. İşte biz bunu burada yapmak zorundayız. Benim yatırımcım dünyanın her piyasasına ulaşabilmeli. Mesela Çin hisse senedini içeren bir fonu olabilmeli. Bunları yapmamaız lazım. Vizyonu geniş tutmak, spektrumu açmak ve öyle bakmak zorundayız. Dar kalıplar içerisinde kalmamak lazım, bugünün şartları onu gerektiriyor.

- Kurumsal yatırım büyüklüğünde hedefiniz nedir?

Bu iş Türkiye'de milli gelirin en azından yüzde 20'sine ulaşabilmeli. Yani 100 milyar dolarlara çıkabilmeli.

- Ne zamana kadar?

Bu hedefi 5 yıl için koyduk. Ama daha kısa sürede yapmayı planlıyoruz. Bugün çünkü doğru bir zaman ve bu potansiyel var. Yeter ki bu potansiyeli doğru yapılandıralım.

HEDGE FONLAR PİYASA DÜŞERKEN DE KAZANDIRACAK

Garanti Portföy Genel Müdürü Gür Çağdaş'ın anlattığı beşli kurumsal yatırımcı yelpazesi içerisinde benim en çok ilgimi çeken enstrüman hedge fonlar. Sebebi malum, son dönemde dünyada en fazla tartışılan konuların başında geliyor. Kimileri piyasalardaki oynaklıkların tüm faturasını bu fonlara keserken, kimileri de hedge fonların piyasalar açısından çok önemli olduğunu düşünüyor. 

Ve şimdi bu hedge fonlar Türkiye'ye gelmek için gün sayıyor. Bu arada minik bir düzeltme, Türkiye'deki ismi hedge fon değil, serbest yatırım fonu olacak. Söz tekrar Gür Çağdaş'ta...

- Hedge fon isminden özellikle mi kaçınıyorsunuz?
 
Evet, çünkü Türkçesi var. Aslında Türkçe manası olarak baktığınızda, 'riskini örtmüş, karşılamış' fon olarak algılanabilir. Ama hedge fon tamamen özel bir isimdir bu şekilde aktarılması yanlıştır. Türkçe literatürdeki adı 'serbest fon' oldu.

- Yatırım fonundan ne farkı var?

Biz serbest fonları yatırım fonu olarak değerlendirmiyoruz. Çünkü tanım olarak çok farklı. Serbest fon, klasik tanımıyla tamamen regülasyon dışı olan ve borç kullanabilen fonlardır. Bu tanımı ile yatırım fonlarından farklıdır.

" Dünyada hedge fonların getirileri ve götürüleri yatırım fonlarına göre daha iyi. "

Ayrıca Türkiye'deki mevcut yatırım fonları tek yönlüdür ve sadece çıkışta para kazandırır. Düşerken ama az ama çok mutlaka kaybedersiniz. Serbest fonların amacı ise piyasanın yönüne göre hareket ederek hem düşüşte hem çıkışta para kazandırmaktır. Bu anlamda fonların özellikle yabancıların Türkiye pazarına yönelik olarak ciddi ilgisini çekeceğini ve ciddi hacimlere ulaşacağını düşünüyorum.

-Getirilerde belirgin bir fark oluyor mu?

Bu hedge fonları doğru anlatmak lazım. Dünyada hedge fonların getirileri ve götürüleri yatırım fonlarına göre daha iyi. Hedge fon zaten sokaktaki yatırımcıya hitap eden bir fon türü değil. Tanımında 'nitelikli yatırımcı' diyor ve 1 milyon YTL limiti var. Yani ancak 1 milyon YTL'n varsa sen bu fondan alabilirsin.

Hem düşüşte hem çıkışta risk alabilen fonlar bunlar. Eğer fon yönetisi piyasanın aşağı gideceğini görebiliyorsa, elindeki mevcut malın üç katını birden piyasaya satabiliyor. Dolayısıyla risk alıyor. Yatırımcı bunu baştan kabul ediyor zaten. Burada aracıya da çok önemli bir görev düşüyor. Yatırımcıya satın aldığı şeyin ne olduğunun iyice anlatması gerekiyor.

ÇERÇEVEYİ SPK BELİRLEYECEK

- Dünyadaki hedge fonlardan bir farkı olacak mı?

http://preview.hurriyet.com.tr/preview/image.aspx?picid=5615342Türkiye'deki tanımı biraz daha farklı olacak. Dünyadaki bu büyük krizden sonra oluşturduğumuz için, bizim koşullarımıza uygun olarak dizayn edildi. Örneğin ABD'deki hedge fonlar oranın Sermaye Piyasası Kurulu'ndan izin almazlar. Bunun büyüklüğünü, içeriğini, dağılımını, kaldıracını portföy yöneticisi belirler. Fakat bunun ne gibi sonuçlara yol açabileceğini son krizde gördük. Krizin iki önemli aktöründen biri ipotek teminatlı krediler, diğeri de hedge fonlar. 
 
Bu fonların tanımında 'regülasyon dışı' der ama Türkiye'de SPK regülasyonuna tabidir. Yani dış çerçeve SPK regülasyonu, içeride fon serbesttir. Doğru olan da budur zaten.

- İlk serbest fon ne zaman çıkar?
 
Prospektüsü hazırlandı. İlk iki izin de çıktı. Önümüzdeki aylarda hazır olur. 

- Bu süreç biraz uzun sürdü ama...

Bununla ilgili çalışmalar bir süredir devam ediyordu ama biz TKYD olarak 8 ay önce devreye girdik ve SPK ile çalışmaya başladık. Çok kolay bir iş değil bu, çok ciddi bir algoritma çalışıyor altında.

Mesela dünyada son krizde ne görüldü? Mevcut hedge fonları konvansiyonel risk izleme sistemleri ile takip etmek mümkün değilmiş! Sen türev ürünün ön yüzünü görüyorsun ama arkası cıfıt çarşısı. Bunu görememişler işte. Bunlara varıncaya kadar risk sistemlerinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. İşte bizim hazırladığımız yapıda bu var. Biz türev ürünün arka yüzünü de görebileceğiz. Türkiye'deki risk izleme know-how'ı dünyadaki en gelişmiş sistemlerden bir tanesi. Bu konuda son derece iddialıyız.

1 LİRAYA 3 LİRALIK MAL ALABİLİRSİN

- İnsanlar hedge fonlardan niye bu kadar nefret ediyor?
 

" Türkiye'de sistem yarı regüle. SPK'ya tabii ve uçları kapalı, yolu belli. "

Eğer ben sana bunu doğru anlattıysam, ne aldığını bilerek aldıysan bunda nefret etmek diye birşey yok. Bilmediğin zaman nefret edersin. İçeriğini bilmiyorsan, 'ya ne kadar düşmüş' diyebilirsin. Eğer sen küçük yatırımcıysan, sokaktaki adamsan tabii ki nefret edebilirsin. Ama o bilinmezlikten kaynaklanan birşey. Ben diyorum ki sana , 'bu fon 1'e 3 kaldıraç kullanabilir, yani 500 YTL varlığı var ve üzerine 1000 YTL'lik daha mal alabilir, yani 1500 YTL'ye ulaşabilir. Eğer fon yöneticisi burada piyasayı yanlış gördüyse 1 yerine 3 zarar edebilirsin. ama aynı şekilde piyasayı doğru tahmin ederse 1 yerine 3 kazanabilirsin.

Şimdi sen neden bu fonu satın almak istersin? Çünkü getiriye ihtiyacın var. Yani mevcut getiri oranları artık seni tatmin etmiyorsa ve tasarruf miktarın bunu yapmana olanak veriyorsa, alıyorsun. Sen nefret etmezsin ki o zaman, neden edesin?

Son dönemdeki krizin en önemli nedenlerinde biri hedge fonlardır ama bunun da nedeni kontrol edilmemelerinden ve uçlarının açık olmasından kaynaklanıyor. Yani şimdi hedge fon gerekirse 3 gerekirse 13 borç kullanabilir ve piyasa beklediği gibi gitmezse çok büyük zararlar yazabilir. Onun için Türkiye'de sistem yarı regüle. SPK'ya tabii ve uçları kapalı, yolu belli. Mesela ben 1'e 13 kaldıraç kullanamam, yapamam çünkü iznim yok.

-SPK mı verdi size 1'e 3 kaldıraç iznini?

Biz birlikte talep ettik. Makul oldu.

-Bundan sonra hep 1'e 3 mü olacak?

Hayır, 1'e 2 olabilir, 1'e 1.5 olabilir. Bu SPK'ya bağlı.... Ama her halükarda hangi fonun ne kadar kaldıraç kulllanabileceği bellidir ve Türkiye'de bunun dışına çıkamaz.

İLK HEDEF YABANCI YATIRIMCILAR

- Siz çıkaracağınz serbest fonu kime satacaksınız?

Biz 500 milyon YTL büyüklüğünde ve 1'e 3 borç kullanabilen oldukça büyük bir serbest fon çıkaracağız. Yüzde 80'ini yabancıya satmayı hedefliyoruz. Böylece dışarıdan içeriye para taşıyacağız. Yabancı yatırımcının ciddi şekilde  ilgisini çekeceğini düşünüyoruz.

-Yabancı sermaye girişi de sağlayacak yani...
 

" Çıkaracağımız hedge fon ile içeriye para taşıyacağız. "

Bu hedge fonlar önemli miktarda bir yabancı sermaye girişi de sağlayacak. Yabancı neden yatırım fonu almadı şimdiye kadar? Tek yönlü olduğu için... Yani 
sadece çıkışta para kazanabilirsiniz. Düşüşte her halukarda para kaybedersiniz. Hedge fonda ise düşüşlerde de para kazanma şansı var. Yani fon yöneticisi doğru görür ve zamanında satış yapıp pozisyon açarsa para kazanma şansı çok yüksek...

-Hangi ürünlere yatırım yapacaksınız bu fonla?

Tamamen yerli enstrümanlara, Türk varlıklarına yatırım yapacağız. Hisse senedi, Vadeli İşlemler Borsası, Hazine bonusu... Şimdilik yurtdışı piyasalarda yatırım yapmayacağız.

- Yeni hedge fonlar gelir mi?

http://preview.hurriyet.com.tr/preview/image.aspx?picid=5615339Ben kesinlikle geleceğini düşünüyorum. Sırada şimdiden birkaç kurum daha var. Bu hedge fonlar Türkiye sermaye piyasalarını başka bir seviyeye taşıyacak ürünler olacak.

Türk sermaye piyasalarının en önemli problemlerinden biri enstrüman kıtlığı idi. Yok, araç yok. Üç ürüne sıkışmış durumdaydı ama son dönemde yeni yeni ürünler gelmeye başladı. Önümüzde de böyle olmaya devam edecek ve biz de bunun hem uygulayıcısı olacağız hem de ürünleri geliştirmek için çalışacağız. Türk fon endüstrisini dünyada hak ettiği yere getirmeye çalışacağız.

-Bir de garantili fonlar var...

Evet, korumalı garantili fonlar da kurumsal yatırımcı yelpazesi içerisinde çok önemli. Dünyada oldukça ciddi talep gören ve Türkiye'de de önemli bir boşluğu dolduran fonlar oldu bunlar.

Sahaya çıktığınız zaman yatırımcı size 'bunun garantisi yok mu?' diye sorar. Biz ise yatırım fonları için kanunlar gereği bu garantiyi veremeyiz. İşte bu ürünler, yani korumalı ve garantili fonlar, yatırımcının bu ihtiyacını karşılıyor. Özellikle belirsizlik olan piyasalarda küçük yatırımcıya ciddi bir alternatif olacak.

YORGANIN ALTINDA BAŞKA CESET VAR MI?

-Piyasadaki bu türbülans ne zaman geçer?

" Tamam bu iş geçti demek için bir kere kesinlikle 2009'u görmek lazım. "

Valla bu bir kere yapısal bir problem. Eğer Uzakdoğu'da, Rusya'da şurda burda olsaydı etkisi çok daha limitli olurdu. Ama ilk defa bu ölçekte bir kriz ABD'den dünyaya ihraç edildiği için tabii ki bütün sistemi ağır bir şekilde etkiledi. Bunun için dengelerin yerine oturması ve çok basit bir ifade ile sistemin temizlenmesi lazım. Tüketici güveninin yenilenmesi ancak bu şekilde olur. Yatırımcı 'acaba bu bankada başka bir zarar var mı?' diye düşündüğü sürece sistemin yerine oturmasını beklemek doğru olmaz.

Bunun da adı nedir? Birkaç bilanço dönemi daha geçirmemiz gerekiyor. Ben buna iki çeyrek daha beklemek gerek diyorum.... Yani 'tamam bu iş geçti' demek için bir kere kesinlikle 2009'u görmek lazım.

- 2008'den fazla umut yok o zaman?

Umut yok derken ben şöyle bakıyorum... Bir kere tabii ki piyasaların patlamasını, çok yüksek getiriler oluşmasını filan beklemiyoruz. Ama buradan çıkaracağımız dersler ve ev ödevlerimiz var. Bizim bu süreyi öyle geçirmemiz lazım. Yani, yatırım ürünleri ile ilgili altyapıyı tamamlayarak, bunların risk sistemleri oluşturup çalıştığını test ederek ve yatırımcıyı bilinçlendirerek o günlere hazırlanmamız lazım. Bunu çok hızlı piyasalarda yapamazsın. İş akar çünkü. Yapmaya vaktin olmaz. Hazır durgunken TKYD olarak bunu yapıyoruz zaten şu anda.http://preview.hurriyet.com.tr/preview/image.aspx?picid=5615358

AK PARTİ'NİN KAPATILMASI KRİZ YARATMAZ 
 
-Türk borsası 2008'de neden rakiplerinin gerisinde kaldı?
 
Bir kere piyasanın iklimi sene başından bu yana dünya ile uyumlu olarak değişti. Bu süreçte dünyadan etkilenmek son derece doğal. Çünkü borsanın yüzde 70'i yabancılarda. Ondan sonraki faktör ise Türkiye'deki politik riskin bir anda ortaya çıkması ve artması.
 
Politik risk unsurunun ortaya çıkması belirsizlik demektir. Belirsizliğin olduğu yerde kendinizi geri çekersiniz. Ama şunu söylemeliyim; mevcut durum geçicidir. Bu sene çok önemli hareketler beklememekle birlikte, dünyadaki en ucuz borsalardan biriyiz. 2009 ile birlikte yine çok hareketli ve canlı bir piyasa olacak.
 
Dünyadaki risk iştahında bir artış başladı yavaş yavaş ama yine de temkinli olalım. Piyasa birtakım fırsatlar verecektir. Fakat yorganın altında başka ceset var mı yok mu buna emin olmalıyız. Bunun da adı biraz daha zaman... Artı zaten Türkiye zaten kapatma davası ile belirli bir politik risk üstlenmiştir. Sistemin doğru çalışabilmesi için bu risklerin de ortadan kalkması gerekir.
 
- Ak Parti kapatılırsa piyasada ne olur?

" AK Parti'nin kapatılması ciddi bir dalgaya yol açmaz, kriz unsuru olmaz. "

Şu anda fiyatlar belli şeyleri içeriyor. Mahkeme sonucunu bilemeyiz ama kapatılsa bile bir başka yapı gündeme gelecektir ve ciddi bir dalgaya yol açmaz, bir kriz unsuru olmaz. Çünkü Türkiye artık 2000'deki Türkiye değil. Gerek finansal sistemi, gerek bununla etkileşen diğer sistemleri 2000'den çok farklı. Türkiye finansal sistemini yeniden yapılandırırken bunu çok sağlıklı bir şekilde yaptı. Bunun bedelini hep birlikte ödedik. Şu anda bu krizden aşırı etkilenmememizin en önemli nedeni de budur zaten. Türkiye eğer bu krize 2000 koşulları ile girseydi, borsayı 20 binlerde görürdük, faizler de artık 40-50'lere yükselirdi.

Türkiye yapısal anlamda bazı şeyleri yaptı ve bugün düzgün ve sağlıklı işleyen bir sisteme sahip oldu. Dolayısıyla siyasetten daha az etkileniyoruz artık. Eskisi gibi değil işler. Bunda yabancı payının artması da etkili, makro dengelerin doğru koyulması da...
 
Bakın şu nokta çok önemli: Türkiye'de kurumsal yatırımcının payı arttıkça bu ayırım daha da netleşecek. Anahtar bu. Eğer Türkiye'de bugün 100 milyar  dolarlık kurumsal yatırımcı olursa senin ne cari açığın önemli olur, ne hükümetin değişmesi.. Çünkü para senin. Gidecek bir yer yok, burası...

Şimdi adam portföy yatırımı ile buraya geliyor, getiriyi alıp götürüyor. Ama senin kurumsal yatırımcın buna sahip olursa o getiri burada kalır. Hatta eğer
fonlar yeteri büyüklüğe ulaşırsa gidip özelleştirme ihalelerine katılabilir ve Türkiye'nin değerlerini bu fonlar alır. Sahibi de katılma belgesi sahipleri
olur. Çok önemli. Çok çok önemli. Onun için işte milli kurumsal yatırımcının gelişmesi ve büyümesi lazım. Bunun için lazım. Bunun adı sermaye birikimidir ve alt açılımında Türkiye'nin çıkarları yatıyor. 
 
Türkiye sermaye kıt bir ülke ve bizim bunu kollektif yatırım araçları seviyesi ile artırmamız gerekiyor. Amacımız budur.  

DOLAR MI TL Mİ?
 
- Parası olana ne yapmasını tavsiye ediyorsunuz?
 

" Bu faizlerle döviz kurunun çok fazla hareket etmesi mümkün değil. "

Türkiye'de TL faizi çok yüksek. Bundan faydalanmak lazım. Yüzde 19-20 çok ciddi bir seviyedir. Bu seviyede döviz kurunun da çok fazla hareket etmesi mümkün değildir. Dolayısıyla TL enstrümanlar tercih edilmeli, bunu da özellikle yatırım fonları aracılığı ile yapmalarını öneriyoruz.
 
TL mi döviz mi derseniz, bugün için bunun adı TL'dir. Geliri ve gideri döviz olanlara bile bir miktarını TL'ye döndürmesini öneriyoruz. Doların bu koşullar altında hareket etmesi zordur.

-Kurda bir tahmininiz var mı?

Kur tahmini yapmak çok zor. Biz kur tahminlerini kurşun kalemle yapıyoruz ama mevcut durumda 1.24-1.26 arasında dalgalanacağını söyleyebiliriz.

-Daha aşağı gelir mi?

Bugün bildiklerimizle 1.20'nin altı zor ama faiz 20'lerin üzerine çıkarsa kurda da bunun etkilerini görürüz. Aşağı olan hareketini devam ettirir. 

Hiçbir iş beceremeyen gelip müteahhit oluyor




TOKİ’nin konut üretmesine karşı çıkanlara sert yanıt veren TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar, "Hiçbir iş beceremeyen adam gelip, müteahhit oluyor. Gerçek müteahhitler bizden şikayetçi değil" dedi.

TOPLU Konut İdaresi (TOKİ) Başkanı Erdoğan Bayraktar, müteahhitlerin, "TOKİ’nin kapsamlı şekilde konut yapma işine girmesine" yönelik eleştirileri hakkında, "Hiçbir iş beceremeyen adam gelip, müteahhit oluyor. Gerçek müteahhitler bizden şikayetçi değil" dedi. Erdoğan Bayraktar, "Türkiye’de müteahhitliğin formasyonu bulunmadığını, hiçbir iş beceremeyenlerin müteahhit olduğunu" ileri sürdü.

Gerçekler şikayetçi değil

Gerçek müteahhitlerin kendilerinden şikayetçi olmadığını belirten Bayraktar, "Bizden şikayetçi olan müteahhitler yap-satçılar. Diploma alıp da mı yap-satçı oluyor? Mühendis mi, mimar mı, organize bir müteahhit mi? Bunlar meslekten mi, alaydan mı, okuldan mı yetişmiş?" diye sordu. Bayraktar, kalkınmış ve nüfusu 90 milyona yakın Almanya’da dahi 2 bin müteahhit bulunduğuna, kalkınmakta olan 70 milyon nüfuslu Türkiye’de ise bu rakamın 40 bin olduğuna dikkati çekerek, "Müteahhitler yüzde 100 para kazanıyor. Biz de kayıt dışı ekonomi yok. Ben 70 liraya daire yapıyorum, 70 liraya satıyorum. Müteahhitler kaça yapıyor, kaç liraya gösteriyor bilmiyorum. Onu, onlara sorun" dedi. Gelişmiş, çağdaş, modern ve bilimsel kriterlere dayalı bir sistemle idare edilen ülkelerde özel sektörün kar marjının yüzde 3 ile 15 arasında olduğuna işaret eden Bayraktar, "Biz alışmışız yüzde 300, 500 kazanmaya. Yok öyle şey artık. Kar dezentralize edilecek. Fakir fukaranın cebine para girecek. Biz ne yapıyoruz? Alt gelir grubuna ve yoksullara yönelik konut yapıyoruz, gecekondu dönüşümleri, kentsel yenilemeler yapıyoruz. Müteahhit bunları yapar mı? Yapmaz. İstiyor ki TOKİ yapmasın, fiyatlar tavan yapsın" dedi.

TOKİ muaf değil

Konut yaptıkları yerlerde kiraların düştüğünü ifade eden Bayraktar, şöyle devam etti: "Bizim derdimiz bu. Müteahhitler birleşsin, organize olsun, formasyon kazansın, disipline olsun, oda kursun. Güzel işler yapsınlar, para kazansınlar. Biz yaptığımız bu işleri kazma-kürek elimize alarak yapmıyoruz. Müteahhitlere veriyoruz. Biz müteahhitlerin elinden pastasını almıyoruz, fiyatları aşağıya çekiyoruz. Fiyatları aşağıya çekmemizden kimsenin rahatsız olmaması, kimsenin şikayet etmemesi lazım. Niye şikayet ediyorlar? ’TOKİ, KDV ödemiyor?’ diyorlar. Hayır, biz KDV ödüyoruz. ’Yapı denetimden muaf’ diyorlar. Evet, yapı denetimden muafız ama müşavirlik firmaları tutuyoruz. 5 tane 25 milyon YTL’lik müşavirlik ihalesi yaptık. TOKİ, hiçbir vergiden, ruhsat harcından, stopajdan muaf değil.

Bedava vereyim

’TOKİ arsaları bedava alıyor’ diyorlar. Aldığımız arsaları vereyim ben müteahhitlere bedava, yapsınlar oraya inşaat. Nereden arsa alıyoruz? Mesela Turkuaz. Altyapı var mı? Yok. Yol var mı? Yok. Doğalgaz var mı? Yok. Telefon hattı var mı? Yok. Atık su kanalı var mı? Yok. Hepsini biz yapıyoruz. Orada gitsin yapsınlar, bakalım satılır mı? Lüks yerlerde bana veriyorlar mı? Lüks yerlerde yaptıklarımı zaten kat karşılığı müteahhitlere veriyorum. Benle alakası yok. Ha vatandaştan almış ha Hazineden almış ha gelip benden almış. Ha ben biraz pahalı veriyorum, almasınlar. Kimsenin kafasına silah dayayıp, iş vermiyoruz. Başka yerden ucuza alacaklardır, bedava alacaklardır, bizden pahalı alıyorlar. Ben devleti kazandırıyorum. Bizim zaten işimiz bu. Bizim işimiz devleti kazandırmak. Bizim işimiz 5 sene, 10 sene sürüncemede kalan inşaatları engellemek, bir an önce bitirmek, kira öder gibi vatandaşı ev sahibi yapmak."

İlkokul mezunu da olsa kendini yetiştirecek

GERÇEK müteahhitlerin kendilerine karşı çıkmadığını yineleyen Toplu Konut İdaresi Başkanı (TOKİ) Başkanı Erdoğan Bayraktar, "Bize başka iş yapmayıp, müteahhitliğe soyunanlar karşı çıkıyor. Var mı elinde müteahhitlik sertifikası? Nereden müteahhit olmuş? Babadan
mı kalmış ona müteahhitlik? Kendisi çekirdekten mi yetişmiş? İlkokul mezunu olabilir ama kendisini yetiştirecek. Öyle hemen hiçbir iş yapamayıp, buldum bir yerden para, arsayı sattım... Bul bir yerden bir karne veya iş bitirme belgesi, başla müteahhitliğe. Yok öyle şey" şeklinde konuştu.
 

Gül, Fischer’i memleketi Kayseri’ye götürüyor


Ümit ÇETİN/ANKARA

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, bugün bereberinde 70 iş adamıyla birlikte Türkiye’ye gelecek Avusturya Cumhurbaşkanı Heinz Fischer’i memleketi Kayseri’ye götürerek, Viyanalı ve Kayserili iş adamları arasında ticaret köprüsü kuracak.

Cumhurbaşkanı Gül’ün daveti üzerine 19-22 Mayıs tarihleri arasında Türkiye’ye resmi ziyaret gerçekleştirecek Fischer’le, Türkiye ile Avusturya arasındaki ikili ilişkilerin yanı sıra, bölgesel ve uluslararası konularda görüş alışverişinde bulunulacak. Ziyarette, işbirliği alanlarının çeşitlendirilerek daha da güçlendirilmesi imkanları da değerlendirilecek.

Gül, Avusturya Cumhurbaşkanı Fischer ve beraberindeki iş adamlarını çarşamba günü memleketi Kayseri’ye götürecek. Gül ile Fischer, Kayseri Hilton Oteli’nde düzenlenecek "Türkiye-Avusturya İş Forumu"na katılacak. Kayseri’deki etkinlik sırasında Türk ve Avusturya işadamları da biraraya gelecek. Bu arada, Fischer ile birlikte Türkiye’ye gelecek üst düzey Avusturya ticaret heyetine Avusturya Ticaret Odası Başkanı Christoph Leitl başkanlık edecek.

Ticaret hacmi

Türkiye’nin AB üyeliğine muhalif ülkelerin başında gelen Avusturya ile Türkiye arasındaki ticaret hacmi, 2007 yılında 1.6 milyar euroya ulaştı. Türkiye’ye cumhurbaşkanı düzeyindeki son resmi ziyareti 1996 yılında gerçekleştiren Avusturya’nın bu ziyaretinde Türk tarafının AB’ye destek beklentisi bulunuyor. 220 bin Türk’ün yaşadığı Avusturya’da gerek halk, gerekse siyasilerin arasında yaygın olan Türkiye’nin AB üyeliği karşıtlığına rağmen, Cumhurbaşkanı Fischer, göreve geldikten sonra bu konuda daha dengeli bir yaklaşım gösterdi. Fischer, Cumhurbaşkanı seçildikten hemen sonra "Türkiye’nin önyargı ile AB dışında bırakılmasına karşı olduğu"nu söylemişti.

Ekonomi forumu

Öte yandan, 22 Mayıs’ta İstanbul’da Çırağan Palace Kempinski Otelinde Türkiye-Avusturya Ekonomik Forumu düzenlenecek. Bu toplantıya da katılacak Fischer’e burada Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın eşlik etmesi öngörülüyor. Dr. Heinz Fischer ayrıca, İstanbul’daki Arkeoloji Müzesi’nde düzenlenen "Artemiz Sergisi"nin açılışını da yapacak.
 

Demir yüzde 113 yükseldi, kamu müteahhidine ’fiyat farkı’ yolda



Demir fiyatlarında son aylarda meydana gelen rekor düzeydeki artış, tüm ekonomi için de tehdit oluşturuyor.

Demirin tonu son yedi ayda yüzde 112.7 artarak bin 495 YTL’ye yükseldi. Uzmanlar, fiyat artışının ağustosa kadar devam edeceğini öngörüyor. İnşaat sektörünün yaşanan fiyat artışından daha fazla etkilenmemesi için ise hükümet, kamuya iş yapan müteahhitler için Fiyat Farkı Kararnamesi hazırlamaya başladı.

DÜNYA genelinde demir fiyatlarında son aylarda yaşanan rekor düzeydeki artışlar, Türkiye’de durgunluğa bağlı olarak zaten zorda olan inşaat sektöründe kriz potansiyelini büyütürken, tüm ekonomi için de tehdit oluşturdu. Türkiye’de demir fiyatları Ekim 2007-Mayıs 2008 döneminde yüzde 112.7 artarken, artışın Ağustos ayına kadar hız kesmeyeceği tahmin ediliyor. Zaten uzun süredir durgunluğa bağlı olarak sıkıntı yaşanan inşaat sektörünü rahatlatmak amacıyla hükümet, kamuya iş yapan müteahhitler için Fiyat Farkı Kararnamesi hazırlıyor. Demir fiyatlarının yükselmesi, Çin’in tüketiminin artması ve petrol fiyatlarının yükselmesi, Arap ülkelerinin yatırımlarına hız vermesi gibi nedenlere bağlanıyor. Demire özellikle son dört ayda dokuz kez zam yapıldığına işaret ediliyor. Fiyatlarda Ekim ayından bu yana kaydedilen artışın ise yüzde 113’e yaklaştığı dikkati çekiyor.

Düştü, sonra fırladı

Kardemir tarafından üretilen "uzun yuvarlak" ürün baz alındığında fiyatların geçen yıl Mayıs-Ekim arasında düştüğü, izleyen dönemde ise aşırı oranlarda arttığı belirlendi. Geçen yılın Mayıs ayında tonu 788.14 YTL olan demir fiyatı, beş ayda yüzde 10.8 düşerek Ekim ayında 703.39 YTL’ye geriledi. Ancak söz konusu fiyat Kasım’daki yüzde 8.43 zamla 762.71 YTL’ye, bu yıl Ocak’ta yüzde 12.8 artışla 860.17 YTL’ye, Şubat’ta yüzde 8.9 artışla 936.44 YTL’ye, Mart’ta yüzde 19.5 artışla bin 118.64 YTL’ye, Nisan’da yüzde 19.5 artışla bin 337.12 YTL’ye, Mayıs ayında da bugüne kadar yüzde 11.9 artışla bin 495.76 YTL’ye kadar çıktı. Buna göre söz konusu demirin ton fiyatında Ekim-Mayıs dönemindeki kümülatif artış yüzde 112.7’ye ulaştı. Bu ayın tümünde bin 500 YTL’yi aşması beklenen demir fiyatının, Ağustos ayına kadar olan dönemde artışını sürdürmesi güçlü olasılık olarak görülüyor.

Sektör alarm veriyor

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Ankara Şubesi Başkanı Nevzat Ersan, ANKA’ya yaptığı değerlendirmede, Ocak ayında tonu 860 YTL olan demir fiyatının Mayıs ayında bin 495 YTL’ye çıktığını belirterek, dört ayda demire yüzde 74 zam yapıldığını söyledi. Fiyat artışlarına bağlı olarak sektörün alarm vermeye başladığını kaydeden Ersan, sektörün milli gelirdeki payının yüzde 33 olduğunu söyledi. Ersan, kamuya iş yapan müteahhitlerin yaşanan gizli kriz nedeniyle iş yapamadığını dile getirirken, özel sektörde çalışan müteahhitlerin de artan malzeme fiyatları ve alım gücünün azalması nedeniyle zor durumda kaldıklarını, konut satamadıklarını belirtti.

İnşaat maliyeti yüzde 15 artar

TÜRKİYE Müteahhitler Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Eren, demirin inşaat sektörünün vazgeçilmez üç malzemesinden biri olduğunu belirterek, demirdeki fiyat artışının maliyeti de yaklaşık yüzde 15 arttıracağını kaydetti. Sektörde duraklamanın yaşandığı bir dönemde ana girdi kalemi olan demirde yaşanan fiyat artışının sektörde ciddi krize dönüşebileceğini vurgulayan Eren, "Başbakanın talimatı ile kamuya iş yapan müteahhitler için Fiyat Farkı Kararnamesi hazırlanıyor. Bu biraz müteahhitleri rahatlatır" dedi. Özel sektörde çalışan müteahhitlerin yeni fiyatlar karşısında zor durumda kaldığını ifade eden Eren, fiyat artışının Ağustos ayına kadar devam etmesinin beklendiğine dikkat çekti.

Patlamış balonun parçalarını topluyoruz

ULUSLARARASI Emlak Uzmanları Genel Başkan Yardımcısı Salim Taşçı yaptığı açıklamada, emlak sektöründe kronikleşen durgunluğa işaret ederek, geçmiş dönemde yaşanan fiyat artışlarına bağlı olarak sektörde durgunluk yaşandığını söyledi. Taşçı, "Balon patladı, sektör bu balonun parçalarını topluyor. Talep yok. Sektör durgun. Talep olmayınca da fiyatlar artmıyor" diye konuştu.

Kararname yetmiyor yasa da değişmeli

BAYINDIRLIK ve İskan Bakanlığı ile Kamu İhale Kurumu demir fiyatlarındaki hızlı yükseliş sonrasında muteahhitlik sektöründe yaşanan sıkıntının çözümü için ortak çalışma yürütüyor. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkilisi, Kamu İhale Kurumu ile çözüm arayışı içinde olduklarını, sorunun çözümü için Fiyat Farkı Kararnamesinde yapılacak bir düzenlemenin yeterli olmayacağını, geçmişte imzaladıkları sözleşmeye göre bugün iş yapanların uygulamadan yararlanabilmesi için Kamu İhale Sözleşmeleri Yasasında da değişikliğe gitmek gerektiğini belirtti. 


Ilısu’ya kredi tehdidi



ALMANYA, Avusturya ve İsviçre ekonomi bakanları, Türkiye’nin Ilısu barajı projesi konusunda çevreyle ilgili ve sosyal taahhütlerini yerine getirmemesi halinde, barajın inşasıyla ilgili her türlü kredi teminatına karşı çıkacaklarını bildirdiler

Tribünde dua ettik, Süper Lig’e Unakıtan’la çıktık

Ceyhun KUBURLU

Boluspor’u 2-0 yenip Süper Lig vizesini alan Eskişehirspor, 12 yıllık hasreti Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın desteği ile giderdi.

Eskişehirspor Başkanı Nebi Hatipoğlu, Bakan Unakıtan’ın Eskişehirspor’a kazandırdığı futbolcularla takıma büyük destek verdiğini söyledi.

BOLUSPOR’u 2-0 yenerek Süper Lig’e çıkan son takım olan Eskişehirspor, 12 yıllık hasreti Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın desteği ile bitirdi. Transfer döneminde takıma kazandırılan yeni futbolcular üzerinde söz sahibi olan Unakıtan’ın takıma her türlü desteği sağladığını söyleyen Eskişehirspor Başkanı Nebi Hatipoğlu, "Statta maç boyunca beraber dua ettik. Sayın Unakıtan’ın desteği bizi Süper Lig’e taşıdı" dedi.

Sıkıntılı bir sezon oldu

Unakatın’ın desteğinin sadece sezon başındaki transferlerle sınırlı olmadığını söyleyen Başkan Hatipoğlu, başarının perde arkasını şöyle anlattı: "Bu sezon sıkıntılı bir yıl geçirdik. Futbolcularla yaşanan sorunlar, teknik kadrodaki sıkıntılar bizi liderlikten uzaklaştırdı. Ancak son eleme maçlarındaki performansımızla Süper Lig’in vizesini kaptık. Biz bu sıkıntılarla boğuşurken Belediye’nin bile desteğini göremedik. Sadece Bakan Kemal Unakıtan’ın desteğini aldık."

4 transfer yaptık

22 Temmuz’daki genel seçimler öncesinde Eskişehir’den milletvekili adayı olan Kemal Unakıtan’ın aynı zamanda istenilen futbolcuları peş peşe transfer ettiğini söyleyen Nebi Hatipoğlu şöyle konuştu: "Transfer sezonunda almak istediğimiz 4 futbolcu vardı. Bonservis bedelleri yüksek olması nedeniyle daha önce bu transferler gerçekleşmemişti. Ancak Bakan Unakıtan’ın araya girmesiyle istediğimiz transferleri gerçekleştirdik. Bu 4 futbolcunun toplam değeri 1.5 milyon YTL’yi buluyordu. Ancak biz bu futbolcuların transferini gerçekleştirirken kulübün kasasından bonservis parası çıkmadı."

Yıldız aramıyoruz

Önümüzdeki sezon Süper Lig’de mücadele edecek olan Eskişehirspor’un Sergen Yalçın gibi yeni bir yıldız adayı arayışı olmadığını belirten Hatipoğlu, şu bilgileri verdi: "Yeni sezonda takımda kalıp kalmayacağım belli değil. Ben misyonumu tamamladığımı düşünüyorum. Yeni sezonda yabancı futbolcu transferi gerçekleştirmek istiyoruz. Eğer ben görevime devam edersem kulübün futbol takımı için 20 milyon YTL’lik bir bütçe oluşturmayı düşünüyorum."

10 bin forma sattık

12 yıl aradan sonra Süper Lig’de mücadele edecek olan Eskişehirspor’un 1 milyona yakın taraftarı bulunduğunu söyleyen Kulüp Başkanı Nebi Hatipoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü: "Taraftarlarımız Süper Lig’e çıkmanın gururunu yaşıyor. Bu büyük başarı da onlarında çok büyük emeği var. Süper Lig vizesini almamızla birlikte taraftar ürünlerinde de patlama yaşandı. Özellikle maç sonrası yapılan alımlar ve eleme maçlarıyla birlikte 10 bin adet forma satışı gerçekleştirdik. Taraftar ürünlerinin cirosu da böylece artmış oldu."

Tanıtıma ihtiyaç vardı

FUTBOLUN şehir ekonomisine büyük bir katkı yaptığını ifade eden Eskişehirspor Başkanı Nebi Hatipoğlu, bölgede yaşanan Süper Lig heyecanını şöyle özetledi: "Eskişehir, Anadolu’nun ve bölgenin en önemli illerinden birisi. Bu şehrin tanıtıma ihtiyacı vardı. Futbol bölgenin tanıtımı için çok önemli. Bundan sonra maç günleri bölgeye gelenlerle ekonomi canlanacak. Aynı zamanda futbolun tanıtımı ile şehrin turizm açısından da önemli bir konuma geleceğine inanıyorum."

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  DÖVİZ KURLARI

 

 

  MÜZİK ÇALAR
  HAVA DURUMU
  İL İL TÜRKİYE TANITIMI
Bugün 308 ziyaretçi (548 klik) kişi burdaydı!
website counter Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol