More Cool Stuff At POQbum.com


BURCU MANDIRACI  
 
  27 Şubat Ekonomi Habeleri 15.03.2025 09:39 (UTC)
   
 

Yabancılar borsada satışa geçti

     Küresel dalgalanmanın Türkiye’ye etkisi tartışılırken, yabancı yatırımcılar İMKB’de satışa geçti. Ocak ayında yabancıların gerçekleştirdiği 17,3 milyar dolarlık işlem net 922 milyon dolarlık satışla sonuçlandı.
      Bir aylık dönemde yabancı alımları yüzde 78, satışları yüzde 98 artış gösterdi. Bir yıllık dönemde ise yabancı alımları yüzde 40, satışları yüzde 140 arttı.
      ANKA’nın İMKB verilerinden yaptığı belirlemeye göre, Ocak ayında yabancılar İMKB’de 8 milyar 212 milyon dolarlık alım gerçekleştirdi. Satış miktarı ise 9 milyar 135 milyon dolar oldu. Böylece Ocak ayında İMKB’de 17 milyar 347 milyon dolarlık işlem gerçekleştiren yabancıların bu işlemleri 922 milyon dolarlık satışla sonuçlandı.
     
     SATIŞTA PATLAMA
      2007 yılının Ocak ayında yabancılar 5,8 milyar dolar alış, 3,8 milyar dolar satış işlemi yapmış, 9,6 milyar dolar hacmindeki işlemler net 2 milyar dolar alım ile sonuçlanmıştı. Böylece Ocak 2008’de bir önceki yılın aynı ayına göre yabancı alımları yüzde 40,59, satışları yüzde 140,27 oranında artış gösterdi.
      Aralık ayında Noel ve Kurban Bayramı tatilleri olmasına karşın, Aralık-Ocak dönemindeki değişim yine de yüksek düzeyde gerçekleşti. Yabancı işlemlerinde Ocak ayındaki alımlar Aralık ayına göre yüzde 78,68, satışlar yüzde 98,98 oranında arttı.
      Ocak 2008’de yabancı alımlarının net 922 milyon dolar satışla sonuçlanmasına karşılık, 2007 yılının tamamında yabancı işlemleri yalnızca iki ay net satışla sonuçlanmıştı. Ağustos ayında 205 milyon dolar, Kasım ayında 357 milyon dolar net satış gerçekleşmişti.
     
     FİNANSIN TAMAMINDA SATIŞ
      Yabancılar tarafından en çok işlem gören hisselerde bankacılık sektörü başı çekti. Bankacılık hisselerinin tamamının yanı sıra, yabancıların en çok işlem yaptığı 20 hissenin (toplam hisselerin yüzde 88’i) 17 adedi de net satışla sonuçlandı.
      Yabancıların en çok işlem yaptığı hisselerde başı 4,4 milyar dolar ile Garanti Bankası çekti. Garanti Bankası’ndaki işlemler 188,9 milyon dolar net satışla sonuçlandı. Bu bankayı 3,1 milyar dolar işlem hacmi ve 158,9 milyon dolar net satışla İŞ Bankası, 1,3 milyar dolar işlem hacmi ve 27,7 milyon dolar net satışla Turkcell izledi. İşlem hacmine göre bakıldığında, yabancıların en çok işlem yaptığı hisselerde bu şirketleri sırasıyla Akbank, Halkbank, Yapı ve Kredi Bankası, Vakıflar Bankası, Koç Holding, Migros, Tüpraş, Sabancı Holding, Asya Katılım Bankası, Doğan Holding, Tekfen Holding, Ereğli Demir Çelik, İş Finansal Kiralama, Aksigorta, Anadolu Efes, ENKA İnşaat, Arçelik izledi.
      Anılan 20 şirket içinde yalnızca Tüpraş, Tekfen ve Arçelik’te yabancı yatırımcı işlemleri net alımla sonuçlandı.
     

Borsa günü yüzde 1.66 değer artışıyla tamamladı

      İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)
      Ulusal 100 Endeksi, ikinci seansta 166,36 puan artarak 45.493,66 puandan kapandı.
      Hisse senetleri ikinci seansta ortalama yüzde 0,37 değer kazandı.
      İlk seanstaki 574,84 puanlık artış dikkate alındığında, Borsa endeksi günün tamamında 741,20 puan yükseldi.
      Hisse senetlerinin günlük ortalama değer artışı yüzde 1,66 oldu.
     
     Birinci seansta 1.28 değer kazandı

      İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)
      Ulusal 100 Endeksi, dünkü 2. seans kapanışına göre 574,84 puan artarak, günün ilk yarısını 45.327,30 puandan tamamladı.
      Birinci seansta, hisse senetlerinin ortalama değer artışı yüzde 1,28 oldu.
      Dün 44.752,46 puandan kapanan İMKB Ulusal 100 Endeksi, ilk seansa 761,52 puan artarak 45.513,98 puandan başladı. İlk yarıyı 45.771,85 puandan geçen endeks, en düşük 45.199,85 puana gerilerken, en yüksek 45.931,60 puanı gördü.
      Seans sonunda mali endeks 936,55 puan artarak 66.476,71 puana, sanayi endeksi 380,05 puan artarak 34.133,27 puana, hizmetler endeksi 209,84 puan artarak 30.785,52 puana yükseldi.
      Böylece önceki kapanışa göre mali grup hisseler ortalama yüzde 1,43 oranında, sanayi grubu hisseler ortalama yüzde 1,13 oranında, hizmetler grubu hisseler ortalama yüzde 0,69 oranında değer kazandı.
      Birinci seansta işlem gören toplam 316 hisse senedinden 178’i değer kazandı, 68’i değer kaybetti, 70 hissenin fiyatında ise değişiklik olmadı.
      Birinci seansta 967 milyon 884 bin 33 YTL’lik işlem hacmi oluştu.
      En çok işlem gören hisse senetleri İş Bankası (C), Garanti Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, Koç Holding ve Migros olarak belirlendi.
     
     FAİZ DÜŞTÜ

      İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB)
      Tahvil ve Bono Piyasası Kesin Alım Satım Pazarında işlem gören 7 Ekim 2009 vadeli, bugün valörlü tahvilin bileşik faizi, önceki kapanışa göre 0,10 puan azalarak yüzde 16,69’a düştü.
      Bu tahvilin basit getirisi de yüzde 17,57’den kapandı.
      Bu kağıdın dünkü kapanıştaki basit getirisi yüzde 17,69 , bileşik getirisi yüzde 16,79 olmuştu.
     
     KOTASYONLAR

      Bankalararası piyasada dolar kotasyonları, saat 14.30 itibarıyla, alışta en düşük 1,1890 YTL, en yüksek 1,1940 YTL, satışta en düşük 1,1955 YTL, en yüksek 1,1990 YTL seviyesinde bulunuyor.
     
     REPO

      İMKB Tahvil ve Bono Piyasası Repo-Ters Repo Pazarında gecelik işlemler en düşük yüzde 15,50, en yüksek yüzde 15,55 ve ortalama yüzde 15,54’ten yapılıyor.
     
     PARİTE

      Uluslararası piyasalarda avro-dolar paritesi 1,4619, sterlin-dolar paritesi 1,9701, yen-dolar paritesi ise 108,25 düzeyinde seyrediyor.
     

      •  Piyasanın gözü Merkez Bankası toplantısında

      •  Kapalıçarşı'da dolar 1.19 YTL'den güne başladı
     



Piyasanın gözü Merkez Bankası toplantısında

      Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) bu gün yılın ikinci toplantısını yapacak. Piyasaların yakından izlediği toplantıdan faiz indirimi kararı çıkması bekleniyor.
      Toplantıya, Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, Başkan Yardımcıları Erdem Başçı, Burhan Göklemez, Mehmet Yörükoğlu ile kurul üyesi İbrahim Turhan'ın katılması
bekleniyor.
      Piyasada bazı çevreler, Merkez Bankası'nın bugün yapacağı toplantıda kısa vadeli
faiz oranlarında indirim beklemezken, bazıları ise 0.25 puan indirim yapılabileceği görüşünde.
      Halen gecelik borçlanma faiz oranı yüzde 15.50, borç verme faiz oranıda yüzde 19.50 olarak uygulanıyor.
     
     Geçmiş toplantılarda ne oldu?
      2006 yılının 20 Temmuz'daki toplantısında faiz oranlarını 0.25 puan artıran kurul, geçen yıl 24 Ağustos, 26 Eylül, 19 Ekim, 23 Kasım, 21 Aralık ve bu yıl 16 Ocak, 15 Şubat, 15 Mart, 18 Nisan ve 14 Mayıs, 13 Haziran, 12 Temmuz ve 14 Ağustos'ta yaptığı olağan toplantılarında kısa vadeli faiz oranlarını değiştirmedi.
      Kurul, en son 13 Eylül tarihinde yaptığı olağan toplantısında 14 ay aradan sonra kısa vadeli faiz oranlarında değişiklik yapmış ve kısa vadeli faiz oranlarını 0.25 puan indirmişti.
      Kurul, 16 Ekim'deki 0.50-0.75 puanlık indiriminin ardından, 14 Kasım'da faizleri 0.50-0.75 puan arasında düşürmüştü.
      Para Politikası Kurulu, kısa vadeli faiz oranlarını 12 Aralık'ta 0.50-0.75 puan, 17 Ocak'ta da 0.25-0.50 puan indirmişti.
     

CNN Türk
     

Migros satışı tamamlandı

      Migros'un yüzde 50.8 hissesi 1.977 milyar YTL'ye Moonlight Capital S.A'ya satıldı.
      Koç Holding'ten İMKB'ye yapılan açıklamada, şirketin 13 Şubat 2008 tarihli yönetim kurulu kararı uyarınca, iştiraklerinden Migros Türk T.A.Ş'nin 178 milyon 30 bin YTL'lik sermayesinde sahibi olduğu yüzde 50.83259 nispetinde ve 90 milyon 497 bin 272,56 YTL nominal değerde, beheri 1 YKr'lik 9 milyar 49 milyon 727 bin 256 adet hissesinin, belirtilen esaslar çerçevesinde ayarlamaya tabi olmak koşuluyla 20 milyon YTL imza tarihinde, 1 milyar 957 milyon 365 bin 405,44 YTL bakiye tutar hisse devri gerçekleştiği tarihte ödenmek üzere toplam 1 milyar 977 milyon 365 bin 405,44 YTL bedel karşılığında BC Partners tarafından kontrol edilen Moonlight
Capital S.A'ye veya alıcının hisse devir sözleşmesinin imzalanmasını müteakip bildireceği şirket veya şahıslara satılmasının kabulüne karar verildiği bildirildi.
      Açıklamada fiyatın fiyatın pazarlık usulü ile tespit edildiği kaydedildi.
     
     Koç Holding ne yapacak?

      Koç Holding CEO'su Bülent Bulgurlu, Migros'un Türkiye perakende sektöründe yüzde 22 pazar payı ile lider bir marka olduğunu belirterek, satış sürecinin 9 ay olarak planlandığını ancak bu sürecin daha kısa sürdüğünü söyledi.
      Koç Holding'in perakende sektöründen çıkışı ile ilgili olarak "Koç Holding olarak önemli değişim kararlar aldık. Küresel fırsatlar ve rekabet ortamını değerlendirmek istiyoruz. Yeni staretejilerimizi belirledik.
      4 ana faaliyet alanına odaklanacağız" dedi.
      Koç Holding'in 2007 yılında Fortune 500 listesinde 190'ıncı sırada yer aldığına işaret eden Bulgurlu sözlerini şöyle sürdürdü:
      "Otomotiv, dayanıklı tüketim malları, enerji ve finans sektörlerinde odaklanacağız. Geçen yıl ciromuzun yüzde 88'ini bu alanlardan sağladık. Hedefimiz odaklandığımız sektörlerdeki şirketlerimizi dünya ölçeğindeki şirket haline getirmek.Bu sektörler dışında da şirketlerimiz var ve var olmaya devam edecek ancak büyümeleri ve derinleşmelerini kendi yarattıkları kaynaklarla sağlayacaklar.Koç Holding Migros hisse satışıyla açık pozisyonunu kapatmış mali yapısını daha da güçlendirmiş olacak. Bununla birlikte önemli bir kaynak da yaratmış olacaktır." Bulgurlu, ayrıca 2007'de 5.6 milyar YTL olarak gerçekleşmesi beklenen kombine karını 2008'de 6.8 milyar YTL olarak bütçelendiğini söyledi.
      Bulgurlu bankacılık sektöründe iddialı büyüme planlarının sürdüğünü belirterek, özelleştirme programıyla da yakından ilgilendiklerini sözlerine ekledi.
     
     Moonlight BC Partners'ın iştiraki

      Moonlight Capital, ısıtma ürünleri üreticisi Baymak'ın İngiliz ortağı konumundaki BC Partners'in kontrolünde bulunuyor. BC Partners, 11 milyar euroluk sermayesiyle fon girişim firmalarının lideri konumunda bulunuyor.
      BC Partners, son 20 yılda, hisse senedi satış pazarının büyümesinde aktif rol oynarken, dünya çapında 65 firmaya yaptığı yatırımların toplam değeri yaklaşık 49 milyar euroyu buldu. 1986 yılında kurulan Londra merkezli finansal ortaklık şirketi BC şu ana kadar ağırlıklı olarak Batı Avrupa’ya yaptığı yatırımlarla biliniyor.
     
     Küçük hissedarlara çağrı yapılacak

      Koç Holdingin, Migros’un yüzde 50,8 hissesini Londra merkezli finansal ortaklık şirketi BC Partners’in kontrol ettiği Moonlight Capital S.A’ya satılmasına karar verildiğini duyurmasının ardından, hisse devrinden sonra alıcının, şirket azınlık hissedarlarına çağrıda bulunacağı bildirildi.
     
     Diğer şirketler

      Açıklamada, "Hisse devri gerçekleşmeden önce, şirketin şirket aktifinde bulunan, yüzde 9,24’lük Koçtaş Yapı Marketleri A.Ş, yüzde 2,87’lik Tat Konserve Sanayii A.Ş, yüzde 32’lik Tanı Pazarlama ve İletişim Hizmetleri A.Ş ve yüzde 0,000001’lik Entek Elektrik Üretimi A.Ş hisselerinin tamamı satıcı veya satıcının göstereceği Koç Topluluğu şirket veya şirketleri tarafından, şirketin yüzde 99,6 nispetinde hissedar olduğu Şok Marketler T.A.Ş. ile yüzde 69,99 nispetinde hissedar olduğu Sanal Merkez Ticaret A.Ş’nin Koç Topluluğu şirketleri tarafından sahip olunan sırasıyla yüzde 0,4 ve yüzde 30,01 nispetindeki hisseler ise şirket tarafından satın alınacaktır. Tat Konserve Sanayii A.Ş. hisselerinin satışı taraflarca geriye dönük hisse fiyatları ve şirketin 30 Eylül 2007 tarihli SPK tebliğlerine uygun olarak hazırlamış UFRS finansal tablolarındaki değeri de dikkat alınarak 11 milyon 860 bin YTL’den, Koçtaş Yapı Marketleri A.Ş. hisseleri satışı 24 Aralık 2007 tarihli Deloitte Danışmanlık A.Ş.
      tarafından tanzim edilmiş hisse değerleme çalışması neticesinde ortaya çıkan değer olan 23 milyon 99 bin YTL’den, Tanı Pazarlama ve İletişim Hizmetleri A.Ş.
hisselerinin satışı şirketin 30 Eylül 2007 tarihli SPK tebliğlerine uygun olarak hazırlanmış UFRS finansal tablolarındaki değeri olan 1 milyon 729 bin YTL’den, Entek Elektrik Üretim A.Ş hisseleri 0,60 YTL’den ve Şok Marketler T.A.Ş ile Sanal Merkez Ticaret A.Ş’nin hisseleri ise şirketin 30 Eylül 2007 tarihli SPK tebliğlerine uygun olarak hazırlanmış UFRS finansal tablolarında yer alan değerleri üzerinden hesaplanan sırasıyla 2 bin YTL ve 509 bin YTL’den gerçekleştirilecektir."
     
     Rekabet kurulu onayı beklenecek

      Söz konusu hisse devrinin Rekabet Kurulu izninin alınması ve şirketin iştiraklerinden çoğunluk hissesine sahip olduğu Şok Marketler Ticaret A.Ş. ve Sanal Merkez T.A.Ş’nin Koç Grubunun elinde bulunan azınlık hisselerinin şirkete devredilmesi ile şirketin iştiraklerinden azınlık hissesine sahip olduğu dört şirketteki paylarının şirket tarafından Koç Grubuna devredilmesi dahil, hisse devir sözleşmesindeki ön şartların gerçekleşmesine bağlı olduğu, kapanıştan sonra alıcının Sermaye Kurulu tebliğleri doğrultusunda şirketin azınlık hissedarlarına çağrıda bulunacağı bildirildi.
     
     Migros hisseleri düştü

      Migros hisseleri açılışın ardından yüzde 3,03 oranında değer kaybetti.
      Migros’un yüzde 50,8 hissesinin, İngiliz BC Partners’in kontrol ettiği Moonlight Capital S.A’ya satışının duyurulmasının ardından güne yükselişle başlayan hisse senetleri, daha sonra satışlarla karşılaştı.
      Saat 10.22 itibarıyla şirket hisseleri 19,20 YTL’den işlem görürken, günlük değer kaybı yüzde 3,03’e ulaştı.
      Bu arada Koç Holding hisseleri de aynı saat itibarıyla yüzde 2,97 değer kazandı. Önceki kapanışta 4,72 YTL’den işlem gören hisse senetleri 4,86 YTL’ye çıktı
.
     


      •  Bülend Özaydınlı, Migros'un yeni ortağı ve yöneticisi olacak
     

"Türban tartışmaları İzmir'in Expo adaylığını etkilemez"

      Expo 2015 İzmir Tanıtma Kurulu Başkanı Solmaz Ünaydın, Expo için İtalya’nın Milano kentiyle zorlu bir yarışa giren İzmir’in adaylığının, Türkiye’deki "türban" tartışmalarından yara almayacağını söyledi.
      Uluslararası arenada Türkiye’nin laik yapısının en büyük güvence olduğunu vurgulayan Ünaydın, "Türban daha çok üniversiteleri kapsayan bir şey. Açığı da var kapalısı da var. İzmir’de de açık kapalıdan daha fazla. Yani eğer onlar açısından bu önemli bir ölçütse, ikisinin birlikte gittiğini görecekler" dedi.
      Yükseköğretim kurumlarında türban özgürlüğünü düzenleyen anayasa değişikliğinin ardından Avrupa basınında Türkiye’nin laik yapısının zedelendiğine dair yorumların çıkması, İzmir’in Expo 2015 adaylığının da tehlikeye girdiği endişesi yarattı. Expo 2015 İzmir Tanıtma Kurulu Başkanı Solmaz Ünaydın ise, Expo için İtalya’nın Milano kentiyle zorlu bir yarışa giren İzmir’in adaylığının Türkiye’deki "türban" tartışmalarından yara almayacağını söyledi.
     
     "İZMİR’DE AÇIK KAPALIDAN DAHA FAZLA"
      Türkiye’nin imajının Expo yetkilileri tarafından bilindiğini, Türkiye’nin laik yapısının en büyük güvence olduğunu belirten Ünaydın, "Bu güvence olduğu müddetçe, isteyen kapamış isteyen kapamamış, bu olaya etkisi olmaz diye düşünüyorum" dedi.
      Türban tartışmalarının daha çok üniversiteleri kapsayan bir konu olduğuna dikkat çeken Ünaydın, “Açığı da var kapalısı da var. İzmir’de de açık kapalıdan daha fazla. Yani eğer onlar açısından bu önemli bir ölçütse, ikisinin birlikte gittiğini görecekler. Ben bunu ciddi bir tehlike olarak görmüyorum. İzmir’in ticari potansiyeli ve etki alanı daha önemli bir konu" değerlendirmesinde bulundu.
     
     OYLAMA 31 MART’TA YAPILACAK
      Expo 2015’in hangi ülkede gerçekleştirileceğinin 31 Mart’ta yapılacak oylama ile belirleneceğini hatırlatan Ünaydın, 140 üyenin gizli oy usulü ile tercihini yapacağını, oyların yarısından bir fazla oy alanın Expo 2015 için ev sahibi ülke olarak seçileceğini kaydetti. İzmir ile İtalya’nın Milano kenti arasında başa baş bir mücadele olduğunu dile getiren Ünaydın, “İtalya küçümsenecek bir aday değil ama bizim şanslı olduğumuzu düşünüyorum. İtalya 6 kez Milano ise 1 kez Expo’ya ev sahipliğini yapmış. İzmir ve Türkiye hiç yapmamış" dedi.
     
     "KARAMANLİS’İN DESTEĞİ OLUMLU ANCAK"
      Ünaydın, Expo’nun Türkiye’de düzenlenmesi halinde Türkiye’nin içinde bulunduğu coğrafyada ve bölge ülkelerdeki 1 milyarlık nüfusun ilk defa Expo ile tanışacağına dikkat çekti. “Şansımızın iyi olduğunu düşünüyorum ama bu konuda hiç kimse kesin bir şey söyleyemez. Türkiye’ye verilen sözlü desteklere bel bağlamamak gerekiyor" diyen Ünaydın, Yunanistan Başbakanı Karamanlis’in “tam destek" açıklamasının önemli olduğunu ama oylamanın gizli yapılacağı gerçeğinin gözden kaçırılmaması gerektiğini söyledi.
      Expo’nun İzmir’de yapılacağının kesinleşmesi halinde, 2015 yılına kadar Türkiye’ye 15-20 milyar dolarlık bir yatırım yapılmasının söz konusu olduğunu ifade eden Ünaydın, "Şu anda hükümet yetkilileri, özel sektör temsilcileri ve STK’lar, dört bir yandan İzmir’in Expo adaylığı için dünyanın çeşitli ülkelerinde girişimlerde bulunuyor" dedi.
     
     LONDRA’YA KRİSTAL PALAS’I, PARİS’E EYFEL KULESİ’Nİ KAZANDIRDI
      “Dünya Fuarıö olarak adlandırılan ve dünyanın kültür, tarih ve eğitim olimpiyatları olarak nitelendirilen Expo’lar, BIE (Uluslararası Sergiler Bürosu) tarafından 1851 yılından beri düzenleniyor. Expo’lar, 5 yılda bir kez düzenleniyor ve en az 3, en çok 6 ay sürüyor. Bu dönemde yaratılan ortalama 1 milyon 500 bin metrekarelik fuar alanı, dünyanın dört bir yanından milyonlarca ziyaretçi tarafından geziliyor.
      İlk dünya fuarı, 1851 yılında Londra’da düzenlenirken kente ünlü Kristal Palas’ı kazandırdı. Eyfel Kulesi ise, 1889 Paris Expo’su için inşa edildi. Expo, 150 yılda tam 63 kez düzenlendi, ancak Türkiye BIE’ye üye olmadığı için daha önce hiç Expo’ya ev sahipliği yapmadı. Türkiye’nin Ekim 2004’te BIE’ye üye olması ile İzmir’in Expo adaylığı gündeme geldi.

ANKA
     

Kapalıçarşı'da dolar günü 1.19 YTL'den kapadı

      İstanbul serbest piyasada dolar 1,1970 YTL, avro 1,7420 YTL’den güne başladı.
      Kapalıçarşı’da 1,1920 YTL’den alınan dolar 1,1970 YTL’den satılıyor.
      1,7360 YTL’den alınan avronun satış fiyatı ise 1,7420 YTL olarak
      belirlendi.
      Serbest piyasada önceki kapanışta doların satış fiyatı 1,2010 YTL, avronun satış fiyatı ise 1,7480 YTL olmuştu.
      İstanbul ve Ankara serbest piyasalarında alınıp satılan döviz türlerinin, önceki ve bugün itibarıyla alış ve satış kapanış fiyatları şöyle:
     

 

 

 

Çarşamba

 

Perşembe

İSTANBUL

Alış

Satış

 

Alış

Satış

 

ABD Doları

1,1990

1,2010

1,1930

1,1960

 

Avro

1,7460

1,7480

1,7420

1,7460

 

İng. Sterlini

2,3450

2,3550

2,3400

2,3650

 

İsviçre Frangı

1,0770

1,0820

1,0700

1,0880

     

 

ANKARA

 

ABD Doları

1,1960

1,2060

1,1920

1,2020

 

Avro

1,7430

1,7580

1,7380

1,7540

 

İng. Sterlini

2,3330

2,3750

2,3300

2,3700

 

 

 

 

 

 

     

Borsa yüzde 1.62 değer kazandı

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) Ulusal 100 Endeksi, ikinci seansta sadece 0.85 puan düşerek 46.260,30 puandan kapandı.

Hisse senetleri ikinci seansta kayda değer bir değişim göstermedi.
 
Endeks ikinci seansa, 3,45 puan artarak 46.264,64 puandan başladı. Seansın ilk yarısını 46.107,30 puandan geçen endeks, seans içinde en düşük olarak 45.886,79 puana gerilerken, en yüksek olarak 46.434,56 puana çıktı.
 
Birinci seanstaki 736,63 puanlık artış dikkate alındığında, endeks günlük bazda 735,78 puan arttı. Hisse senetlerinin günlük ortalama değer artışı yüzde 1,62 oldu.
 
İkinci seans kapanışında, mali endeks 106,70 puan artarak 66.023,44 puana yükselirken, sanayi endeksi 30,78 puan azalarak 36.587,98 puana, hizmetler endeksi 86,19 puan azalarak 31.693,81 puana geriledi.
 
Böylece ilk seansa göre mali grup hisseler ortalama yüzde 0,16 oranında değer kazanırken, sanayi grubu hisseler ortalama yüzde 0,08 oranında, hizmetler grubu hisseler ortalama yüzde 0,27 oranında değer yitirdi.
 
İkinci seansta işlem gören toplam 328 hisse senedinden 104'ü değer kazandı, 134'ü değer yitirdi, 90 hisse senedinin fiyatında değişiklik olmadı. İkinci seansta, 747 milyon 858 bin 33 YTL'lik işlem hacmi kaydedildi.
 
Günlük işlem hacmi, 1 milyar 491 milyon 791 bin 48 YTL olarak hesaplandı. İkinci seansta, İş Bankası (C), Garanti Bankası, Turkcell, Yapı ve Kredi Bankası ve Tüpraş en çok işlem gören hisseler oldu.

İMKB'de birinci seansın seyri...
 
Endeks, dünkü ikinci seans kapanışına göre 736,63 puan artarak günün ilk yarısını 46.261,15 puandan tamamladı. Birinci seansta, hisse senetlerinin ortalama değer artışı yüzde 1,62 oldu.

Dün 45.524,52 puandan kapanan İMKB Ulusal 100 Endeksi, ilk seansa 844,09 puan artarak 46.368,61 puandan başladı.

İlk yarıyı 46.318,26 puandan geçen endeks, en düşük 46.012,38 puana kadar gerilerken, en yüksek 46.755,92 puanı gördü.

Seans sonunda mali endeks 637,96 puan artarak 65.916,74 puana, sanayi endeksi 868,25 puan artarak 36.618,76 puana ve hizmetler endeksi 453,89 puan artarak 31.780,00 puana yükseldi.

Böylece, önceki kapanışa göre mali grup hisseler ortalama yüzde 0,98 oranında, sanayi grubu hisseler ortalama yüzde 2,43 ve hizmetler grubu hisseler ortalama yüzde 1,45 oranında değer kazandı.

Birinci seansta işlem gören toplam 318 hisse senedinden 190'ı değer kazandı, 52'si değer kaybetti, 76 hissenin fiyatında ise değişiklik olmadı.

Birinci seansta 743 milyon 933 bin 15 YTL'lik işlem hacmi oluştu. En çok işlem gören hisse senetleri İş Bankası (C), Garanti Bankası, Yapı ve Kredi Bankası, Turkcell ve Koç Holding oldu.

 

 

 

ABD'de, geçen yıl dördüncü çeyrekte Gayri Safi Yurtiçi Hasıla temelinde yüzde 0.6 oranında büyüdü.

Ticaret Bakanlığı verilerine göre, konut sektörü ve kredi piyasasındaki durgunluk nedeniyle, ekonomideki büyüme beklentilerin altında kaldı.
 
Geçen yılın son çeyreğinde, yüzde 0.7 ile 0.8 oranında bir büyüme tahmin eden ekonomistler, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 0.4 oranında bir ekonomik büyüme bekliyor.
 
Öte yandan, ABD'de işsizlik maaşı başvuruları da arttı. 350 bin olarak tahmin edilen işsizlik maaşı başvuruları geçen hafta, 373 bin olarak gerçekleşti.

DTP'li Kaplan'dan kredi kartı faiziyle ilgili kanun teklifi

DTP Şırnak Milletvekili Hasip Kaplan, kredi kartı faizlerinin, hazine borçlanma faizinin iki katından fazla olamayacağını öngören kanun teklifini TBMM Başkanlığı'na sundu.

Teklife göre, kredi kartı faizleri, hazine borçlanma faizlerinin iki katından fazla olamayacak.

Kredi kartı sahiplerinin, bugüne kadar tahakkuk eden borçları için 6 ay içinde başvurmaları halinde, faiz oranları yeniden hesaplanacak ve bir defaya mahsus olmak üzere 12 taksitte ödenecek.
 
Teklifin gerekçesinde, 1 Şubat itibarıyla vatandaşların kredi kartı borç bakiyesinin 27 milyar 279 milyon YTL, ödenmeyen kredi kartı borç miktarının ise 1 milyar 775 milyon YTL'ye çıktığı belirtildi.
 
2007 sonu itibarıyla, kredi kartı borcu nedeniyle kara listeye 585 bin 60 kişinin girdiği ifade edilen gerekçede, kredi kartı konusunda ilk yasal düzenlemenin yapıldığı 14 Mart 2003'ten 1 Şubat 2008'e kadar kredi kartı harcamalarının yüzde 502.7, sorunlu kredi kartı miktarının ise 540.7 arttığı bildirildi.
 
Enflasyonun yüzde 8, hazine borçlanma faizlerinin yüzde 16 olduğu, tüketici kredilerine uygulanan faiz oranlarının da yüzde 1'lere kadar gerilediği kaydedilen gerekçede, "Bankalar ise kredi kartlarına yıllık bileşik faiz olarak yüzde 78 uygulamaktadır" denildi.
 
Gerekçede ayrıca 1 Şubat itibarıyla vatandaşların, tüketici kredi borç bakiyesinin 71 milyar 960 milyon YTL'ye ulaştığı, sorunlu tüketici kredilerinin ise 1 milyar 130 milyon YTL olduğu ifade edildi.

"Türkiye'de kısa vadeli planlar peşinde değiliz"

Vodafone Türkiye Üst Yöneticisi (CEO) Attila Vitai, Türkiye'de kısa vadeli planlar peşinde olmadıklarını, uzun ve kararlı yatırımların peşinde bulunduklarını söyledi.

Yeni genel müdürlük binasını tanıtmak, Vodafone'un 2007 yılı performansı ve 2008 yılı hedeflerini anlatmak amacıyla bir basın toplantısı düzenleyen Vitai, genel müdürlük binasının resmi açılışının yarın, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın da katılacağı bir törenle yapılacağını söyledi.
 
Vitai, yeni binanın İkitelli'deki eski binadan çok farklı olduğunu, modern tasarımı ve teknolojik yapısıyla Vodafone Grubu'nu yansıttığını dile getirdi.
 
Türkiye'ye gelirken Vodafone'un kurumsal rengi olan kırmızı-beyazın, Türkiye'nin milli rengi kırmızı-beyazla birlikte büyük bir sinerji yaratacağına inandıklarını anlatan Vitai, zamanla haklı olduklarının kanıtlandığını, 2007 yılının son derece iyi sonuçlarla kapatıldığını söyledi.
 
Vitai, "2007'deki ciromuz 2.6 milyar YTL'yi buldu. Vodafone Türkiye'nin performansı, Vodafone grubunun küresel sonuçlarına da etki etti" dedi.
 
Vitai, Türkiye'ye gelirken daha iyi bir rekabet ortamı yaratma amacını taşıdıklarını, bir başka amaçlarının da, dünyada var olan mobil iletişim teknolojileri ve servislerini Türkiye'ye getirmek olduğunu belirterek, bunu yapmak için de şirketin yeniden yapılandırılması ve organizasyon yeterliliklerinin artırılması gerektiğini söyledi.
 
Vitai, özellikle network gelişimi, gelir ve abone artırımı konusunda 2007'de önemli ilerlemeler kaydedildiğine işaret ederek, altyapılarını ilerlettiklerini kaydetti.
 
Müşterilerinin sürekli, network kalitesinin bir numaralı ihtiyaç olduğu yönünde talep ilettiklerini belirten Vitai, kendilerinin de modernizasyon çalışmaları başlattıklarını ve bu çalışmaların 3'te 2'sinin tamamlandığını söyledi.
 
"3G'ye hazırız"
 
Baz istasyonlarını modernize ettiklerini dile getiren Attila Vitai, şirketi satın aldıkları 2005 yılından bu yana baz istasyonu sayısını yüzde 70 oranında artırdıklarını, bunun da ses kalitesi, kapsamı alanı ve kapasitede büyük bir artışa neden olduğunu ifade etti.
 
Şu an üçüncü nesil iletişime (3G) hazır durumda olduklarını bildiren Vitai, 2007'de, ödenen para karşılığında sağlanan değer konusunda çalışarak yeni tarifeler ve servisler uygulamaya koyduklarını belirtti.
 
Vitai, Türkiye'ye ilk girdiklerinde 4.5 milyar dolardan fazla varlık getirdiklerini ifade ederek, şunları kaydetti:
 
"2006 yılında Türkiye'deki en büyük doğrudan yabancı yatırımdı bu. Türkiye tarihinde de üçüncü en büyüktü. Türkiye'ye doğrudan yabancı yatırım çekme açısından da önemli bir örnek teşkil etti.
 
2007'deki net performansımızın göstergesi de yüzde 26'lık büyümeydi. 2007'deki ciromuz 2.6 milyar YTL'yi buldu. Vodafone Türkiye'nin performansı, Vodafone Grubu'nun küresel sonuçlarına da etki etti.
 
2007'nin son çeyrek sonucuna göre, Vodafone'un dünya genelindeki cirosu ise 21.25 milyar YTL. Bu 2006'nın son çeyrek sonuçlarına göre, yüzde 16'lık bir büyüme göstergesi.
 
2007'de 3 milyon yeni abone kazanarak, abone tabanımız yüzde 26'lık büyüme katetti ve aralık sonunda 16.1 milyon aboneye ulaştık. Faturalı abone sayımız da bu yıl boyunca artışa geçti. Bunun sonucunda da Türkiye'deki faaliyetlere başlandığından beri, Mısır'dan sonra abone büyümesi anlamında Türkiye ikinci ülke haline geldi."
 
Attila Vitai, yalnızca Türkiye'ye yatırım yapmakla kalmadıklarını aynı zamanda TMSF'ye ödenen miktarla birlikte diğer alanlara da yatırım yaptıklarını belirterek, çalışanlara da yatırım yapıldığını, tüm personelin düzenli eğitimden geçirildiğini ifade etti.
 
"Doğuda da çağrı merkezi açmayı düşünüyoruz"
 
Attila Vitai, bu yıl bazı faaliyetleri Samsun ve Antalya'ya taşımayı düşündüklerini, 2009'da Diyarbakır ve Erzurum'da bazı faaliyetlere gireceklerini, doğuda da çağrı merkezi açmak gibi bir düşünceleri bulunduğunu söyledi.
 
Vitai, bu yıl 2 bin baz istasyonu daha kurmayı planladıklarını, kapsama oranlarının yüzde 98 civarında olmasını beklediklerini ifade ederek, pazarda faturalı hatların daha çok gelir sağladığı yönünde bir algılama olduğunu, ancak 300-400 YTL harcayan aboneleri bulunduğunu söyledi.
 
Vitai, çalışan sayısında iki yılda 500 kişilik bir büyüme olduğunu, çalışanlarına 2006'da yüzde 45, geçen yıl da yüzde 18 zam yaptıklarını, çalışanların haklarında iyileştirmeler gerçekleştirdiklerini ve yüksek oranda kadın çalışanları bulunduğunu anlattı.

Vitai, Vodafone'nin Türkiye'ye getirdiği kaynağın 4.5 milyar doları aştığını belirterek, "İçinde olduğumuz üç yıllık yatırım süreci kapsamında toplam 0.9 milyar dolar ek yatırım yapacağız. 2006 ve 2007'de olduğu gibi, yatırımlarımız bu yıl da devam edecek" dedi.

Turkcell'in 2007 net karı yüzde 54 arttı

Turkcell İletişim Hizmetleri'nin, 2007 yılı net karı, önceki yıla göre yüzde 54 oranında artarak 1.4 milyar dolara ulaştı.

Turkcell'in 2007 yıl sonu sonuçları, düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.
 
Verilen bilgiye göre, 2007 yılında şirketin gelirleri önceki yıla göre yüzde 35 oranında artarak 6.3 milyar dolara ulaştı.
 
Amortisman, vergi ve faiz öncesi kar (AVFÖK) ise yıllık bazda yüzde 44 artarak 2.6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Turkcell'in 2006 yılında 0.9 milyar dolar olan net karı, geçen yıl yüzde 54'lük artışla 1.4 milyar dolara çıktı.
 
Toplam abone sayısı önceki yıla kıyasla yüzde 11 artarak 31 Aralık 2007 tarihi itibarıyla 35.4 milyona yükseldi. Abone başı aylık ortama gelir ise yüzde 18 artarak 14.3 dolar seviyesinde gerçekleşti. Aylık kullanım dakikası da yüzde 9'luk büyüme ile 76.3 dakikaya çıktı.
 
Turkcell'in Ukrayna'daki iştiraki Astelit'in gelirleri yüzde 191 artarak 256 milyon dolar oldu.
 
Verilen bilgiye göre, Turkcell Yönetim Kurulu Genel Kurulu, 2007 yılı dağıtılabilir karının yüzde 50'sine tekabül eden 648.7 milyon YTL'nin nakit temettü olarak dağıtılmasının teklif edilmesine karar verdi.
 
"Gözümüzü teknolojide batıya çevirdik"

 
Toplantıda konuşan Turkcell İletişim Hizmetleri Üst Yöneticisi (CEO) Süreyya Ciliv, yeni iş modelleri, yeni bölgeler ve yeni teknolojilerle büyümek istediklerini ifade etti. Ciliv, "Gözümüzü teknolojide batıya çevirdik" dedi.
 
Turkcell'in Türkiye'ye yatırım yapmaya devam edeceğinin de altını çizen Ciliv, "Yatırımlarımızı bu yıl ikiye katlayacağız. Bu yıl 800 milyon dolar yatırım yapacağız. İstihdamımızı yüzde 20 oranında artırarak 2 bin yeni çalışanla 12 bin kişiye ulaşacağız. Gençlere yatırıma önem veriyoruz" dedi.
 
Süreyya Ciliv, 3G ihalesine ilişkin bir soruyu da şöyle cevaplandırdı:
 
"Biz bu ihaleye katılarak ve kazanarak kurumun bütün düzenlemelerine uyacağımızı belirttik. Biz bunu imzalamaya hazırdık, bir de üstüne büyük bir rakamla.. O yüzden yanlış bir algılama var.
 
Rakiplerimiz sanki 'Turkcell numara taşınabilirliğini engelliyor' diye bir imaj yaratmak isteyebilir. 3G ihalesinin kabul etmekle numara taşınabilirliğini o tarihte kabul etmiş durumdaydık."
 
"Doğu Avrupa'da bazı ülkeleri değerlendiriyoruz"
 
Turkcell'in kendi uzmanlığı ve tecrübeleri konusunda çok iddialı olduğunu ifade eden Ciliv, başka ülkelerde yatırımlar konusundaki bir soru üzerine, şunları kaydetti:
 
"Bu yüzden dünyanın gelişmiş ülkeleri de dahil en iyi pazarlara gitsek, bir şey alsak bence en iyi şekilde idare edebiliriz. O yüzden o pazarlardan çekinmiyoruz. Hangilerinde en hızlı büyüme potansiyeli var ona bakıyoruz. İyi iş alanları arıyoruz. Doğu Avrupa'da da bazı ülkeleri değerlendiriyoruz.
 
Değişik ülkeleri de değerlendiriyoruz. Suriye ile ilgileniyoruz, oradaki görüşmeler devam ediyor. Mart ayı içinde sonuçlanacağını tahmin ediyorum. Turkcell daha hazırlıklı gittiği için daha başarılı olacağımıza inanıyorum. İşi baştan kaybetmemek önemli. Doğru fiyattan almak çok önemli.
 
Oradaki disiplinimizi kaybetmeyeceğiz. Doğu Avrupa gibi kendimize daha yakın olan ülkelerdeki fırsatları daha ciddiye alıyoruz ve odaklanıyoruz. İlgilendiğimiz, takip ettiğimiz şirketler var ama bunları söylemek için henüz erken."

G7, küresel piyasaları istikrara sokmaya hazır

Sanayileşmiş yedi ülke grubu G7'nin, küresel mali piyasalardaki çalkantıyı yakından izlediği ve gerektiğinde, piyasaları istikrara sokmak için gerekli önlemleri almaya hazır olduğu bildirildi.

Japonya Maliye Bakanı Naoyuki Shinohara, Londra'da yaptığı açıklamada, dünya ekonomisinin daha belirsiz bir durumda olduğunu belirterek, ancak, G7 olarak, piyasaları istikrara sokmak için gerekli tüm önlemleri alarak uygulamaya hazır olduklarını söyledi.
 
Shinohara, ABD'de ortaya çıkarak, küresel ekonomiyi etkileyen, yüksek riskli konut kredisi sorununun, Japonya'ya etkisinin sınırlı olacağını ve Japon mali piyasalarını çok fazla etkilemesinin beklenmediğini de vurguladı.

Küresel ekonomiye entegrasyon raporu

Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) ve Merkez Bankası işbirliğiyle başlatılan ''Küresel Ekonomiye Entegrasyon Sürecinde Büyüme'' başlıklı projenin ilk raporu olan ''Türkiye'nin Üretim ve Dış Ticaret Yapısında Dönüşüm: Küresel Makro Ekonomik Yönelimler ve Yansımalar'' açıklandı.

TÜSİAD Yönetim Kurulu üyesi ve Dışişleri Komisyonu Başkanı Haluk Dinçer, raporun açıklandığı "Türkiye'nin Üretim ve Dış Ticaret Yapısında Dönüşüm" seminerinde konuştu.
 
Dinçer, ticari ve finansal küresel entegrasyonda gelinen noktanın, bir yandan yaşanan uluslararası krizlerin sıklığını ve bulaşıcılığını artırırken, diğer yandan da üretim süreçlerini değiştiren önemli bir dönüşüm başlattığını söyledi.
 
Rekabetin, ülke çapından uluslararası boyuta taşındığını dile getiren Dinçer, Türkiye'de de Gümrük Birliği'nin yürürlüğe girmesi ve sonrasında ulusal ve uluslararası düzeyde meydana gelen gelişmelerin, başta dış ticaret olmak üzere ekonominin çeşitli alanlarında önemli dönüşümlere yol açtığını anlattı.
 
Son dönemde, ithalattaki artışı sadece enerji fiyatlarındaki artışa veya Türk lirasının değerlenmesine bağlamanın doğru olmadığını da vurgulayan Dinçer, başta Çin ve Asya ülkeleri olmak üzere, üretim üslerine dönüşen gelişmekte olan ülkelerin dünya ekonomisine artan ölçüde entegre olmaya başlamasının, küresel ekonomik dengelerde önemli değişiklikler yarattığını söyledi.
 
Dinçer, düşük maliyet gibi nedenlerden dolayı, Türkiye'de yerli firmaların rekabet avantajlarını kaybetmeye başladıklarını belirterek, "Örneğin, 2000 yılında ülkemizin en çok ithalat yaptığı ülkeler arasında Çin, 15'inci sıradayken, 2007 yılı itibariyle 3'üncü sıraya yükselmiştir. Aynı ülkeyle olan dış ticaret açığımız 2000 yılında 1.3 milyar dolar iken 2007 yılında 13.2 milyar dolara çıkmıştır" dedi.
 
Bu durumun, rekabet avantajlarını kaybetmemeleri için, firmaları operasyonel faaliyetlerini geliştirme, AR-GE faaliyetlerini artırma ve risk yönetimini iyileştirme gibi unsurları içeren hızlı bir kurumsallaşma sürecine girmeye zorladığını vurgulayan Dinçer, ithalatın hızla artmasına sebep olan diğer bir uluslararası eğilimin de, endüstri içi ticaretin artması olduğunu kaydetti.
 
Ticaret hacminin katma değer ve istihdama yansımaları

 
Son yıllarda artan ithalat bağımlılığının sadece Türkiye'ye has bir durum olmadığını ve dünya çapında da üretim için yapılan ithalat oranında bir artış görüldüğünün söylenebileceğini belirten Dinçer, aynı eğilimlerin etkisiyle Türk imalat sanayinde önemli ölçekte bir dış ticaret hacmi yaratılmasına rağmen, bu ticaret hacminin katma değer ve istihdam üzerindeki yansımalarının kısıtlı olduğunun görüldüğüne dikkati çekti.
 
Haluk Dinçer, "Bu durum özellikle 2007 yılında daha belirgin bir hal almaya başlamıştır. 2007 yılının ikinci yarısında yeniden ivme kazanan ithalata ve istikrarlı artışını koruyan ihracata rağmen, imalat sanayinde verimlilik artışının yavaşladığı ve istihdam artışının negatife döndüğü görülmektedir" dedi.
 
Dış ticaret hacminde yaşanan belirgin artışa rağmen katma değer ve istihdam yaratma kapasitesinin sınırlı kalmasının, bazı yeni politika açılımlarının gerekliliğini ortaya koyduğunu vurgulayan Dinçer, Türkiye'nin rekabet gücünü artırmak için gerek kamu bazında, gerek işletme bazında kurumsal kültürün yaygınlaşmasını sağlamak gerektiğini, bu atılımı yapmak için ise kayıtdışı ekonominin
küçültülmesinin şart olduğunu söyledi.
 
Sanayi stratejisi
 
Dinçer, verimlilik ve istihdam yaratma kapasitesinde son dönemde görülen tıkanıklıkları gidermek için, sektörlerin rekabet güçlerini yükseltecek, ihracat kapasitesini artıracak ve istihdam yaratacak bir sanayi stratejisine ihtiyaç duyulduğunu söyledi.
 
Verimlilik artışlarının kısıtlı kalmasındaki en önemli engellerden birinin AR-GE teşvikleri sorunu olduğunu ifade eden Dinçer, "AB ülkeleri 2002 senesinde Madrid'de bir deklarasyona imza atarak milli gelirin yüzde 3'ünü AR-GE'ye ayıracaklarını taahhüt etti. Türkiye'de şu anda yüzde 0.7 olan bu oranın 2010 senesinde yüzde 2'ye çıkarılacağını taahhüt etti. AR-GE faaliyetlerinin desteklenmesi hakkında kanununun bu hedefin yerine getirilmesine imkan sağlayacağını umuyorum" dedi.
 
Dinçer, dış ticaret açığı problemini hafifletecek ve rekabet gücünü artıracak bir diğer adımın ise enerjide arz güvenliğinin sağlanması olacağını belirterek, ulusal ve uluslararası projeksiyonlara göre, Türkiye'de enerji arzının en geç 2009 yılı itibarı ile enerji talebini karşılayamayacak hale geleceğini söyledi.
 
Gelecek 25 yıl içerisinde dünya enerji tüketiminin yüzde 50'nin üzerinde artacağının tahmin edildiğini dile getiren Dinçer, "Bu tahmin, sürdürülebilir, rekabetçi ve güvenilir enerjinin sağlanmasını, tüm ülkeler için çok önemli kılıyor. Bu çerçeve, Türkiye'nin çok boyutlu bir enerji politikasına sahip olmasını gerektirmektedir. Bu politika, enerji kaynaklarını çeşitlendirmeyi, enerji sektöründeki liberalizasyon sürecini hızlandırmayı ve kamu-özel sektör diyaloğunu güçlendirmeyi içermelidir" diye konuştu.
 
Merkez Bankası Araştırma ve Para Politikası Birimi Başkanı H. Cahit Özcet de, son dönemlerde Çin'de üretici fiyatlarındaki artış ve yerli paradaki değerlenme eğiliminin, önümüzdeki dönemde Çin'in, Türkiye gibi ülkeler üzerinde yarattığı rekabet baskısını bir ölçüde azaltmasının beklenebileceğini kaydetti.
 
Ülke olarak küresel düzeyde bir oyuncu olabilmenin ve vatandaşların refahını adil bir şekilde sağlayabilmenin, yüksek ve sürdürülebilir büyüme sürecini gerektirdiğini belirten Özcet, Türkiye'nin 1970'li yılların ortalarından başlamak üzere 2001'de yaşanan krize kadar olan dönemde sürdürülebilir bir büyümeden yoksun kaldığını kaydetti.
 
Özcet, 2001'de yaşanan krizin Türkiye için bir "dönüm noktası" olduğunu ifade ederek, krizden sonra ekonominin birçok alanında önceki dönemlerde yapılamayan reformların gerçekleştirildiğini ve bunların uygulanmasında önemli mesafeler kaydedildiğini söyledi.
 
Merkez Bankası'nın 2001 yılında operasyonel olarak bağımsız bir yapıya kavuşması sonrasında enflasyonun hızlı bir şekilde gerilediğini aktaran Özcet, fiyat istikrarının sağlandığı ülkelerde enflasyon ve ekonomideki büyümedeki oynaklığın önemli ölçüde azaldığına ve bu nedenle sürdürülebilir büyümeye uygun zemin hazırlandığına dikkati çekti.
 
Özcet, "Merkez Bankası kanununda da belirtildiği üzere bankamız, fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla uygulanan büyüme ve istihdam politikalarını da destekler mahiyette davranış sergilemektedir" diye konuştu.
 
Sürdürülebilir yüksek büyüme oranlarının sağlanmasında para ve maliye politikaları alanlarında elde edilen başarıların tek başına yeterli olmayabileceğini vurgulayan Özcet, "Fiyat istikrarı sürdürülebilir bir büyüme için gerekli bir koşul olmakla birlikte yeterli bir koşul değildir" dedi.
 
"Gelişmelerden ülkemizin kazançlı çıkması..."

 
Özcet, raporun, "Türkiye'de üretim içinde ithal girdi payının artması" ve "Asyalaşma olarak adlandırılan, başta Çin olmak üzere Asya ülkelerinin ithalattaki ağırlığının artması" şeklinde iki önemli gelişmeye dikkati çektiğini aktardı.
 
Son yıllarda Türkiye'de tekstil ve giyim gibi geleneksel ihracatçı sektörlerin toplam ihracat içindeki payları düşerken, ithal girdi payı görece yüksek olan otomotiv, makine teçhizat, elektronik, beyaz eşya gibi sektörlerin toplam ihracat içindeki paylarının artış gösterdiğini bildiren Özcet, bu durumun, toplam imalat sanayi üretiminin ithalat girdi payının arttığını gösteren gözlemlerden biri olduğunu söyledi.
 
Özcet, başta Çin ve Hindistan olmak üzere Asya ülkelerinin dünya ihracat içindeki paylarında hızlı artış gözlendiğini dile getiren Özcet, "Ancak son dönemlerde Çin'de üretici fiyatlarındaki artış ve yerli paradaki değerlenme eğiliminin, önümüzdeki dönemde Çin'in, Türkiye gibi ülkeler üzerinde yarattığı rekabet baskısını bir ölçüde azaltması beklenebilir" dedi.
 
Küresel düzeydeki üretim süreçlerindeki değişim ve özellikle ucuz iş gücü kaynaklarının rekabet baskısının Türkiye'yi de etkilediğini belirten Özcet, "Bu gelişmelerden ülkemizin kazançlı çıkması, büyük oranda beşeri sermayenin geliştirilmesi ve toplam faktör verimliliğinin artırılması için gerekli politikaların etkin olarak hayata geçirilmesiyle mümkün olacaktır" görüşünü aktardı.
 
"Küresel makro ekonomik yönelimler ve yansımalar" raporu
 
"Türkiye'nin Üretim ve Dış Ticaret Yapısında Dönüşüm: Küresel Makroekonomik Yönelimler ve Yansımalar" adlı rapora göre, 1996 yılında Gümrük Birliği'nin yürürlüğe girmesi ve sonrasında ulusal ve uluslararası düzeyde meydana gelen gelişmeler, başta dış ticaret olmak üzere ekonominin çeşitli alanlarında önemli dönüşümlere yol açtı.
 
Son yıllarda Çin'in artan ölçüde dünya ekonomisine entegre olması ve bu bölgenin dünya üretim merkezine dönüşmesi, özellikle 2000 yılı sonrasında imalat sanayi ürünleri ticaretinde yeni eğilimleri ortaya çıkarırken, 2001 krizi ve sonrasında uygulanan yapısal reform ağırlıklı program, ekonomide temel bir dönüşüme yol açtı ve ekonomide göreli istikrarın sağlanmasına katkıda bulundu.
 
Üretim ve dış ticaret yapısındaki dönüşümün temelindeki unsurların 3 başlık altında irdelendiği raporun "Üretimde model değişimi: İthalatlaşma" bölümünde yer alan verilere göre, 2001 krizinde Türk lirasının değer kaybetmesi ve yurtiçi talepteki daralma, firmaları dış piyasalara yönlendirdi.
 
Bu durum, ihracata yeni bir ivme kazandırırken, ihracatın bileşiminde de radikal bir dönüşüme yol açtı ve genellikle yatırım malı üreten sektörlerin ihracat içindeki payında artış gerçekleşti.
 
Raporun, "Üretimin uluslararasılaşması: Endüstri içi ticaret" bölümüne göre ise endüstri içi ticaret, nihai bir malın üretiminden elde edilen katma değerin çeşitli ülkeler arasında bölüşülmesini beraberinde getirirken, istihdam ve katma değerin ağırlıklı olarak ticarete konu olmayan sektörlerde yoğunlaşmasına yol açıyor.
 
"Dış ticarette coğrafik kayma: Asyalılaşma"da başlığı altında da üretim modelinde ithalata bağımlılığı artıran bir diğer global ögenin, Asya-Pasifik bölgesinin dünyanın üretim üssüne dönüşmesi nedeniyle ortaya çıkan cazip fiyatlar olduğu kaydediliyor.
 
Buna göre, AB-15 ülkeleri ihracat açısından Türkiye'nin önemli ticaret partneri olmaya devam ederken, Türkiye'nin ithalat ve dolayısıyla dış ticaret dengesinde Asya ülkelerinin ağırlığı gittikçe artıyor. Türk lirasında yaşanan değerlenme nedeniyle "Asya'dan al, Avrupa'ya sat" eğiliminin son yıllarda daha da belirginleşmesi, dış ticarette "Asyalılaşma" olgusunu ortaya çıkardı.
 
"Firmalar, iş gücü verimliliğini artırmaya öncelik veriyor"
 
Rapora göre, dış ticaret dengesi, yapısal gelişmelerin yanı sıra dış ticaret hadlerindeki bozulma, çapraz kur gelişmeleri, tüketici kredilerindeki genişleme ve dış ticaret istatistikleri kapsam değişiklikleri gibi konjonktürel gelişmelerden de etkilenirken, üretim ve özellikle dış ticaret dengesinde önemli paya sahip, "enerji", "otomotiv", "dayanıklı tüketim malları" ve "tekstil-giyim" sektörlerinde yaşanan mikro gelişmeler ve sektörlerin makro gelişmelere karşı geliştirdikleri uyum çabaları da dış ticaret dengesi üzerinde etkili oldu.
 
Makro ve mikro gelişmeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, son 10 yılda imalat sanayinin üretim ve dış ticaretinde yaşanan değişim, "İthalatlaşma", "Uluslararasılaşma" ve "Asyalılaşma" eğilimleri şeklinde üç başlıkta özetleniyor.
 
Bu eğilimlerin etkisiyle, imalat sanayinde önemli ölçekte bir dış ticaret hacmi yaratıldığı, ancak bunun katma değer ve istihdam üzerindeki yansımalarının kısıtlı olduğu görülürken, özellikle, 2001 krizi sonrası dönemde, yerel ve global ölçekteki gelişmeler, eş zamanlı olarak, Türkiye'nin üretim ve dış ticaret yapısındaki bu dönüşümde etkili oluyor.
 
Asya-Pasifik ülkelerinin tetiklediği yeni rekabet ortamı, uluslararası piyasalarda döviz kurları başta olmak üzere göreli fiyatlardaki farklılaşmalar, büyük ölçekli şirketlerin global aktörler haline gelmesi, devir-birleşme-satın almalar nedeniyle ölçek ekonomisinde yaşanan gelişmeler, üretim ve dış ticaret yapısındaki dönüşümü başlatan unsurlar olarak sayılabiliyor.
 
Bu unsurların başlattığı dönüşümün, son yıllarda Türk lirasının değerlenmesi ve dezenflasyon süreci ile birlikte hız kazandığı, "ithalatlaşma" ve "asyalılaşma" eğilimini daha da güçlendirdiği dile getirilen raporda, bu durumun üretim ve dış ticaretteki dönüşümü derinleştirirken, ekonomi genelinde yüksek dış ticaret açığı, yeterince istihdam yaratamayan büyüme ve rekabet gücü kaybı gibi sorunların ortaya çıkmasına neden olduğu ifade ediliyor.
 
Döviz kurundaki reel değerlenmenin yol açtığı rekabet gücü kaybını telafi etmek için firmaların, istihdam ve reel ücret artışlarını sınırlandırarak iş gücü verimliliğini artırmaya öncelik verdiği, bu uyum çabalarının ise ekonomide imalat sanayinin istihdam ve katma değer yaratma kapasitesini önemli ölçüde sınırlandırdığı dile getiriliyor.

Dolardaki düşüş sürüyor

Dünyada büyümeye dönük endişeler sürerken, bir yandan da petrol ve gıda fiyatlarındaki artışla birlikte enflasyon kaygısı yaşanıyor. ABD Merkez Bankası (FED), ''önceliğimiz büyüme'' dedi. Dolardaki hızlı düşüş sürerken, ABD'de büyümeye dönük veriler de kaygı yaratıyor.

FED'in büyümeyi desteklemek için faiz indirimlerine devam edeceği açıklaması dolardaki düşüşü daha da hızlandırdı. Parite 1.5144 seviyesine kadar çıktı. İçerde dolar kuru da 1.18 seviyesine indi.
 
103 dolara ulaşan ve rekor kıran petrol fiyatları bugün kar satışlarıyla 99 dolar seviyesinde. Petrolle birlikte altın da rekor seviyelerinden geriledi.
 
Dünya borsalarında karışık seyir devam ederken içerde İMKB Ulusal 100 Endeksi, ikinci seansta birinci seansa göre 533.64 puan azalarak 45 bin 823 puandan kapandı.

Konya'da çok zengin kömür rezervi bulundu

Maden Tetkik ve Arama (MTA) Genel Müdürlüğü Orta Anadolu 2'nci Bölge Müdürü Ali Rıza Demirci, ''İki yıldır süren çalışma sonunda Türkiye'de en büyük kömür rezervlerinden biri Karapınar'da bulundu'' dedi.

Demirci, Konya'da MTA'nın iki yıldır sürdürdüğü kömür madeni arama çalışmalarında önemli bir başarı elde edildiğini, Karapınar ilçesi yakınlarında Türkiye'deki en büyük kömür rezervlerinden birinin tespit edildiğini söyledi.

Karapınar'da tespit edilen kömür rezervi büyüklüğünün, Karaman'ın Ermenek ilçesindeki rezervle kıyaslanamayacak oranda büyük olduğunu ifade eden Demirci, "Ermenek kömürünün kalorisi 3500 civarında. Bu kömürün kalorisi Ermenek kömürü kadar yüksek değil, 1800-2200 kalori arasında olduğu söylenebilir. Ancak, rezerv büyüklüğü nedeniyle termik santral kurulması düşünülüyor" dedi.
 
Demirci, Karapınar'da tespit edilen zengin kömür rezervinin çok büyük bir alanı kapladığını söyledi ancak, rezervin tam olarak hangi mevkiide bulunduğunu bazı gerekçelerle şimdilik kamuoyu ile paylaşmaktan kaçındı.

Köprü ve otoyollarda tavan ücret uygulanacak

Özelleştirilecek köprü ve otoyollarda, geçiş ücretleri için tavan ücret uygulaması yapılacak.

Ulaştırma Bakanlığı yetkililerinden alınan bilgiye göre, toplam uzunluğu yaklaşık 2 bin kilometreyi bulan Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüleri ile Edirne-İstanbul-Ankara, Pozantı-Tarsus-Mersin, Tarsus-Adana-Gaziantep, Toprakkale-İskenderun, İzmir-Çeşme, İzmir-Aydın otoyolları özelleştirme kapsamında yer alıyor.
 
İşletme hakkı devri yöntemiyle özelleştirilecek köprü ve paralı yollara ilişkin her türlü doküman Karayolları Genel Müdürlüğü'nce Özelleştirme İdaresi Başkanlığına (ÖİB) gönderildi. Dokümanlarda, köprü ve otoyollara ait gelecek döneme ilişkin projeksiyonlar da yer aldı.
 
Bu kapsamda, köprü ve yolların mülk değeri, trafik sayım raporları, ücret toplama tesislerinin durumu, bakım ve işletme giderleri, personel durumu, yıllık trafik artışı ile ne kadar gelir elde edildiğine ilişkin bilgiler bulunuyor.
 
Mayıs ayında ihaleye çıkılması hedeflenirken, işletme hakkını devralacak firmaların uygulayacağı geçiş ücretleri konusu da değerlendiriliyor. Geçiş ücretlerinin belirlenmesi, özelleştirmede en önemli konulardan birisi olarak gösteriliyor.
 
Otoyol ücretlerinin belirlenmesinde fiyat artışlarının yanı sıra bazı kriterler esas alınacak. Bu nedenle kamu ile işletmeciler arasında ileride herhangi bir sorun yaşanmaması amacıyla tavan fiyat belirlenmesine gidilecek.

Buna göre, işletmeler, tavan fiyatın üzerinde geçiş ücreti alamayacak ancak altında fiyat uygulayabilecek.

İSO: "Zaman kaybetmemeliyiz"

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, ''Ekonomideki, iç ve dış koşulları bir arada değerlendirdiğimizde, biraz daha zaman kaybedersek, bir süre sonra o çok beklediğimiz reformların hayata geçmesi dahi sorunlarımızı çözmeye yetmeyebilir'' dedi.

Küçük, İSO'nun şubat ayı meclis toplantısında yaptığı konuşmasına, şehit düşen askerleri minnet ve rahmetle anarak başlamak istediğini ifade ederek, "Tüm milletimize ve özellikle de kederli ailelere başsağlığı ve sabır diliyorum. Kayıplar hepimizi derinden üzüyor ancak 25 yıldır Türkiye'nin enerjisini bölen, binlerce askerimizin ve insanımızın hayatına mal olan terör belasını bitirebilmek için bu acılara da katlanmak durumunda olduğumuzu da biliyoruz. Bütün kalbimizle, ordumuzun, askerlerimizin ve şehit ailelerimizin yanındayız" dedi.
 
2001 yılından 2007 yılına kadar ihracat listesinde önemli bir hareket ve değişim bulunduğunun altını çizen Küçük, "Bu değişim, farklı boyutlarıyla, olumlu olumsuz yönleriyle tartışılabilir. Bunları bir kenara bırakıp, bir fenomen olarak değişime odaklanacak olursak; biliyoruz ki, değişim çoğunlukla zor ve sancılı bir süreçtir" diye konuştu.
 
Küçük, "Çeşitli maliyetleri beraberinde getirir. Kazanımları daha ileri taşımak için değişimin yönetilmesi gerekir" şeklinde konuştu.
 
Son beş-altı yılda, bazı sektörler hızla büyürken, bazı sektörlerde büyüme hızının yavaşladığını, hatta gerilediğini belirten Küçük, "Bu durumu doğal bir gelişme olarak kabul edip, kendi akışına mı bırakacağız? Yoksa bir plan geliştirebilecek miyiz?" dedi.
 
Tanıl Küçük, özellikle istihdam açısından büyük önem taşıyan, giyim eşyası ve tekstil olmak üzere büyüme hızı yavaşlayan sektörler için mutlaka beraberce bir vizyon ortaya koyabilmek gerektiğini söyledi.
 
Ekonomideki iyileşmede sanayinin rolü

Ekonomik verilerin son altı yılda ekonomiyi esas olarak, sanayinin, sanayiyi de ihracatın büyüttüğünü gösterdiğini ifade eden Küçük, 2001 sonrasında ekonomide elde edilen iyileşmede, sanayinin başarısının önemli rol oynadığını söyledi.
 
Sanayinin bu başarıyı, OECD içinde istihdam üzerindeki en yüksek vergi ve prim yükü, rakiplerden daha yüksek enerji bedelleri, yüksek kayıt dışılık, yüksek vergi yükü, pahalı ve kıt finansman imkanları gibi koşullarda elde ettiğini savunan Küçük, "2001'den 2007'ye bu olumsuzluklarda maalesef hiçbir iyileşme olmamıştır. İlaveten, YTL'deki değerlenme her geçen gün artarak rekabet gücü açısından taşınamaz bir noktaya ulaşmıştır" dedi.
 
Son bir yılda işsiz sayısının 85 bin kişi arttığını, Kasım 2007 dönemi itibarıyla açık işsiz sayısının 2 milyon 350 bin kişi, işsizlik oranınında yüzde 10.1 olduğunu kaydeden Küçük, "Ancak bu rakama, eksik istihdamı, iş aramayıp çalışmaya hazır olanları, mevsimlik çalışanları eklediğimizde toplam işsiz sayımız 5 milyon kişiyi aşmakta ve işsizlik oranımız da yüzde 19.8'i bulmaktadır" dedi.
 
Geçtiğimiz haftalarda, Norveç'in göçmen işçi alacağı yönünde, içeriği tam anlaşılamayan haberlerin dahi yarattığı büyük heyecanın, Türkiye'de işsizliğin ne boyutlarda olduğunu çok açık ve buruk bir şekilde ortaya koyduğunu dile getirdi.
 
Geçen yıl cari açığın bir önceki yıla göre yüzde 18'lik artışla, 38 milyar dolara ulaşarak yeni bir rekor kırdığını ifade eden Küçük, "Büyüme hızımız yavaşlarken, cari açığın artış hızında bir yavaşlama olmaması dikkat çekicidir, üzerinde mutlaka düşünülmelidir" diye konuştu.
 
Cari açığın finansmanının şimdiye kadar sorun olmadığını, Türkiye ekonomisinin eskiye oranla çok daha güçlü bir yapıda olduğunu ifade eden Küçük, "Nitekim mevcut küresel belirsizlikler karşısında da şimdiye kadar başarılı sınavlar verdi. Ancak, önümüzdeki günlerin neler getireceğini bilemiyoruz. Her küresel dalgalanmada yürek çarpıntısı çekmemek için Türkiye bu soruna mutlaka el atmak ve çözüme kavuşturmak zorundadır" şeklinde konuştu.
 
5 milyon işsiz
 
Küçük, son dönemde küresel ekonomide giderek artan belirsizliklerin, birikmiş sorunları, kırılganlıkları gidermeyi daha da acil hale getirdiğini vurguladı.
 
Tanıl Küçük, "Kanaatimizce, tüm bu sorunların çözümünde kilit, sanayi sektörümüzdür" dedi.
 
Türkiye zaman kaybetmeksizin, hedeflerini tespit etmeli ve ihtiyaçlarına cevap verecek kapsamlı bir sanayi politikasını hayata geçirmesi gerektiğini görüşünü aktaran Küçük, "Bu çerçevede; yatırım politikası, teşvik politikası, teknoloji politikası, rekabet politikası ve bölgesel gelişme politikaları ayrı ayrı ele alınmalıdır. Hedeflerimizle uyumlu bir dış ticaret politikası benimsenmelidir" dedi.
 
Küçük, "Sayın bakanım, hem mikro düzeyde hem makro düzeyde üretimle ilgili sorunlar artıyor. Üretimdeki, ihracattaki her kesimden şikayetler giderek yükseliyor. Geçtiğimiz hafta, Ankara'da, sizin de katılımınızla gerçekleştirdiğimiz sanayi konseyi toplantımızda da aşağı yukarı benzer tespitler yapıldı. Diğer oda başkanı arkadaşlarımız da görüşlerini, sorunlarını ifade ettiler. Sizin sorunları çok iyibildiğinizi biliyoruz" diye konuştu.
 
Tanıl Küçük ayrıca, "Çözüm için gayret sarf ettiğinizi de çok iyi biliyoruz. Yoğunluğunuzu, büyük özveri ile çalıştığınızı, konsey toplantımızda ifade ettiniz. Evet, sorunları, sanayimizin durumun iyi bildiğinizi biliyoruz ama yine de çözüm aciliyetini bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyoruz. Ekonomideki, iç ve dış koşulları bir arada değerlendirdiğimizde, karşımıza şöyle bir tablo çıkmaktadır ki; biraz daha zaman kaybedersek, bir süre sonra, o çok beklediğimiz reformların hayata geçmesi dahi sorunlarımızı çözmeye yetmeyebilir" dedi.
 
Tanıl Küçük, kendilerini, masanın karşı tarafında görmediklerini, bakanlıkla, hükümetle ve ekonomi yönetimiyle aynı tarafta olduklarını düşündüklerini dile getirdi.
 
2001'den bu yana ekonomide önemli kazanımlar elde edildiğini her zaman ifade ettiklerini söyleyen Küçük, başarılar için takdirini dile getirmekten hiçbir zaman imtina etmediklerini, ancak, sadece başarılara odaklanılırsa resmin tümünün gözden kaçırabileceğine dikkat çekti.

Irak Türkiye'nin en önemli ticari partneri

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Irak’ın, 2007 yılında 3.5 milyar doları aşan ikili dış ticaret hacmi ve Türk firmalarının farklı sektörlerde gerçekleştirdiği önemli projelerle Türkiye’nin en büyük ticari partnerlerinden biri haline geldiğine işaret etti.

TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, 22?25 Mayıs’ta Gaziantep’te gerçekleştirilecek Uluslar arası Irak Fuarı’yla ilgili basın toplantısında, bunun, Irak Ticaret Bakanlığı’nın yurt dışında destek verdiği tek fuar olma özelliğini koruduğunu vurguladı. Hisarcıklıoğlu, bu yıl üçüncüsü gerçekleştirilecek Irak Uluslararası Fuarı’nın önceki yıllarda, yüzlerce Irak’lı işadamının ziyaretiyle iki ülke arasındaki ticarete büyük katkı sağladığını ifade ederken, “2007 yılı itibarıyla 3.5 milyar doları geçen dış ticaret hacmi ve Türk firmalarının farklı sektörlerde imza attığı önemli projeler ile Irak bugün Türkiye’nin en büyük ticari partnerlerinden biri haline gelmiştir” dedi.

Irak Uluslararası Fuarı’nın üçüncüsüne, yine Gaziantep’in ev sahipliği yapacağını belirten Hisarcıklıoğlu, dünyaca ünlü markalarıyla “kendisi de bir marka şehir olan Gaziantep”in, hem Ortadoğu, hem de Irak pazarlarına girişte en yakın ve en önemli üretim, ihracat ve tedarik merkezi olduğunu belirtti. Hisarcıklıoğlu, Gaziantep’in böylesine büyük bir uluslar arası organizasyon için gerekli alt yapıya da sahip olduğunu, fuar süresince tam bir Türk-Irak rüzgarı eseceğini kaydetti. 2007’de 30 ülkeden 900’ü aşkın firmanın katıldığı fuarın, dünyanın önde gelen firmalarının Irak pazarına Türkiye üzerinden ulaşmalarına da büyük katkılarda bulunduğunu anlatan Hisarcıklıoğlu, bu yıl da fuarın birçok sektörde düzenlenecek işbirliği seminerleri ve uluslar arası düzeyde organize edilecek konferansıyla yerli ve yabancı işadamlarının bölgeye ticaretini arttırmayı hedeflediğini söyledi.

Hisarcıklıoğlu’nun verdiği bilgiye göre, Fuara ilgili Bakanlıklar ve üst düzey alım heyetleri ile birlikte
Irak’lı işadamlarının yanı sıra Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, İran, Lübnan ve Mısır’dan binlerce ziyaretçi gelmesi bekleniyor. Fuara Irak ve çevre ülkelerden de ziyaretçi organizasyonu yapılacak. Bu kapsamda Erbil, Bağdat, Musul, Basra ve Amman’dan uçak seferleri, Halep ve Dohuk’tan da otobüs seferleri düzenlenecek.

Hisarcıklıoğlu, Dış Ticaret Müsteşarlığı, KOSGEB, Gaziantep Valiliği, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Gaziantep Sanayi Odası, Gaziantep Ticaret Odası, Güneydoğu İhracatçı Birlikleri olmak üzere çok geniş bir kamu-özel sektör birlikteliğinin, fuarı desteklediğini belirterek şöyle dedi:

“TOBB olarak bu fuar aracılığıyla, barış ve istikrar temelinde,
Irak ekonomisinin yeniden yapılanmasında, işbirliği alanlarının genişletilmesini amaçlıyoruz. Iraklı kardeşlerimizin hayat standartlarının yükselmesini ve Irak ekonomisinin güçlü ve istikrarlı bir şekilde, dünya arenasında boy göstermesini istiyoruz. Türk özel sektörünün çatı örgütü olarak ülkelerimiz arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin daha da geliştirilmesi amacıyla her türlü desteği vermeye hazırız. Bu çerçevede Irak ekonomisinin son dönemde olumlu gelişmeler içinde olduğunu memnuniyetle görüyoruz.”

Bu gelişmelerin bir yansımasının da, yeni
Irak Dinarı’nın dolar karşısında 2006’da 1,466 olan değerinin, 2007’de 1,255’e yükselmesi olduğunu vurgulayan Hisarcıklıoğlu, satın alma gücü paritesine göre milli gelirinin 100 milyar doları aştığı Irak’ta 2007 büyümesi yüzde 5 dolayında beklendiğine işaret etti. Hisarcıklıoğlu, 34 milyar dolar ihracat, 23 milyar dolar ithalat olmak üzere, 57 milyar dolar dolayında bir dış ticaret hacmine sahip olan Irak’ın ithalatında Türkiye’nin, Suriye’nin ardından ikinci sırada geldiğine de dikkat çekti.

Türkiye Ar-Ge yoksulu

Türkiye, sanayi ve teknolojik gelişim için büyük önem taşıyan Ar-Ge harcamalarına milli gelirinin yüzde 1'i kadar bile pay ayırmıyor.

Türkiye’nin, toplam Ar-Ge harcamasının 2006 yılında cari fiyatlarla 4 milyar 399.8 milyon YTL ile Gayri Safi Yurtiçi Hasıla içinde sadece binde 7.6 pay alabildiği belirlendi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “2006 Yılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetleri Araştırması”nın sonuçlarını açıkladı. Kamu ve özel sektördeki araştırma birimleri ve personelini kapsayan anket sonuçları ile üniversitelerin kesin hesapları, detay yatırım programları, bütçe ve personel dökümlerine dayanarak yapılan hesaplamalara göre, Türkiye’de Gayri Safi Yurtiçi Ar-Ge Harcaması 2006 yılında 4 milyar 399.8 milyon YTL düzeyinde gerçekleşti. Milli gelirin yüzde 7.6'sı düzeyinde gerçekleşen Ar-Ge harcamalarının payı önceki yıla göre geriledi. 2005 yılında milli gelirin yüzde 7.9'u kadar Ar-Ge harcaması yapılmıştı.

2006’da Ar-Ge harcamaları satın alma gücü paritesine göre ise 4 milyar 883 milyon dolar düzeyinde gerçekleşti. Anılan yılda Ar-Ge harcamalarının yüzde 51.3’ü yükseköğretim, yüzde 37’si ticari kesim ve yüzde 11.7’si kamu kesimi tarafından gerçekleştirildi.

Ar-Ge harcamaları, finanse eden kesimler itibarıyla incelendiğinde; harcamaların yüzde 48.6’sı kamu kesimi, yüzde 46’sı ticari kesim, yüzde 4.9’u diğer yurt içi kaynaklar ve yüzde 0.5’i ise yurt dışı kaynaklar tarafından karşılandı.

TOPLAM 54 BİN AR-GE PERSONELİ ÇALIŞTI

2006’da Tam Zaman Eşdeğeri (TZE) cinsinden toplam 54 bin 444 Ar-Ge personeli çalıştı. Sektörler itibariyle dağılıma bakıldığında, TZE cinsinden toplam Ar-Ge personelinin yüzde 49.1’i yükseköğretim kesiminde, yüzde 33.1’i ticari kesimde ve yüzde 17.8’i kamu kesiminde yer aldı. İstihdam edilen 10 bin kişiye düşen toplam TZE Ar-Ge personeli sayısı 26 kişi olarak gerçekleşti.

İstihdamı artıracak pakette ’Kıdem Tazminatı Fonu’ var

Bir süredir kurulması tartışılan "Kıdem Tazminatı Fonu", istihdam artırmak için Bakanlar Kurulu’na getirilmeye hazırlanılan "İstihdam Paketi"’ne girdi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Kıdem Tazminatı Fonu’nun oluşturulması ile ilgili düzenlemenin İstihdam Paketi’nde yer alacağını açıklarken, Ankara Sanayi Odası Meclis toplantısında şu değerlendirmeleri yaptı:

TAŞERON DÜZENLEMESİ: İstihdam paketi tamamlandı. Paket kapsamında iş sağlığı ve güvenliği alanında son yaşanan olumsuzlukları önlemek için taşeronla ilgili düzeleme getirildi. Zorunlu istihdam konusunda eski hükümlü çalıştırma yükümlülüğünün kaldırılacak. Terörle mücadele mağduru yükümlüğü kamu ile sınırlanacak. Özürlü istihdamında ise primler Hazine tarafından karşılanacak. Ayrıca hekim, teknik eleman, hemşire istihdamıyla ilgili ortak hizmet alımı getirdik.

SÜREKLİ PRİM TEŞVİKİ: İstihdam paketiyle işsizlik ödeneğinin miktarının yükseltilip hak etme süresi düşürüldü. Ayrıca işverenin ödediği SSK priminde 5 puanlık indirim, teşvik şeklinde sürekli hale getirilecek. Bunun yürürlük tarihini kesin veremiyorum. Son çeyrek ifadesi var, ilk 6 ay sonunda devreye koyalım düşüncesi var.

Bir süredir kurulması tartışılan "Kıdem Tazminatı Fonu", istihdam artırmak için Bakanlar Kurulu’na getirilmeye hazırlanılan "İstihdam Paketi"’ne girdi.



UBS’ye mortgage zararı davası

ALMAN banka HSH Nordbank, ABD subprime mortgage piyasasıyla bağlantılı menkul kıymetlere yatırım yaparak fonlarını yanlış yönettiğini ileri sürdüğü İsviçreli bankacılık devi UBS’ye tazminat davası açıyor. HSH Nordbank’ın, UBS hakkındaki iddialarını şubat ayı sonunda New York Mahkemesi’ne iletmesi bekleniyor. HSH’nin 300 milyon Euro’sunu (444 milyon dolar) UBS, CDO olarak değerlendirmişti. CDO (Collateralized debt obligations), varlık-destekli menkul kıymetler ve sabit gelirli varlıklar porföyünden yapılandırılıyorlar. Konut kredilerinde sıklıkla kullanılan CDO’lar, geçen yıl ABD’de başlayan mortgage krizinde de etkili olmuştu. HSH Nordbank, UBS’in portföy yönetiminin zorunlulukları yerine getirmediğini ve sadece kendi kazanımlarına odaklandığını açıkladı. Kayıplarından UBS’i sorumlu tutan HSH, UBS’in sorumluluğu altındaki kayıplarının iadesini talep ediyor. UBS ise yasal süreç başlatılmasını önermediğini açıkladı. UBS, mortgage krizinde 18 milyar dolar kayıp yaşamış ve geçen yıl ilk kez tüm mali yıl için zarar açıklamıştı. UBS’in 2007 zararı 4 milyar dolara ulaşmıştı.

Clear Channel’ın satışı tehlikede

CLEAR Channel’ın televizyon birimini 1.2 milyar dolara özel yatırım fonu Providence Equity Partners’a satışı tehlikeye girdi. Anlaşmayı finanse edecek üç bankadan biri olan Wachovia geri adım atarken, Goldman Sachs ve UBS finansmanı gerçekleştireceğini duyurdu. İki banka Providence’a yüksek faizle daha az borçlanmasını öneriyor. İşlerin ve ekonominin kötüleştiğine işaret eden Providence fiyatı engellemeye başladı ve Clear Channel’ı dava açmaya teşvik ediyor. İki taraf da geçen hafta anlaşmaya vararak, fiyatın 100 milyon dolar indirilmesine karar vermişlerdi ancak tarafların arası yeniden açıldı. Kredi piyasalarındaki kasırga ile birlikte mücadele etmeye çalışan Wall Street bankaları ve özel yatırım fonları arasında, dava yeni bir gerginlik yarattı.

’Casus olabilir’ diye Alman bankacıya İsviçre’de iş yok

 

 

ALMANYA’nın, vergi kaçıran vatandaşlarının peşine düşmesiyle bütün Avrupa’ya yayılan Liechtenstein prensliğine karşı yürütülen kampanyadan ürken İsviçre, İsviçre bankalarına çalışmak için müracat eden Almanlara karşı ekstra sınırlamalar uygulayacak. İsviçreli bankalar, casus olabilecekleri gerekçesiyle işbaşvurusunda bulunan Almanlar’ı daha detaylı inceleyecek. Deutsche Post’un CEO’su Klaus Zumwinkel’in gözaltına alınmasıyla Almanya’da vergi kaçakçılığı skandalı ortaya çıkmış, Zumwinkel, Liechtenstein üzerinden milyonlarca Euro vergi kaçırdığını itiraf etmişti.

Rus sinemacı gişedeki 170 milyon dolara geldi

28.5 milyon dolara AFM sinemalarını satın alan Rus Alfa Group’un iştiraklerinden A1 Group yeni yatırımlara hazırlanıyor.

AFM sinemalarının yeni Başkanı Andrei Terekhov, pazarın büyüme hızına dikkat çekerken, eski Başkan ve yeni Yönetim Kurulu Üyesi Adnan Akdemir ise pazarın 170 milyon dolarlık gişe hasılatına sahip olduğunu söyledi.

RUS Alfa Group’un iştiraklerinden A1’ın 28.5 milyon dolara satın aldığı AFM sinemalarının yeni Yönetim Kurulu Başkanı Andrei Terekhov, Türkiye’de sinema sektörünün hızla büyüdüğüne işaret ederek, "Bu büyüme bizim için çok cazip bir fırsattı. AFM’nin bundan sonra yeni yatırımlarını göreceksiniz" dedi. Eski Yönetim Kurulu Başkanı yeni Yönetim Kurulu üyesi Adnan Akdemir ise sektörün son 10 yılda 3 kat büyüdüğünü ve 170 milyon dolarlık bir bilet hasılatı bulunduğunu belirtti. Akdemir ayrıca AFM sinemalarının 5.8 milyon seyirciye ulaştığını belirtti.

AVRUPA’DA BÜYÜME 0.1: Akdemir, özellikle Avrupa ve Amerika’da sinemaya yapılan yatırımların tamamlandığını ve bu ülkelerde büyümelerin neredeyse yüzde 0.1 olduğunu belirtti. "Türkiye, Ukrayna, Azerbaycan ve Kazakistan hedef pazarlar" diyen Akdemir konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu ülkeler batı dünyasına göre sinema yatırımında geç kalmış bölgeler. Tesislerin az olduğu yerler. Sinema yatırımları açısından olumlu sonuçlar verecek ülkeler. Rus ortaklarımızın bu konuda yaptığı çalışmalar ve araştırmalar devam ediyor."

SERMAYE AKTARIMI YAPACAĞIZ: Andrei Terekhov ise AFM’lerin Türkiye pazarındaki konumunu koruyacağına işaret ederek, "Biz bu sektördeki konumumuzu büyütmek için çalışmalara devam edeceğiz. Bu arada AFM’lere ek sermaye aktarımları da yapacağız" dedi. "Türkiye’de AFM sinemaları için mükemmel fırsatlar var" diyen Terekhov yeni projeleri hakkında şu bilgileri verdi: "Ek sermaye aktarımlarını biran önce hayata geçirmek istiyoruz. Çünkü AFM’lerin sermaye yetmezliği yüzünden fırsatları kaçırmasını istemiyoruz. Önümüzdeki birkaç ay içerisinde 10 milyon dolarlık bir sermaye aktarımı yapabiliriz."

HEDEF 34 MİLYON SEYİRCİ : Türkiye’deki sinema sektörü hakkında da bilgi veren Adnan Akdemir, sektörde gişe hasılatının 170 milyon dolara ve 30 milyon seyirciye ulaştığını kaydetti. 2008 yılında sektörün 34 milyon seyirci hedefi bulunduğunu belirten Akdemir konuşmasını şöyle sürdürdü: "Son 10 yılda pazar 3 kat büyüdü. Ancak Türk insanın sinemaya gidiş oranı Avrupa’ya göre hala çok düşük. Nüfus ve bilet sayılarını karşılaştırdığınız zaman geride olduğumuzu görebiliyorsunuz. Türkiye’de bugün bin 400 sinema salonu bulunuyor. Bilet fiyatları ise 4 YTL ile 14 YTL arasında değişiyor."

Akdemir, Rusya’daki sinemaları yönetecek

AFM ’nin geçen yıl 5.8 milyon seyirci ile pazar payını yüzde 22’ye çıkardığını belirten Adnan Akdemir, şu açıklamayı yaptı: "Her hafta 3 büyük takımın stadyumunu dolduracak seyirci çekiyoruz. A1 operasyonu kapsamında bünyesine girdiğimiz Eurasia Cinemas’ın içinde Rusya’daki Kronverk Cinemas’ları da var. Bu şirketin başına Ruslar beni geçirmeye çalışıyor. Eurasia şirketinin başına geçince 244 sinemadan sorumlu olacağım."

Kiler 500 milyon dolar yatıracak ciroda 1 milyar dolara koşacak

Kiler Holding, yıl sonuna kadar 500 milyon dolarlık yatırım yapmayı ve 1 milyar dolar ciroya ulaşmayı hedefliyor.

Kiler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kiler, perakende ve inşaat işlerini artık yurtdışına da taşımaya karar verdiklerini belirterek, bu yıl Rusya ve Ukrayna’da yatırım yapacaklarını bildirdi.

BİTLİS’te 1981 yılında 20 metrekarelik bakkal dükkanıyla yola çıkan ve 27 yılda holdinge dönüşen Kiler Holding, bu yıl sonuna kadar 500 milyon dolarlık yatırım yapmayı ve 1 milyar dolar ciroya ulaşmayı hedefliyor. Kurumsallaşma çalışmaları çerçevesinde Kiler Holding’in CEO’luk görevine getirilen Vakıflar Bankası eski Genel Müdürü Ahmet Kacar, Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kiler ve Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ümit Kiler ile birlikte Kiler Holding’in 2007 yılı faaliyetlerini anlattı, 2008 hedeflerini açıkladı.

BÜYÜME DEVAM EDECEK: Kiler Holding’in yeni CEO’su Ahmet Kacar, Kiler’in 2007 yılında yaklaşık 800 milyon dolar olan cirosunun 2008 yılında 1 milyar dolara (1.1 milyar YTL.) ulaşmasını hedeflediklerini söyledi. Kacar, bu yıl içinde perakende ve turizme 75’er milyon dolar, enerjiye 100 milyon dolar, inşaata 250 milyon dolar olmak üzere toplam 500 milyon dolarlık yatırım yapmayı planladıklarını belirtti. Kacar, Türkiye perakende sektöründe yüzde 5 olan pazar paylarını 5 yılda yüzde 12’ye çıkarmayı hedeflediklerini bildirdi.

SATIN ALMALAR SÜRECEK: Bu yıl Türkiye genelinde 60 yeni mağaza açacaklarını söyleyen Kacar, "Hem organik, hem inorganik büyüyoruz. İnorganik büyürken yapısı bize uygun olan yeni mağaza zincirlerini satın alıyoruz. Bu yıl da bunu sürdüreceğiz" dedi. Kacar, 2007 yılında bünyesindeki 10 farklı sektörde faaliyet gösteren 22 şirketi holding çatısı altında toplayan Kiler’in, halen 14 ildeki mağazalarının yıl sonuna kadar 25 ile yayılacağını belirtti.

YURTDIŞINA AÇILACAĞIZ: Kiler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Nahit Kiler, perakende ve inşaat işlerini artık yurt dışına da taşımaya karar verdiklerini belirterek, bu yıl Rusya ve Ukrayna’da yatırım yapacaklarını bildirdi. Nahit Kiler, bir soru üzerine, yurt dışında şu anda Ukrayna ve Rusya ile görüşmelerin devam ettiğini söyledi. Kiler, yurtdışı yatırımların ortaklıkla ya da tek başına mı olabileceği konusunun henüz kesinleşmediğini belirtti. Kiler Holding CEO’su Ahmet Kacar da, perakendede yurt dışında şirket satın alma olup olmayacağı yönündeki soruya "Tabii olabilir, Ukrayna ve Rusya perakende için de geçerlidir" dedi.

Marmara’da hedef 350 mağaza


MARMARA Bölgesi’nde 350 mağazaya çıkma planları olduğunu belirten Ümit Kiler, bu amaçla bölgede 100 bin metrekare kapalı alanlı lojistik merkez kuracaklarını söyledi. Ümit Kiler, söz konusu merkezin 70 milyon dolara mal olacağını ve yaklaşık 2 ay içinde hazır hale geleceğini belirterek, Ankara’da 20 bin metrekarelik bir lojistik merkezi kuracaklarını belirtti.

Her yıl ortalama yüzde 30-40 büyüdük

KİLER Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yardımcısı Ümit Kiler de, "1994 yılından itibaren perakendede 100-200 metrekarelik mağazalar değil, 1000 metrekarenin üzerinde mağazalar kurmaya yöneldik" dedi. Kiler, 1994-2005 yılları arasında her yıl ortalama yüzde 30-40 büyüme sağladıklarının altını çizdi. İstanbul’a geldikleri 1994 yılında kentin her ilçesinde mağaza açmadan başka bir kentte yatırım yapmama kararı aldıklarını söyleyen Ümit Kiler, "2005’ten sonra Ankara’ya yöneldik ve bu bölgede Canerler markasının yüzde 51’ini satın alarak 48 mağazayı daha bünyemize kattık. 2007’de de Trakya bölgesinde Güler markasını alarak 15 mağaza daha büyüdük" dedi.

Turizmde 2008’de 75 milyon dolarlık yatırım yapıyoruz


TURİZM ve sağlık hizmetleri alanında ise Afyonkarahisar’da 1000 yatak kapasiteli Türkiye’nin en büyük termal otel ve SPA merkezinin temelini bu yıl atacaklarını belirten Kacar, İzmir Seferihisar’da da bir termal otel inşa edeceklerini söyledi. Kacar, Kiler’in turizme bu yıl 75 milyon dolar yatıracağını belirtti. Toplantıda yatırımı süren otellerde içki verilip verilmeyeceğine ilişkin bir soru üzerine ise Ümit Kiler, "Zaten adı üstünde sağlık oteli yapıyoruz. Sağlık tesisi ile alkolün yan yana olması çok da doğru değil. Ama önümüzde başka projelerimiz var. Daha sonra başka yatırımlar yapabiliriz. Bu yatırımların içerisinde alkol bulunması gerektiğinde onu da o gün oturup konuşuruz, karar veririz" dedi.

Yeni yatırımları hayata geçiriyoruz


İNŞAAT alanında 200 milyon dolarlık yatırımla hayata geçirecekleri Türkiye’nin en yüksek binası olması planlanan 216 metrelik ’Sapphire’ projesine odaklandıklarını belirten Ahmet Kacar, Zonguldak, Kütahya, Afyon’da alışveriş merkezleri, İstanbul Beylikdüzü ve Kartal’da ise konut projelerini hayata geçireceklerini söyledi. 2007’de inşaat grubunun cirosunun 70 milyon YTL’ye ulaştığını belirten Kacar, 2008’da bu rakamın yeni satışa çıkacak konutlarla 300 milyon YTL’ye çıkmasını planladıklarını söyledi. Kacar, enerjide önümüzdeki iki yılda 500 milyon dolarlık yeni yatırım planladıklarını vurguladı

Yabancı 5 yılda 22 milyar $ kâr transferi yaptı

 

Yabancı yatırımcıların son beş yılda Türkiye'deki doğrudan ve portföy yatırımlarından elde ettikleri toplam 22 milyar dolarlık karı yurt dışına götürdüğü belirlendi. Merkez Bankası ödemeler dengesi istatistiklerinden yapılan hesaplamaya göre, 2003-2007'yi kapsayan beş yıllık dönemde yabancılar, Türkiye'deki doğrudan yatırımlarından elde ettikleri karların 5 milyar 957 milyon doları ile borsa, devlet iç borçlanma senetleri gibi finansal araçlara yaptıkları portföy yatırımlarından kazandıkları 16 milyar 45 milyon doları yurt dışına transfer etti. Böylece anılan dönemde Türkiye'de elde edilen 22 milyar 2 milyon dolarlık bir kaynak ülkeden çıktı. 

2000'li yılların başında 300-400 milyon dolar arasında seyreden, 2003 yılında 643 milyon dolar olan doğrudan yatırımlardan kar transferleri 2004 yılıyla birlikte belirgin bir şekilde arttı. Doğrudan yatırımlarda anılan yıl 1 milyar 69 milyon dolara ulaşan kar transferi, 2005'te 1 milyar 53 milyon, 2006'da 1 milyar 187 milyon ve 2007 yılında 2 milyar 5 milyon dolara ulaştı. Böylece doğrudan yatırımlarda beş yıllık dönemde gerçekleşen toplam kar transferi 5 milyar 957 milyon dolara ulaştı.

 

Cari açığa olumsuz etki

2003-2007'yi kapsayan son beş yıllık dönemde gelen 56.5 milyar dolarlık doğrudan yabancı sermaye fili sermaye girişinin büyük bölümünü bankacılık ve mali aracı kuruluş faaliyetleri ile telekomünikasyon başta olmak üzere hizmetler sektörüne ve gayrimenkul alımına yönelik yatırımların oluşturduğu dikkat çekiyor. Madencilik, imalat sanayi ve enerjiyle tarım gibi üretken sektörlere gelen yabancı sermayenin payı ise düşük kaldığı görülüyor.

Ağırlıkla bankacılık, sigortacılık, sermaye piyasası aracılığı, telekomünikasyon ve toptan ve perakende ticaret gibi üretken olmayan sektörlerde faaliyet gösteren yabancı sermayenin bir süre sonra yapacağı kar transferleriyle Türkiye'nin cari işlemler açığının da büyümesine yol açacağı savunuluyor.

2003 yılında 3 milyar 259 milyon olan yabancıların portföy yatırımlarından elde ederek yurt dışına aktardığı tutar, 2004 yılında 3 milyar 974 milyon, 2005 yılında 4 milyar 379 milyon dolara çıktı. Yabancıların portföy yatırımlarından yaptığı kar transferleri, 2006 yılında 4 milyar 650 milyon, 2007'de de 5 milyar 740 milyon dolara yükseldi. Anılan beş yıllık dönemde yabancıların Türkiye'de portföy yatırımlarından elde ederek yurt dışına aktardığı tutar 16 milyar 45 milyon dolara ulaştı.

Gübretaş'ın Razi'yi alması Godiva'nın alımı kadar önemli
İranlı gübre devi Razi'yi 681 milyon dolara alan Gübretaş'ın Yönetim Kurulu Başkanı Bedrettin Yıldırım, 'Bu satın alma ile Gübretaş'ı dünya markası yapma hedefine bir adım daha yaklaştık' dedi.

 

İran'ın en büyük gübre tesisi olan Razi Petrokimya'yı özelleştirme kapsamında 681 milyon dolara alan Gübretaş'ın Yönetim Kurulu Başkanı Bedrettin Yıldırım, bununla küresel oyunculuğa ilk adımı attıklarını ifade ederek, "Gübrataş'ın Razi'yi alması Ülker'in dünyanın en pahalı çikolata şirketi Godiva'yı alması kadar önemli" dedi.

Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği'nin (TTKKMB) bağlı ortaklığı olan Gübretaş'ın Yönetim Kurulu Başkanı Bedrettin Yıldırım ve Genel Müdür Mehmet Koca, düzenledikleri basın toplantısında Razi'yi satın alma sürecini, sektörü ve hedeflerini açıkladı.

 

Hedef dünya markası olmak

Yıldırım, 2005 yılında şirketi yeniden yapılandırırken vizyon olarak dünya markası olmayı hedef olarak belirlediklerini kaydederek, "2 yıllık bir emeğin ardından İran'ın Razi şirketini bünyemize katarak; bir temenni olarak algılanan bu hayalimizi gerçekleştirdik. Bu, şirket için bu ulaşılması gereken bir hedefti. Ekip olarak bu hedefe ulaşmak için ne gerekiyorsa yaptık ve sonuçta başardık. Şimdi bir taraftan başarılarımızın keyfini sürürken, diğer taraftan yeni hedefler için çalışıyoruz. Gübrataş'ın Razi'yi alması Ülker'in dünyanın en pahalı çikolata şirketi Godiva'yı alması kadar önemli" diye konuştu.

 

Gerekli garantileri aldık

Yıldırım, gazetecilerin soruları üzerine, Razi tesislerinden hem Türkiye'nin hem dünyanın hem de İran'ın gübre ihtiyacının karşılanacağını belirterek, gübre fiyatlarının mazot ve akaryakıttan daha fazla arttığını, gübreyi üç yıl önce alınan fiyattan alınamadığını söyledi. Türkiye'deki çiftçilerin artık gübre bulma konusunda sıkıntı yaşamayacağını vurgulayan Yıldırım, TAV ve Turkcell'in İranla yaşadığı soruna ilişkin hatırlatma üzerine ise şöyle konuştu:

"TAV ve Turkcell sıkıntısıyla ilgili yapmasam da; burada tek taraflı bir bilgilendirme söz konusu. İran tarafı, ‘anlaşmaların bitmediğini, buradan cevap bekliyoruz' dediler. Biz İran'da sıcak ilgi gördük. Türkiye-İran ilişkilerine önemli imkanlar ve yatırım sağlayacaktır. İran'ın ilk özelleştirmesini Türkiye'den biz aldık. O tür bir sıkıntı yaşamayacağımızı düşünüyorum. Gerekli garantiyi aldık."

 

İran riskli değil

Yıldırım, savaş söylemlerinin yapıldığı İran'da böyle bir yatırımın risk oluşturup oluşturmadığına ilişkin soru üzerine, İran'ın risk alanı olduğuna ilişkin görüşlere katılmadığını ifade etti. Razi fabrikasının yanında Kanada, İtalya ve Fransa gibi ülkelerin bayraklarının sallandığı yerlerin de bulunduğunu belirten Yıldırım, "Kuştan korkan darı ekmez" dedi.

Şirketin cirosunu 179 milyon YTL'den 615 milyon YTL'ye çıkardıklarını belirten Koca, 2008'de ise 1 milyar YTL ciro hedeflediklerini bildirdi. Razi'yi satın almaya ilişkin Koca, Razi'nin yüzde 50'si Gübre Fabrikalarının liderliğindeki konsorsiyumun, Türk şirketlerden Asyagaz, Tahason ile İran'lı şirket Şakayık'tan oluştuğunu söyledi. Konsorsiyumun Razi tesislerinin yüzde 95,62'sini 6 trilyon 72 milyar İran Riyali'ne satın aldığını vurgulayan Koca, paranın yüzde 20'sini bir ay içinde, geri kalanını da 5 yılda 6 ay vadeyle ödeyeceklerini bildirdi. Koca, şirket yönetiminde Gübretaş'tan 3 kişinin yer alacağını ifade etti. Koca, ödemeyi özkaynaklardan yapma imkanlarının bulunduğunu, 1.5 yıldır bunun için çalıştıklarını ve paralarının hazır olduğunu söyledi. Koca, kredi almak için de görüştükleri bankaların bulunduğunu bildirdi.

 

Temettü dağıtmaya devam

Razi'nin dünyanın en büyük gübre tesislerine sahip olan bir yapıda olduğunu, Razi'ye ait 3 adet liman bulunduğunu anlatan Koca, dünya markası olmak için attıkları bu adımın daha ileri düzeye çıkaracaklarını kaydetti. Koca, Razi'yle birlikte Türk çiftçisinin gübre temin etmede yaşayacağı sıkıntıyı ortadan kalkacağını, çiftçinin dünyadaki fiyat baskısının etkisinden kurtulacağını söyledi. İran'daki tesislerde yeni ürünler çıkaracaklarını söyleyen Koca, "Gübre fiyatları son iki yıldır artıyor. 2009 yılına kadar fiyatlarda gerileme beklemiyoruz. Gübrede KDV'nin yüzde 8'lere indirecek bir düzenleme yapılmalı" dedi.

Mehmet Koca, Gübretaş'ın temettü dağıtıp dağıtmayacağına yönelik soru üzerine, mart ayında yapacakları yönetim kurulu toplantısında bu kararın verileceğini belirterek, Razi ile ilgili yatırımın bunu etkilemeyeceği ve temettü dağıtımının sıfır olmayacağını söyledi. Yıldırım ise, "iyi temettü dağıtacağız" dedi.

 

Alarko Deyaar'ın sermayesi 77.4 milyon YTL'ye çıkıyor

 

Alarko Holding, müşterek yönetime tabi ortaklığı Alarko Deyaar Gayrimenkul'ün 50 bin YTL olan sermayesinin 77.4 milyon YTL tutarında artırıldığını açıkladı. Şirketten İstabul Menkul Kıymetler Borsası'na (İMKB) yapılan açıklamaya göre, artırılan sermayenin 22.2 milyon YTL tutarındaki kısmı Alsim Alarko'nun bilanço aktifinde yer alan kısmi bölünmeye esas gayrimenkullerin ayni sermaye olarak konulmasıyla, geri kalan 55.2 milyon YTL'lik kısmı ise şirketin yüzde 50 hissesine sahip Deyaar Development tarafından nakden taahhüt edildi.

Alarko Holding, Birleşik Arap Emirlikleri merkezli Deyaar Development ile birlikte holding ve bağlı ortaklıklarının 50 bin YTL sermayeli bir gayrimenkul şirketi kurduklarını Kasım 2007'de açıklamışlardı. Holding'in İMKB'ye yaptığı açıklamada, ortaklıkla yeni kurulan Alarko Deyaar Gayrimenkul Geliştirme unvanlı şirkette Deyaar'ın yüzde 50, Alsim Alarko'nun yüzde 47, Alarko Holding'in yüzde 1, Alarko GYO'nun yüzde 1 ve Sansal İnşaat'ın yüzde 1 hisseye sahip olduğu belirtilmişti.

 

Ekinciler Holding'e 97 milyon dolar krediAlarko Holding, müşterek yönetime tabi ortaklığı Alarko Deyaar Gayrimenkul'ün 50 bin YTL olan sermayesinin 77.4 milyon YTL tutarında artırıldığını açı...

( KB)

 

Ekinciler Holding'in bünyesinde faaliyetinde gösteren Ekinciler Demir ve Çelik Sanayi A.Ş. (Ekdemir), 97 milyon dolar tutarında yenilenebilir sendikasyon kredisi sağladı. Ekinciler Holding tarafından dün yapılan açıklamada, Barclays Bank PLC liderliğinde yedi bankadan oluşan konsorsiyum arasında yapılan anlaşma ile sağlanan 375 gün vadeli kredinin faiz oranının Libor+0,8 ile Libor+1,25 arasında değiştiği kaydedildi. Söz konusu kredi Ekdemir'in hammadde alımlarının ve mamul satışlarının finansmanında kullanılacak. Açıklamada, bu suretle şirkette oluşacak fon fazlalarının, fabrikanın üretim kapasitesinin iyileştirilmesinde ve artırılmasında yararlı olacağı, şirketin  işletme sermayesi ihtiyacının daha uygun koşullarda giderileceğinin öngörüldüğü bildirildi.

 

60 ülkeye ihracat

Barclays Bank PLC'nin üst düzey yöneticilerinden Keith Dixey, bu sendikasyon kredisi ile Türkiye'de bir ilki gerçekleştirdiklerini belirtirken, Ekinciler Holding Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci ise, sendikasyonun Ekinciler Grubu bakımından, Grubun kredi değerliliğinin uluslararası piyasalar tarafından teyit edilmesi anlamına geldiğini ifade etti. Türkiye'nin en büyük ilk 500 firması arasında ilk 50 firma içinde yer alan Ekdemir, 407 milyon dolarlık ihracat ve 185 milyon YTL'lik iç satış gerçekleştirdi. Ekdemir, İskenderun Organize Sanayi sitesinde kurulu tesislerinde, bir milyon tonun üzerinde çelik ve inşaat demiri üretiyor. Şirket bu üretimin yaklaşık yüzde 85'ini, başta Amerika, Avrupa Birliği ülkeleri, Körfez ülkeleri ve Uzak Doğu Asya pazarları olmak üzere 60 ülkeye ihraç ediyor. Ekinciler Grubu, demir çelik dışında, deniz nakliyat, inşaat, finans ve tarım sektörlerinde de  faaliyet gösteriyor.

 

 

 

 

Borsanın eski seviyelerine yükselmesi zor

Global krizin uzun süre dünyayı meşgul edeceğini söyleyen İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, 'Borsanın tekrar eski dönemlere ne zaman gelebileceği konusunda biraz tereddütlüyüm, bunun da zaman alacağını düşünüyorum. Yatırımların finansmanında da maliyetler artacak' dedi.

 

İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, global krizin uzun bir süre dünyayı ve Türkiye'yi meşgul edecekmiş gibi göründüğünü söyledi. Özince, İş Bankası tarafından düzenlenen 'İş'le Buluşmalar' toplantısına  katılmak üzere geldiği Kahramanmaraş'ta, İş Bankası'nı ziyareti sırasında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Global krizin etkilerinde bir artış gözlemlemediklerini  belirten Özince, "Ama benim düşüncem, bunun mutlaka daha uzun zaman dünyayı da Türkiye'yi de meşgul edeceğidir. Tabi hemen Türkiye ile ilgili etkilerini merak ediyoruz. Türkiye'ye etkileri mutlaka artık olacaktır diye düşünüyorum. Başlangıçta bu konuda biraz daha iyimserdim. Şimdi de  'kötümserim' demeyeyim ama özellikle Türkiye'nin dışarıdan kaynak bulmasını biraz daha zorlaştıracak diye anlıyorum" dedi.

Borsanın çok iyi değerlere ulaştığını ancak, krizin etkisiyle şirketlerin ciddi değer kaybına uğradığını ifade eden Özince, "Bunun tekrar eski dönemlere ne zaman gelebileceği konusunda biraz  tereddütlüyüm, bunun da zaman alacağını düşünüyorum. Hiç tereddüt yok ki bu olumsuz tablo, bu krizden kötü etkilenmezsek ciddi değer kaybına uğruyoruz, ciddi maliyet sıkıntısı duyabileceğiz. Türkiye'deki yatırımların finansmanında da maliyetler artacak, vadeler kısalacak kaygısı yaşıyoruz" diye konuştu.

   

Kara harekatının etkisi   

Özince, Irak'ın kuzeyine düzenlenen kara harekatının ekonomik gelişmelere ve bankacılık sektörüne etkisinin sorulması üzerine ise şu yanıtı verdi: "Şu anda olumsuz bir etkisi söz konusu değil. Bu konuda da fazla ihtisasım olmadığı için bir şey söylemem doğru değil. Ama, Türkiye Cumhuriyeti'nde siyasi ve ekonomik istikrar arttıkça işlerimiz çok daha iyiye gider. Kara harekatı ya da her türlü harekat yöremize barışı ve istikrarı getirmede ne kadar etkili olursa ekonomi de o kadar olumlu etkilenir."

Özince, bankacılık sektöründeki son durumla ilgili bir soruya ise  "Bankacılık sektöründe bu uluslararası sermayeyi iyice kullanır duruma geldik. Toplumda 'bankalarımızı çoğu satılıyor' diye bir değerlendirme yapılmasına rağmen hiç tereddüt yok ki bankalarımız daha fazla uluslararası sermayeye uluslararası rekabet gücüne ve risk yönetim tekniklerine sahipler. Mevzuatımız da ciddi ölçüde değişti, gelişti. Bankacılık sektörümüz birçok sektörümüze nazaran donanımlı ve güçlü"  şeklinde yanıtladı.

 

Mısır'da temsilcilik açacak

İş Bankası'nın yurt içinde veya yurt dışında banka satın alma düşüncesinin olup olmadığı sorusuna ise Özince, şu şekilde cevapladı: "İş Bankası kendi imkanlarıyla sağladığı büyümeden memnun. Türkiye'de özel sektör bankaları içerisinde en fazla hizmet ağına, şube ve bankamatiğe sahibiz. O nedenle büyümeyle ilgili bir problemimiz olmadı. Ama, her zaman rekabet koşulları içerisinde Türkiye'deki bankaların el  değiştirmeleriyle ilgiliyiz ve ilgilenmeye devam edeceğiz. Türkiye'deki kamu bankalarının satışlarıyla da ilgilenmek durumundayız. Bugünden yarına alınmış bir kararımız yok. Hiç tereddüt yok ki ilgileneceğiz. Yurt dışında derken özellikle Türk bankalarının güç kazanması mümkün olan piyasalarda ilgilenebiliriz. Bunların da daha çok komşu ülkeler ve  Türk cumhuriyetleri, Rusya, Ukrayna olabileceğini düşünüyoruz, araştırıyoruz, somut bir şeyimiz yok."

Bu arada İş Bankası Yönetim Kurulu, Mısır'da bir temsilcilik açmak için Genel Müdürlüğe yetki verdi. İş Bankası'ndan İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'na (İMKB) yapılan açıklamada, Yönetim Kurulu'nun aldığı kararla, bankanın Mısır'da bir temsilcilik açması için gerekli girişimlerde bulunmak üzere Genel Müdürlüğün yetkili kılındığı kaydedildi.

Anadolu Sigorta prim üretiminde liderliği bırakmadı

Anadolu Sigorta, prim üretiminde 2007'de de sektör birincisi oldu. Böylece Anadolu Sigorta 2002'den itibaren son altı yılda kesintisiz olarak sektör birinciliğini sürdürdü. Anadolu Sigorta'dan dün yapılan açıklamada, prim üretiminin bir önceki yıla oranla yüzde 12,5 artarak 1.192 milyon YTL‘ye yükselildiği bildirildi. Açıklamada, Anadolu Sigorta'nın pazar payının yüzde 12,9 düzeyinde gerçekleştiği kaydedildi. Açıklamaya göre, şirket Zorunlu Deprem Sigortası kolunda 33.8 milyon YTL, mühendislikte 53.3 milyon YTL, nakliyatta 54.6 milyon YTL üretim gerçekleştirdi.

Anadolu Sigorta, prim üretiminde 2007'de de sektör birincisi oldu. Böylece Anadolu Sigorta 2002'den itibaren son altı yılda kesintisiz olarak sektör b...

( KB)

 

TSKB'nin 2007 kârı 119.9 milyon YTL

 

Türkiye Sınai Kalkınma Bankası (TSKB), 2006 yılında 110 milyon 419 bin YTL olan net kârını, geçen yıl yüzde 8,5 oranında artırarak 119 milyon 889 bin YTL'ye çıkardı. TSKB'nin faiz gelirleri yüzde 28,4'lük artışla 413 milyon 26 bin YTL'ye ulaşırken, net faiz geliri ise 147.3 milyon YTL'den 143.1 milyon YTL'ye geriledi. Bankanın net faiz gelirinin düşmesinde, faiz giderlerinin yüzde 55'lik büyüme ile 269.9 milyon YTL'ye ulaşması etkili oldu. TSKB'nin 2006 sonunda 4 milyar 163 milyon YTL olan aktif büyüklüğü, 2007'de yüzde 19'luk artışla 4 milyar 953 milyon YTL'ye çıktı. bankanın kredi hacmi 2 milyar 191 milyon YTL'den, 2 milyar 524 milyon YTL'ye yükselirken, portföyündeki satılmaya hazır devlet borçlanma senetlerinin tutarı 1 milyar 121 milyon YTL'den 1 milyar 580 milyon YTL'ye çıktı. TSKB'nin özkaynakları yüzde 22,4'lük büyüme ile 735 milyon 782 bin YTL oldu.

Albaraka Türk'ün kârı yüzde 22,4 arttı

Haziran 2007'de 7.1 milyar YTL'lik rekor bir taleple İstanbul Menkul Kıymetler Borsası'nda işlem görmeye başlayan Albaraka Türk Katılım Bankası, 2006 yılında 69 milyon 381 bin YTL olan net kârını, 2007'de yüzde 22,4 oranında artırarak 84 milyon 979 bin YTL'ye çıkardı. Albaraka Türk tarafından dün yapılan açıklamada, bankanın vergi öncesi net kârının 107 milyon 522 bin YTL olarak gerçekleştiği, bu kârdan 22 milyon 543 bin YTL vergi karşılığı ayrıldığı kaydedildi.

Açıklamada, bankanın toplam varlıklarının geçen yıl yüzde 48'lik büyüme ile 3 milyar 690 milyon YTL seviyesine ulaştığı, aynı dönemde bankanın finansal kiralama işlemlerinden net alacakları dahil toplam kredi portföyünün ise yüzde 44'lük artışla 2 milyar 854 milyon YTL'ye çıktığı kaydedildi. Kâr ve zarara katılım hesapları ile özel cari hesaplar aracılığıyla toplanan fonların toplam tutarının yüzde 39 oranında artarak 31 Aralık 2007 itibarıyla 2 milyar 998 milyon YTL olarak gerçekleştiği bildirildi.

 

Özkaynak ikiye katlandı

Açıklamada, banka özkaynaklarının geçen yıl yüzde 117'lik artışla 533 milyon 780 bin YTL seviyesine ulaştığı ve söz konusu artışta, halka arz yoluyla temin edilen ödenmiş sermaye artışı ve hisse senedi ihraç primleri ile birlikte dönem kârının ilavesinin etkili olduğu kaydedildi. Bankanın, karlılık ile büyüme arasında tesis edilen sağlıklı politika ilkesi doğrultusunda hızlı gelişimini sürdürdüğünü belirten Albaraka Türk Katılım Bankası Genel Müdürü Dr. Adnan Büyükdeniz, "Yıl sonu sonuçları, bütçemizin hedeflerimizle uyumlu bir performans sergilendiğini teyit etmiştir" dedi.

Albaraka Türk, 2006'da 280 milyon 289 bin YTL olan kâr payı gelirlerini, geçen yıl yüzde 38,4 oranında artırarak 387 milyon 971 bin YTL'ye çıkardı. Banka kâr payı gelirlerinin 348.2 milyon YTL'sini kredilerden elde etti. Albaraka'nın net kâr payı geliri ise yüzde 45,8 artarak 178.5 milyon YTL'ye ulaştı. 

 

 

  

Merkez Bankası'ndan mali disiplin uyarısı

Merkez Bankası risk algılamalarının bozulmaya devam etmesi durumunda ekonominin dayanıklılığını koruması için mali disiplin ve yapısal reformların devamlılığının kritik öneme sahip olduğunu belirtti.

 

Merkez Bankası, Türkiye ekonomisinin mevcut aşamada küresel finans piyasalarındaki dalgalanmalardan önemli ölçüde etkilenmediğini belirtirken, "Ancak, risk algılamalarının bozulmaya devam etmesi durumunda ekonomimizin dayanıklılığını koruması için mali disiplin ve yapısal reformların devamlılığı kritik önem taşımaktadır" uyarısında bulundu.

Merkez Bankası, Para Politikası Kurulu'nun 14 Şubat tarihli toplantısının özetini açıkladı. Olumsuz hava koşulları nedeniyle şubat ayında işlenmemiş gıda fiyatlarının geçen yıla kıyasla yüksek bir artış gösterebileceği ve bu artışın yıllık enflasyonda geçici bir yükselişe neden olabileceği bildirilen açıklamada, "Bununla birlikte, gıda ve enerji kalemleri dışlanarak hesaplanan enflasyonun yüzde 4 seviyesine yaklaşmaya devam etmesi beklenmektedir" denildi.

Ekonomideki ılımlı büyümenin devam ettiği ifade edilen açıklamada, geçen yılın aynı dönemindeki düşük bazın etkisiyle Ocak ayı sanayi üretiminin yıllık olarak yüksek bir oranda artış gösterebileceği tahmini aktarıldı.

YTL'nin yabancı para birimleri karşısında gücünü korumasının ithal mallara yönelik talebi güçlü tuttuğu kaydedilen açıklamada, göreli fiyat etkisinin dayanıklı tüketim malları gibi sektörlerde iç talebi uyarmasına karşın küresel kredi piyasalarındaki sorunların yansımalarının iç talebi sınırladığı belirtildi.

 

Politikada görünüm değişebilir

Mevcut küresel konjonktürde mali disiplinin sürdürülmesinin özel bir önem taşıdığı vurgulanan açıklamada, "Merkez Bankası orta vadeli tahminlerini oluştururken, kamu harcamalarının bütçe hedefleri doğrultusunda şekillendiği bir çerçeveyi esas almıştır. Bunun yanında, faiz dışı bütçe fazlası hedefine ulaşılabilmesi için ek finansman gereksinimi doğması halinde, bu ihtiyacın dolaylı vergi artışlarıyla değil harcama kısıcı tedbirlerle karşılanacağı varsayılmıştır. Bu varsayımların gerçekleşmemesi durumunda enflasyon ve para politikası görünümü de değişebilecektir" denildi.

Açıklamada, önümüzdeki dönemde, eylül ayından itibaren yapılan faiz indirimlerinin etkilerinin yakından izleneceği, gıda ve enerji fiyatlarındaki artışlar ile gelirler politikasındaki gelişmelerin iş gücü piyasasına ve genel fiyatlama davranışlarına yansımaları gözlenmeye devam edileceği vurgulandı.

 

Faiz indirimi dışarıya bağlı

Parasal koşulların enflasyondaki düşüşe katkıda bulunmaya devam ettiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Kurul, son dönemdeki indirimlere rağmen kısa vadeli faizlerin mevcut seviyesinin enflasyondaki düşüşü desteklediğinin altını çizmektedir. Parasal büyüklüklerin artış hızının sınırlı olması da benzer bir görünüme işaret etmektedir. Ayrıca, YTL'nin güçlü konumu emtia fiyatlarındaki artışların yurt içi piyasalara yansımasını sınırlamakta ve enflasyondaki düşüşe katkıda bulunmaktadır. Son dönemde orta ve uzun vadeli piyasa faizlerinde gözlenen yükselişin ortalama enflasyon beklentilerindeki bozulmadan ziyade risk iştahındaki azalmadan kaynaklandığı düşünülmektedir."

Açıklamada, bundan sonraki olası faiz indiriminin zamanlamasının küresel piyasalardaki gelişmelere, dış talebe, maliye politikası uygulamalarına ve orta vadeli enflasyon görünümünü etkileyen diğer unsurlara bağlı olarak belirleneceği ifade edildi.

 

CFK Vakıf Girişim'e teklif verdi

 

CFK Kurumsal Finansman Danışmanlık ile bir yerli şirketin oluşturduğu ortak girişim grubu, Vakıf Girişim Sermayesi Yatırım Ortaklığı'nın (GSYO) yüzde 31,15 hissesinin blok satış yöntemiyle satışına teklif verdi. Vakıf GSYO satışıyla yakından ilgilendiklerini belirten CFK yetkilileri, teklifi 22 Şubat'ta verdiklerini bildirdiler. Portföyünün tamamını likit varlıklara dönüştürerek, tasfiye edilmesine karar verilen Vakıf GSYO'nun yakında gerçekleştirilmesi beklenen ihalesi için Global Yatırım Holding de teklif vermişti.

Merkez Bankası risk algılamalarının bozulmaya devam etmesi durumunda ekonominin dayanıklılığını koruması için mali disiplin ve yapısal reformların dev...

( KB)

 

 

ABD’NİN TAKSİSİ TÜRKİYE’DEN

 

Karsan Otomotiv, ABD ve Kanada’da satılmak üzere yeni bir taksi modelinin 10 yıl süreyle üretimi için mutabakat metni imzaladı. Proje yaklaşık 300 kişiye iş imkanı yaratacak.Karsan Otomotiv, ABD ve Kanada’da satılmak üzere tasarlanmış yeni bir taksi modelinin nihai mühendislik çalışmaları ve 10 yıl süreyle Karsan’da üretimi için mutabakat metni imzaladığını açıkladı. Nihai anlaşmaların 15 Eylül 2007’ye kadar imzalanması hedefleniyor. Bu süre zarfında görüşmelerin münhasıran sürdürüleceğini belirten Karsan, nihai kontrat imzalandığında, ABD ve Kanada’da pazarlanmak üzere yılda 12 bin 500 adetten az olmamak kaydıyla yılda ortalama 20 bin adet taksi üreteceğini ve yılda ortalama 400 milyon dolar ek satış hasılatı elde edeceğini kaydetti.

40 BİNE KADAR ÇIKABİLECEK

 2009 yılı başında fiili üretime başlanması hedeflenen projenin gelişimine göre Karsan’ın yıllık taksi üretimi zaman içinde 40 bin adede kadar çıkabilecek.

300 KİŞİYE İŞ İMKANI

Proje için yaklaşık 100 milyon dolarlık model spesifik yatırımın tamamı yatırımcı şirket tarafından karşılanacak ve proje Karsan’da yaklaşık 300 kişilik ek istihdam yaratacak.

 ‘PROJE TÜRKİYE’NİN GURURU OLACAK’

Anlaşmayı değerlendiren Karsan Genel Müdürü Mehmet Can Karabağ, “Bu proje Türkiye’nin gururu olacak, New York, Chicago, Los Angeles dahil tüm Amerika’nın taksileri artık Karsan’da üretilecek. Nihai tasarımından üretimine her şeyiyle Türk malı olacak bu araçlar, Türk Otomotiv Sanayii’nin bayrağını Avrupa’dan sonra artık Amerika’da da her gün dalgalandıracak” dedi.

Kimya sektörü ihracatta sınırları zorluyor


Türk kimya sektörünün, 2007'de bir önceki yıla göre ihracatını yüzde 19,24 oranında artırarak 10 milyar 452 milyon dolara çıkardığı bildirildi.

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz, yaptığı açıklamada, kimya sanayinin temel olarak deterjan, gübre, ilaç kimyasalları, boya, vernik, elyaf üretimi, tarım kimyasalları, yardımcı kimyasallar, birincil formdaki plastikler ve kauçuk tesisleri ile tüketici ürünleri ve hammaddelerin üretimini içerdiğini belirtti.

 

''Bu kriz Türkiye'ye diz çöktürür"

Paslanmaz Çelik Sanayicileri ve İşadamları Derneği'nin (PASİAD) dün Yeşilyurt Çınar Otel'de düzenlediği "Global Krizin Gölgesinde 2008 Yılı Ekonomik Beklentiler - Sektörel Güç Birliği" konulu toplantıya onur konuğu olarak katılan uzman ekonomist, yazar Uğur Civelek, katılımcıları genel ekonomik gidişat konusunda bilgilendirdi. Global ekonominin resmen bir kriz yaşadığını belirten Civelek, gerekli önlemlerin alınmaması halinde, krizin Türkiye'ye diz çöktüreceğini dile getirdi.

"Şuanda 2001 Krizi sonrasında yaşadığımız sorunların 5 kat fazla sorunumuz var" diyen Civelek, 2008'in, son 4 yıldan daha zor geçeceğini ifade etti. Türkiye'nin "borcu borçla kapatmak" gibi günümüz ekonomik dünyasında kabul edilemeyecek bir hareket içerisinde olduğunu kaydeden Civelek, "Daha önce yaşamadığımız bir dönem yaşayacağız" dedi.

Krizin temelinde ABD'de yaşanan durgunluk ve petrol fiyatlarındaki artışın yattığını anlatan Civelek, şu şekilde konuştu; "George Soros, 'Son 60 yılın en ağır krizini yaşıyoruz' dedi ve bence de haklı. Tedbir alınmaması halinde daha zor günlerin Türkiye'yi beklediğini bilmemiz gerekir. 1994, 2001, Asya ve Rusya krizleri sürpriz değildi. Bu krizlerin hepsi bağıra bağıra geldi ve tedbir alınmadığı için bu kadar hasar alındı. Şu anda da benzer şekilde bir kriz geliyorum diyor. Hatta geldi, kriz yaşanıyor ama bilinçli olarak örtbas ediliyor. Bundan sonra kimse size kriz geliyor demez. Krizi sonuna kadar saklamaya çalışırlar. Bu kriz Türkiye'yi diz çöktürebilir. 'Sanayide mucize gerçekleştirdik', '100 milyar dolar ihracatı aştık' diyoruz. Peki ya ithalat? 2001 yılından beri yüzde 35-40 büyüme gerçekleştirdik. Ama bu büyümede sanayinin geliri artmadı. Enflasyonu döviz kurunu aşağı çekerek baskı altında tutuyoruz. TL'yi değerli tutarak üreticiye kambur ekliyoruz. 2001 krizi cari açık nedeniyle çıktı. Bugün de cari açık konusunda farklı bir noktada değiliz."

"KRİZE ÖNLEM ALINMIYOR"

Türkiye'de ve dünyada sanayi üretiminin, son yıllarda Çin ve Hindistan'da faaliyete geçen kapasiteler nedeniyle geri gittiğini hatırlatan Uğur Civelek, bundan sonra sanayide maliyeti yüksek olanın ayakta duramayacağını söyledi. Türkiye'nin sanayide de çok kırılgan bir yapıya sahip olduğunu belirten Civelek, "Çünkü sanayide arz fazlası var. Bunun yanı sıra, şu anda petrol, demir, bakır gibi temel sanayi girdilerinde çok büyük fiyat artışları yaşanıyor. Artan fiyat artışları ve maliyetlerdeki yükselişlerin yarattığı olumsuz tablo nedeniyle dünya sanayi üretimi krizde ve kriz derinleşiyor. Türkiye de bu krizi yaşıyor ve hiçbir önlem alınmıyor" dedi. 

"TÜRKİYE BİZİM OLMAKTAN ÇIKIYOR"

Özelleştirmeler konusuna da değinen Uğur Civelek, AKP'nin ilk seçildiği günden beri "devlet elinde ne var ne yoksa" limanlar, hava alanları da dahil olmak üzere satmaya başladığını vurguladı. "Bu ülke bizim olmaktan çıkıyor" diyen Civelek, sözlerini şu şekilde sürdürdü; "Kapitülasyonlar geri geliyor. Problem ciddi. Borcu borçla kapatıyoruz. Gayrimenkul fiyatları inmeye başladı. Finansman ihtiyacı 2008'de 81 milyar dolardan 88 milyar dolara çıktı. Çünkü sıcak para çıkışı yaşanıyor. Bu sene işimiz dış finansman açısından kötü. Dış finansman bulursak, kur 1,05 seviyesinin altına kadar iner. Bu sanayicinin ölmesi demektir. Eğer dış finansman bulamazsak, kur 1,50'ye çıkar. Bu sefer de talep kaybolur. Sanayici yine biter. Yukarı bıyık, aşağı sakal. Fakat kimse bunlardan bahsetmiyor. Çünkü bir saadet zinciri kuruldu. Ama artık sanayide ve tarımda artık bıçak kemiğe dayandı. Artık bir şeyler değişiyor. Bardak taşmak üzere. Yıllardır hükümetin yanı başında yer alan TOBB, TÜSİAD gibi sanayi kesimi temsilcileri acil önlem alın diye bağırmaya başladı."

Uğur Civelek, konuşmasının ardından PASİAD'ın günün anısına verdiği plaketi kabul etti.

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), alıcılı bir seyir izledi.  

Açılışta gelen alımlarla 45500 üzerine çıkarak, bir süre 45500 civarında yatay seyir izleyen Bileşik Endeks, artan alım baskısıyla 46006 puana kadar yükseldi ve ilk seansı 45882.03 puan ile (yüzde 2.20) 987.07 puan artıda tamamladı.   

Birinci seansta işlem hacmi 578.086.448 YTL olarak gerçekleşti.   

Dün ABD'de bir analistin Citigroup'un bu çeyrekte de aftiflerinden varlık silmeye devam edeceği yönündeki uyarısı ile Goldman Sachs'ın ülkenin en büyük iki mortgage finansmanı sağlayıcıları için "sat" önerisinde bulunması borsaların güne kayıpla başlamasına neden olsa da, S&P'nin MBIA ve Ambac'ın AAA olan notlarını değiştirmemesi ile kapanışta ayın en hızlı rallisi yaşandı.    

S&P'den gelen açıklamanın en azından şimdilik bankaların ek zarar yazmalarının önüne geçilmesi şeklinde algılanması ile ABD'de dün yaşanan iyimser hava İMKB'nin açılışı üzerinde etkili oldu.   

Asya borsalarında kayıpların yaşanmış olması, Fitch'in uyarıları, Ambac'ın hala muhtemel bir not indirimi için izleniyor olması ve Citigroup'un bu çeyrekte de zarar yazabileceğinin belirtilmesi nedeniyle temkinli seyir izlenebileceği ve global piyasalardaki endişelerin devam edebileceği ifade ediliyor.   

Avrupa borsaları ve vadeli ABD endeks kontratlarını izlemeyi sürdüren İMKB, bugün Almanya'da açıklanan IFO endeksinin ardından ABD'de TSİ 15:30'da açıklanacak Şubat ayı Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE) verisini bekliyor. S&P/CS konut fiyatları, Conference Board tüketici güven endeksi de ABD'de açıklanacak diğer önemli veriler olarak görünüyor.   

Yurtiçinde Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) toplantı notlarının ardından, Kuzey Irak'a düzenlenen askeri harekat, Sosyal Güvenlik Reformu ve türban konusunda yaşanan gelişmeler takip ediliyor.

 

Unakıtan: ''Yakında bir vergiyi kaldıracağız''

Ankara (AA)- Maliye Bakanı Kemal Unakıtan, önümüzdeki dönemde halen uygulamada olan bir vergiyi olduğu gibi kaldıracaklarını bildirdi.


Unakıtan, ''Çocuklarda Vergi Bilincini Geliştirme Eğitimi (VerGİBilir) Projesi''nin tanıtım toplantısında, kaldıracak bu vergiye ilişkin açıklamanın daha sonra yapılacağını ifade etti. Bakan Unakıtan, toplantı çıkışında da gazetecilerin konuya ilişkin sorularını yanıtladı.


Bir soru üzerine ''Vergiler olduğu gibi kalkacak değil tabii. Bir vergiyi tamamen kaldıracağız'' diyen Unakıtan, bu konudaki çalışmanın önce hükümete sunulacağını sonra da kamuoyuna duyurulacağını vurguladı. Unakıtan, söz konusu verginin zaman zaman alındığını belirterek, bir gazetecinin, ''kalkacak vergi veraset ve intikal vergisi mi'' sorusu üzerine de gülerek, ''Bakın, çalışanlar görülüyor'' şeklinde espri yaptı.

Konaklama tesislerinde KDV indirimi

 

27-02-2008 / 00:55:15

ANKARA (ANKA) Maliye Bakanlığı, konaklama tesislerindeki KDV indirimi kapsamında; bu tesislerin bünyesindeki lokanta, restaurant, kahvaltı salonu, açık yemek alanı, yemek terası, kafeterya, snack bar, vitamin bar, pasta salonu, lobi gibi mekanlarda verilen hizmetlerde yüzde 8 oranında KDV uygulanacağını kayıt altına aldı.
Maliye Bakanlığı'nın KDV Genel Tebliği Resmi Gazete'de yayımlandı. Konaklama tesislerinde KDV uygulamasına açıklık getirilen tebliğe göre, 9 Şubat 2008 tarihinden itibaren geceleme hizmet bedelinin seyahat acentesi tarafından hizmeti fiilen alan kişiye aktarılmasında, aktarılan geceleme hizmeti ve buna ilişkin komisyon toplamına yüzde 8 KDV oranı uygulanacak.
Acentenin geceleme hizmetine aracılık karşılığında konaklama tesisine fatura düzenlemesi halinde bu faturada gösterilen bedel üzerinden de yüzde 8 KDV hesaplanacak. Ancak, acentelerin müşteriye düzenlediği faturada yer alan toplam tutarın, geceleme hizmeti ile buna ilişkin komisyon ücreti dışındaki kısmı ise genel oranda KDV'ye tabi olacak.

SEYAHAT ACENTELERİ İADE TALEBİNDE BULUNAMAYACAK
Seyahat acenteleri, geceleme hizmeti vermeyip bu hizmete aracılık ettiklerinden, indirimli oran uyguladıkları tutarlar, konaklama işletmesinin acenteler tarafından müşteriye aktarılan hizmet bedeli ile buna ilişkin aracılık hizmet bedeli olduğu için acenteler bu işlemlerle ilgili olarak KDV Kanunu'nun 29/2 maddesi kapsamında iade talebinde bulunamayacaklar.
Tebliğde, kahvehane, kır kahvesi, çay bahçesi, çay ocağı, kıraathane, kafeterya, pastane, ayakta yemek yenilen yerler, yemeği pakette satan veya diğer şekillerde yemek hizmeti sunan yerler, lokanta, içkili lokanta, kebapçı ve benzeri yerlerde verilen hizmetlerde 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren yüzde 8 KDV oranı uygulandığına işaret edildi. Buna göre, otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerinin bünyesindeki; lokanta, restaurant, restaurante, alakart lokantası, kahvaltı salonu, açık yemek alanı, yemek terası, kafeterya, snack bar, vitamin bar, pasta salonu, lobi gibi mekanlarda verilen hizmetlerde yüzde 8 oranında KDV uygulanacak. Konaklama tesislerinin bünyesinde yer alan ve sayılanlar dışında kalan mekanlarda verilen
hizmetler ise genel vergi oranına tabi olacak.

 

 

Açlık sınırı 715 YTL

Ankara (AA) - Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun (Türk-İş) yaptığı hesaplamaya göre, bu ay dört kişilik ailenin açlık sınırı yaklaşık 715, yoksulluk sınırı yaklaşık 2 bin 329 YTL oldu.


Konfederasyondan yapılan açıklamaya göre, bir önceki ay 694 YTL 1 YKr olan 4 kişilik ailenin açlık sınırı, Şubat ayında 714 YTL 92 YKr'a yükseldi. Ankara'da yaşayan 4 kişilik bir ailenin gıda için yapması gereken asgari harcama tutarı, bir önceki aya göre yüzde 3,01 arttı.


Verilere göre, 4 kişilik ailenin gıda harcamalarının yanı sıra kira, ulaşım, giyim, eğitim, kültür gibi temel ihtiyaçları için harcaması gereken asgari tutarı gösteren yoksulluk sınırında da artış görüldü.


Geçen ay 2 bin 260 YTL 63 YKr olan yoksulluk sınırı, Şubat 2008'de 2 bin 328 YTL 73 YKr'ye çıktı.Olumsuz hava şartlarının etkisiyle ortalama sebze-meyve fiyatlarında bir önceki aya göre yüzde 15,90 oranında meydana gelen artışın mutfak harcamasına olumsuz yansıdığı ifade edilen araştırmada, gıda harcaması
tutarındaki artışın son 12 ay itibariyle yüzde 13,70, geçen yılın aynı dönemine göre değişim oranının da yüzde 13,27 düzeyinde gerçekleştiği kaydedildi.


Araştırmada gıda harcamasındaki yıllık ortalama artışın ise yüzde 11,55 oranında olduğu kaydedildi.


Türk-İş'in açıklamasında şu değerlendirmelere yer verildi:


''Gıda harcaması tutarındaki artış çalışanların geçim koşullarını yine olumsuz etkiledi. Çalışanlar, sadece mutfak harcaması için önceki aya göre 20,91 YTL daha fazla harcama yapmak durumunda kaldı. Gıda ile birlikte kira, ulaşım, elektrik, su, yakıt ve benzeri diğer zorunlu harcamaları için aile bütçesinden önceki aya göre 68,10 YTL tutarında ek harcama yapma gereği ortaya çıktı.


Oysa toplumun dar ve sabit gelirli kesimlerin büyük çoğunluğuna yılın ilk altı ayı için öngörülen ücret-maaş artışı günde 50 kuruşluk artışla sınırlı kaldı. Böylece, resmi verilere göre, milyonlarla ifade edilen yoksul kesimlerin hayat şartları daha da ağırlaştı.


Gıda endeksindeki değişim son aylarda artış eğilimindedir. Yoksul kesimlerin harcamalarında ağırlıklı yer oluşturan gıda fiyatlarındaki artış eğilimi bu yönde devam ederse, yoksulluk daha da yaygınlaşacaktır.''

 

 

 

1.5 milyon yurttaş bireysel emekliliğe katıldı

ANKARA (ANKA) - Emeklilik yaşını 65'e çıkarerken emekli aylıklarını düşerecek sosyal güvenlik düzenlemesi yoğun tepkilere rağmen TBMM'de görüşülürken, Türkiye'de 1.5 milyona yakın yurttaşın emeklilik şirketleriyle bireysel emeklilik sözleşmesi yaparak, özel emekliliğe adım attığı belirlendi.

Bireysel emeklilik sisteminde 18 Şubat itibariyle toplam katılımcı sayısı 1 milyon 489 bin 268'e, sözleşme sayısı 1 milyon 612 bin 340'a, katılımcılardan toplanan fon tutarı 4 milyar 703.8 milyon YTL'ye, yatırıma yönlendirilen tutar da 3 milyar 963.2 milyon YTL'ye ulaştı.

ANKA'nın, Emeklilik Gözetim Merkezi'nin (EGM) 18 Şubat itibariyle açıkladığı verilerden yaptığı belirlemeye göre, bireysel emeklilik sisteminde katılımcıların 590 bin 413 kişiyle en büyük bölümü 25-34 yaş grubunda yer alıyor. İkinci sırayı 495 bin 507 katılımcıyla 35-44 yaş grubundakiler alırken, daha sonra 254 bin 144'le 45-55 yaş grubu, 108 bin 234'le 25 yaş ve altı geliyor. Son sırada ise 40 bin 970 katılımcıyla 56 yaş ve üzeri grubundakiler yer alıyor. Bireysel emeklilik sistemine toplam katılım ise 1 milyon 489 bin 268 kişi olarak gerçekleşti.

 

Bireysel emeklilik temel göstergeleri:
Katılımcıların toplam fon tutarı 4.703,8 milyon YTL
Şirketlerin katılımcılarının toplamı 1.489.268 kişi
Katkı payı tutarı 4.100,7 milyon YTL
Yatırıma yönlenen toplam tutar 3.963,2 milyon YTL

AVİVASA SEKTÖR LİDERİ

Bireysel emeklilik sisteminde şirket bazında ise Avivasa Emeklilik ve Hayat 1 milyar 152.5 milyon YTL ile toplanan fon tutarında birinci olurken,katılımcı sayısında ise 232 bin 773 kişi ile üçüncü sırada yer aldı. Katılımcı sayısında birinci sırayı 310 bin 675 katılımcı ile Anadolu Hayat Emeklilik aldı. Anadolu Hayat Emeklilik'in katılımcı toplam fon tutarı ise 942 milyon YTL olarak gerçekleşti.
Sıralamada daha sonra 720.9 milyon YTL fon tutarı ve 224 bin 141 katılımcı ile Yapı Kredi Emeklilik, 597 milyon YTL fon tutarı ve 277 bin 636 katılımcı sayısıyla Garanti Emeklilik ve Hayat izledi. Son sırada ise 62.8 milyon YTL fon tutarı ve 54 bin 456
katılımcı ile Ankara Emeklilik yer aldı.

Belediyelerin borcu silindi

ANKARA (ANKA)– Hazine Müsteşarlığı Belediye Uzlaşma Komisyonu'nun çalışmaları sonucunda, 2 bin 464 belediyenin çeşitli kamu ve kuruluşlarına olan gecikme faizi dahil toplam 15 milyar 661.5 milyon YTL'lik borcunun 5 milyar 91.1 milyon YTL'lik kısmı silindi. Uzlaşma kapsamında gecikme faizlerinde yapılan indirim sonucu, belediyelerin borcu 10 milyar 570.4 milyon YTL'ye düştü.

 

Hazine Müsteşarlığı Belediye Uzlaşma Komisyonu Faaliyet Raporu'nu açıkladı. Rapora göre, 2 bin 451 belediyenin uzlaşma kararı Bakanlar Kurulu'nca onaylanıp Resmi gazete'de yayımlanırken, 59 belediye kendi rızası ile uzlaşmadan çekildi. 14 belediye ise eksikliklerini tamamlamadığı için uzlaşmadan yararlanamadı. Gaziantep, Mersin, İzmir, Samsun, Eskişehir, Adana, Antalya, Adapazarı, Bursa, Diyarbakır, Erzurum, Kocaeli ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri ise uzlaşma kararlarını imzalarken, uzlaşmaya başvurduğu halde Ankara Büyükşehir Belediyesi ile uzlaşılamadı.

-BELEDİYELERİN BORCU 10.5 MİLYAR YTL'YE DÜŞTÜ-

Uzlaşma öncesi, büyükşehir belediyeleri ve bağlı kuruluşları ile belediyelerin 6 milyar 372 milyon 598 bin 279 YTL anapara, 9 milyar 288 milyon 867 bin 597 YTL de gecikme zammı olmak üzere toplam 15 milyar 661 milyon 465 bin 877 YTL borcu bulunuyordu. Uzlaşma sonrasında ise tamamına yakını gecikme faizlerinde olmak üzere 5 milyar 91.1 milyon YTL borç silinerek borç tutarı 10 milyar 570.3 milyon YTL'ye indi. Belediyeler ile ağırlıklı olarak gecikme zammı üzerinde anlaşılırken, uzlaşma sonrasında borcun 6 milyar 178.8 milyon YTL'si anapara, 4 milyar 391.5 milyon YTL'si ise değerleme tutarından oluştu.

-EN BORÇLU BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ KOCAELİ-

Uzlaşma yapan kuruluşlar arasında en yüksek borç 1 milyar 862,2 milyon YTL anapara, 3 milyar 225.3 milyon YTL gecikme faizi olmak üzere toplam 5 milyar 87.6 milyon YTL ile Kocaeli Büyükşehir Belediyesine ait bulunuyor. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi'ni 1 milyar 63.2 milyon YTL ile Gaziantep Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi (GASKİ), 1 milyar 3.6 milyon YTL ile İzmir Büyükşehir Belediyesi izledi. 116 bin 371 YTL ile Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Şirketi BURFAŞ ve 131 bin 835 YTL ile Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi en az borcu olan belediyeler arasında yer aldı.

-HAZİNE'NİN BELEDİYELERDEN 5.6 MİLYAR YTL ALACAKLI-

Uzlaşma öncesinde belediyelerden 8 milyar 759.9 milyon YTL ile en fazla alacağı bulunan kuruluş olan Hazine Müsteşarlığı, belediyelerin 3 milyar 123.6 milyon YTL borcunu sildi. Uzlaşma sonrasında Hazine'nin belediyelerden 5 milyar 636.2 milyon YTL alacağı kaldı. Uzlaşma sonrasında SSK'nın 1 milyar 502.2 milyon YTL, TEDAŞ'ın 821.9 milyon YTL, Maliye'nin ise 712.9 milyon YTL alacağı kaldı.

 

 

İhracatçılardan sorunların çözümü için 22 talep

İSTANBUL (ANKA)- Türkiye İhracatçılar Meclisi'nin (TİM) “Genişletilmiş Sektörler Kurulu” toplantısına katılarak yaşadıkları sorun ve sıkıntıları dile getiren ihracatçılar, çözüm önerilerini 22 başlık altında topladı.


Devlet Bakanı Başbakan Yardımcısı Nazım Ekren ile Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen'le yaptıkları toplantıda ihracatçıların dile getirdiği talepler şunlar:


“. Maliye, Sanayi, Ulaştırma, Tarım ve Köyişleri Bakanlıkları ile Gümrük Müsteşarlığı ve DTM arasında koordinasyonlu bir çalışma yürütülmesi.
. Eximbank'ın güçlendirilmesi amacıyla karının sermayesine eklenmesi.
. Serbest Bölgelerde uygulamaya geçirilen yanlış kararların geri alınması ve bölgelere yatırımın önünün açılması.
. Teşvik uygulaması kararlarının gözden geçirilmesi, sektörel teşviklere ağırlık verilmesi.
. Merkez Bankası'nın faizleri indirmesi.
. Değerli YTL politikasından vazgeçilmesi.
. İstihdam üzerindeki yüklerin azaltılması.
. Mahsup edilmeyen ihracatçı alacaklarının ihracatçıya nakit ödenmesi.
. Atıl durumdaki iş gücünün üretime katılabilmesi için asgari ücret uygulamasının gözden geçirilmesi.
. Bankacılık düzenlemelerinin gözden geçirilerek, üretim ve ihracatlarına devam eden firmaların kriz dönemlerinden kalma olumsuz sicilden kaynaklanan mağduriyetlerinin giderilmesi.
. Ar Ge desteklerinin kapsamının genişletilmesi.
. Tarım sektörü işçileri için, uygulanabilir sosyal güvenlik düzenlemeleri yapılması.
. Yaş meyve sebze başta olmak üzere, gıda ürünleri ihracatında denetimlerin üretim aşamasında yapılması; gecikmelere neden olan yüklemeden sonraki analizlere son verilmesi.
. Gümrüklerdeki fazla mesai ücretlerinin aşağı çekilmesi.
. Liman maliyetlerinin dünya ortalamalarına çekilmesi.
. Kambiyo mevzuatının, altın hesabına transfere olanak verecek şekilde değiştirilmesi.
. Kayıt dışı üretime karşı daha radikal önlemler alınması.
. Fındık üretim ve ihracatına ilişkin yeni bir politika belirlenmesi.
. Gıda sektöründe şeker ve zeytinyağı başta olmak üzere dahilde işleme rejimi kapsamında ürün ithalatının kapsamının genişletilmesi.
. Rekabet gücünü kırıcı boyutlara varan enerji maliyetlerinin düşürülmesi için radikal adımlar atılması.
. Organize tarım yatırımları için arazi tahsis edilmesi.
. Çeşitli kurumlar nezdindeki sevkıyat başına izin ve tescil formalitelerinin kaldırılması veya basitleştirilmesi.”

Tuzla'da 3 tersaneye kısmi durdurma

Ankara (AA)- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Tuzla Tersaneler Bölgesi'nde 20 Şubat 2008'de başlayıp halen devam eden teftiş kapsamında, 3 tersane hakkında kısmi durdurma kararı verildiği, gerekçe olarak da çalışanların ani ölüm ve yaralanmalarına sebebiyet verecek konuların bulunmasının gösterildiği açıklandı.


Bakanlık'tan yapılan açıklamada, Tuzla Tersaneler Bölgesinde, 2002 yılından beri iş yoğunluğuna paralel bir şekilde kazaların da artış göstermesi üzerine, denetim ve incelemelerin sıklaştırıldığı, ancak buna rağmen tersaneler bölgesinde ölümle sonuçlanan iş kazalarının sürdüğü belirtildi.


Bazı ölümlerin, Cumhuriyet Savcılıklarına bile duyurulmadan ailelerin rızasıyla kapatıldığı belirtilen açıklamada, bakanlık olarak işverenin bildirimini yaptığı ya da ailenin suç duyurusunda bulunduğu veya SSK'dan bildirilen olayların incelenebildiği vurgulandı.Son dönemde Bakanlık müfettişlerinin gündeminde bulunan 25 ölümlü iş
kazasının çok çeşitli nedenlere dayandığının belirlendiği kaydedilen açıklamada, ''Patlama (2), yangın (1), ezilme-sıkışma (5), elektrik çarpması (6), düşme (5), intihar (2), kalp durması (1) bu nedenlerden bazılarıdır'' denildi. Söz konusu ölümlü iş kazalarında tespit edilen kusur durumlarında dikkat çeken bazı konular açıklamada, şöyle sıralandı:
-3 olayda yüzde 100 kaçınılmazlık tespit edildi,
-7 olayda işverenin kusuru yüzde 50 ve üzerinde,
-1 olayda üçüncü şahıslar büyük oranda kusurlu (yüzde 60),
-4 olayda alt işverenin kusuru yüzde 50 ve üzerinde,
-11 olayda alt işverenlerin değişen oranlarda kusuru tespit edildi
-13 olayda işçiler yüzde 10 ile 40 arasında değişen oranlarda kusurlu
-13 olayda işveren-işçi ya da alt işveren-işçi ikilileri değişik oranlarda kusurlu bulundu.
-1 olayda hiçbir kimse kusurlu bulunmadı. (Kalp durması)
-1 olayda sadece alt işveren kusurlu bulundu (yüzde 100)
-1 olayda; işveren (10), alt işveren (10) ve diğer işverenler (80) kusurlu


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının açıklamasında, bu olaylarla ilgili, kazaya sebebiyet veren eksikliklerin giderilmesi için işverenlere tebligat yapıldığı, ayrıca, kusur nispeti belli olan raporların, rücu davası açılmak üzere SSK'ya gönderildiği bildirildi.

Turist sayısı Ocak ayında yüzde 9 arttı

ANKARA (ANKA)- Türkiye'ye giriş yapan yabancı ziyaretçi sayısı, Ocak'ta geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9.57 artarak 782 bin 786 kişi oldu.
Kültür ve Turizm Bakanlığı Ocak ayında giriş-çıkış yapan ziyaretçilere ilişkin verileri açıkladı. Bu kapsamda Emniyet Genel Müdürlüğü'nden alınan geçici verilere göre, Ocak'ta ülkeye giriş yapan 1 milyon 414 bin 364 ziyaretçinin 782 bin 786'sını gelen yabancılar, 631 bin 578'ini dönen vatandaşlar oluşturdu. Bu sayı Ocak 2006'da 1 milyon 359 bin 270, Ocak 2007'de 1 milyon 374 bin 89 kişiydi. Giriş yollarına bakıldığında, geçen yılın aynı ayına göre denizyolunda yüzde 13.45, demiryolunda yüzde 4.11, karayolunda yüzde 3.27 ve havayolunda yüzde 2.37 artış yaşandı.

-EN ÇOK ALMAN TURİST GELDİ

Giriş yapan yabancıların milliyete göre dağılımında birinci sıradaki Almanya yerini korumayı sürdürdü. Turist sayısında Almanya 134 bin 508 ile birinci, Bulgaristan 70 bin 460'la ikinci ve Rusya Federasyonu 47 bin 676 ile üçüncü sırada yer aldı. Rusya'yı Gürcistan, İran, Azerbaycan, İngiltere, Suriye, Yunanistan ve Fransa izledi.
Ocak'ta ülkeye gelen 782 bin 786 yabancı ziyaretçinin 7 bin 463'ünü günübirlikçi ziyaretçiler oluşturdu.
OECD ülkelerinden gelen ziyaretçi sayısında yüzde 11.66, Doğu Avrupa'dan gelen ziyaretçi sayısında yüzde 4.63'lük artış yaşandı. Ocak ayında ülkeye gelen yabancıların yüzde 45.93'ü 359 bin 527 ziyaretçiyle OECD, yüzde 36.57'sini 286 bin 250 ziyaretçi ile Doğu Avrupa ülkelerinden geldi.
Anılan ayda ülkeye gelen yabancı ziyaretçilerin en çok giriş yaptıkları kapıların bağlı olduğu iller sıralamasında İstanbul yüzde 45.63 ile birinci, Antalya yüzde 15.52 ile ikinci, Edirne yüzde 12.81 ile üçüncü, Artvin yüzde 5.52'yle dördüncü ve İzmir yüzde 2.90'la beşinci sırada yer aldı.
Ocak'ta ülkeden çıkış yapan 1 milyon 606 bin 209 ziyaretçinin de 919 bin 539'unu yabancılar, 686 bin 670'ini vatandaşlar oluşturdu. Bu sayı Ocak 2006'da 1 milyon 400 bin 318, Ocak 2007'de 1 milyon 449 bin 258 kişiydi
.

İşverenin prim borcu 43,5 milyar YTL

 

ANKARA (ANKA)- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, SSK ve Bağ-Kur prim borçlarının 43 milyar 530 milyon YTL olduğunu açıkladı.

 

Çelik, 898 bin 795 işverenin 10 milyar 874 milyon YTL SSK prim borcu; 1479 sayılı yasa kapsamındaki Bağ-Kur'luların 25 milyar 933 milyon YTL, 2926 kapsamındaki Bağ-Kur'luların da 6 milyar 722 milyon YTL prim borcu bulunduğunu bildirdi. Çelik'in, CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş'in yazılı soru önergesine verdiği yanıta göre, Mart 2007 prim ve Temmuz gecikme zammı ile birlikte 898 bin 795 işverenin toplam 10 milyar 874 milyon YTL SSK prim borcu bulunuyor. Bunun 6 milyar 59 milyon YTL'sini prim, 4 milyar 814 milyon YTL'sini gecikme zammı oluşturdu.


Bağ-Kur'luların borçlarına bakıldığında; 1479 Sayılı Kanun kapsamındaki 1 milyon 432 bin 686 sigortalının 25 milyar 933 milyon YTL borcu bulunduğu görüldü. 2926 sayılı Kanunu kapsamındaki 691 bin 712 sigortalının 6 milyar 722 milyon YTL borcu bulunduğu belirlendi. Çelik, yanıtında, 5458 sayılı Kanun ile süresi içerisinde ve tam olarak ödenmeyen prim borçlarının taksitle veya peşin ödeme imkanı sağlayan yeniden yapılandırma uygulamasından yararlanmak için 849 bin 464 sigortalının talepte bulunduğunu ifade etti. Çelik, “Yeniden yapılandırma borcunu ödeyerek bu uygulamadan yararlanan sigortalı sayısı 211 bin 714'tür. Düzenli ödemedikleri için 10 bin 922 sigortalının yeniden yapılandırma talebi iptal edilmiş olup, 141 bin 908 sigortalının yeniden yapılandırma talebi iptal pozisyonuna düşmüştür” bilgisini verdi.


Çelik, ayrıca, prim borcu bulunan işveren sayısının toplama oranının 2000'de yüzde 4, 2001'de yüzde 11, 2002'de yüzde 8, 2003'te yüzde 15, 2004'te yüzde 5, 2005'te yüzde 3, 2006'da yüzde 10, 2007'de yüzde 1 olduğunu belirtti.

TOKİ, 2 ayda 8 bin 529 konut satacak

Ankara AA - Toplu Konut İdaresi (TOKİ), yaklaşık 2 ay içinde, yapımı tamamlanan veya halen sürmekte olan 8 bin 529 konutu satacak.

 

Konutlardan almak isteyenlerin başvuruları, Nisan sonuna kadar kabul edilecek.

 

TOKİ'nin alt gelir grupları için İstanbul-Tuzla'da yaptırdığı 984 konuttan almak isteyenler, 11-31 Mart günleri arasında Tuzla Belediyesi'ne başvuracak.

 

Ayrıca Adana-Seyhan Zincirlibağlar konutlarından almak isteyenlerin başvuruları, 3 Mart-30 Nisan günleri arasında, Kahramanmaraş-Afşin konutlarında almak isteyenlerin başvuruları 26 Şubat-14 Mart günleri arasında, Kayseri-Melikgazi 6. ve 7. Etap konutlarından almak isteyenlerin başvuruları 3 Mart-30 Nisan günleri arasında, Yalova-Hacımehmetli konutlarından almak isteyenlerin başvuruları 26 Şubat-7 Mart günleri arasında ve Zonguldak-Ereğli konutlarından almak isteyenlerin başvuruları 25 Şubat-30 Nisan arasında kabul edilecek.

 

BAŞVURU SÜRESİ MART'TA BİTEN KONUTLAR

 

İdare tarafından satışa çıkarılan İzmir-Tire, Ağrı-Patnos, Aydın, Balıkesir-Bandırma Kayacık, Edirne-Fırınlarsırtı, Elazığ-Sürsürü, Gaziantep-Islahıye, Isparta-Aliköy, Kırıkkale-Hacıbey ve Yahşihan ve Konya-Çumra konutları için başvuru süresi 21 Mart'ta doluyor.

 

İstanbul-Halkalı, Ankara-Turkuaz ve Polatlı 2. Etap, Adana-Kozan ve Yüreğir, Adapazarı-Ayçiçeği Vadisi, Amasya-Merzifon, Çorum, Diyarbakır-Silvan, Düzce-Metek, Erzurum-Aşkale Kandilli ve Yeniköy, Eskişehir-Tepebaşı, Gümüşhane-Torul, Hatay-Reyhanlı, Kahramanmaraş-Afşin, Manisa-Akhisar ve Turgutlu, Mersin-Toroslar, Niğde-Altunhisar, Ordu-Merkez ve Ünye, Osmaniye-Kadirli ve Yaveriye, Şanlıurfa Birecik, Yalova-Kazımiye ve Hacımehmetli konutlarının başvuru süresi de 28 Mart'ta bitecek.

 

Ankara-Şereflikoçhisar, Afyon merkez, Bolvadin ve Emirdağ, Aksaray-Eskil, Antalya-Çıplaklı, Balıkesir-Edremit, Bartın ve Bolu merkez, Bursa-Hamitler, Edirne-İpsala, Gaziantep-Şehitkamil, İzmir-Torbalı, Kahramanmaraş-Elbistan, Kilis, Mersin-Erdemli ve Silifke, Niğde-Bor 4. Etep, Sivas-Suşehri, Trabzon-Akçaabat ve Tokat-Turhal konutları için başvurular 31 Mart'a kadar ilgili bankalara yapılabilecek.

 

İstanbul-Küçükçekmece Göl Konutları, İstanbul-Küçükçekmece Göl Konutları (alt gelir grubu) konutlarının müracaat süresi 22 Mart'ta dolacak. Aksaray-Merkez, Bursa-Yıldırım Akçadağlayan, Hatay-Günyazı konutlarının başvuru süresi 29 Mart, Burdur-Bucak konutlarının başvuru süresi 26 Mart, Hatay Reyhanlı konutlarının başvuru süresi 14 Mart, Mardin-Midyat konutlarının başvuru süresi 29 Şubat, Ankara-Elmadağ, Şanlıurfa-Akabe ve Diyarbakır-Bismil konutlarının başvuru süresi 30 Nisan ve Ankara-Şereflikoçhisar konutlarının başvuru süresi de 14 Nisan'da doluyor.

 

Verilen bilgiye göre, Kahramanmaraş-Afşin'de alt gelir grubuna yönelik 82 metrekarelik dairenin taksiti 212 YTL'den, İstanbul Tuzla'daki 74 metrekarelik dairenin taksiti 233 YTL'den başlıyor. İzmir-Torbalı konutlarından almak isteyen bir kişi de 120 metrekarelik daire için 493 YTL taksit ödeyecek.

 

Konut satışları ve TOKİ'nin kampanyaları hakkında ayrıntılı bilgi, idarenin ''www.toki.gov.tr'' internet adresi ile (0312) 565 20 65 numaralı telefonlarından alınabilecek.

BAT, ödemeyi peşin yapacak

ANKARA (ANKA) – Tekel ihalesine 1 milyar 720 milyon dolar ile en yüksek teklifi veren British Amerikan Tobacco (BAT) ödemeyi peşin olarak yapacağını açıkladı. BAT Global Yatırımlar Direktörü Richard Hodgson, kredi için bankalar ile görüşmeler yaptıklarını belirterek, gizlilik esası olduğu için banka ismi veremeyeceğini söyledi.

 

Tekel ihalesinde en yüksek teklifi veren BAT, ihale sonrasında toplantı yaptı. Toplantı ihale sonucunun Londra Borsasına bildirilmesi gerekçisiyle ihaleden 20 dakika sonra gerçekleştirildi. Toplantıya BAT Türkiye Genel Müdürü Johan Vandermeulen, BAT Global Yatırımlar Direktörü Richard Hodgson, BAT Global Birleşme ve Satın Almalardan Sorumlu Başkanı Gary Armstrong ve BAT Türkiye Kurumsal İlişkiler Koordinatörü Rıza Tuna Turagay katıldı. Toplantıda açıklama yapan BAT Global Yatırımlar Direktörü Richard Hodgson, Türkçe özür dileyerek açıklamasına Türkçe bilmediğini ifade ederek, toplantıyı İngilizce yapacağını söyledi.

-TÜRKİYE'DE YILDA 110 MİLYAR ADET SİGARA SATILIYOR-

BAT Global Yatırımlar Direktörü Richard Hodgson, ihalenin şeffaf olarak gerçekleştiğini belirterek, Türkiye'nin sigara sektöründe son derece önemli olduğuna dikkat çekti. Türkiye'de yılda 110 milyar adet sigara satışının gerçekleştiğinin altını çizen Hodgson, Türkiye'nin 8. büyük sigara piyasası olduğunu kaydetti. Yaptıkları çalışmalarda son derece kararlı olduklarını kaydeden Hodgson, 350 milyon dolara yakın bir yatırımın söz konusu olduğunu bildirdi. Hodgson, 5 yıldan uzun bir süredir Türkiye'de faaliyetlerini sürdürdükleri dile getirdi. Türkiye'de yüzde 7'lik bir pazar payına sahip olduklarını ifade eden Hodgson, piyasada dördüncü sırada yer aldıklarını kaydetti.

-TEKEL'LE BİRLİKTE BAT'IN PAZAR PAYI YÜZDE 36'YA ÇIKACAK-

Tekelle ilgilenmelerinin birkaç nedeni olduğunun altını çizen Hodgson, işin ölçeğinin ön plana çıktığını söyledi. Tekel'de yapılacak çalışmalar sonrasında pazar paylarının yüzde 36'ya, piyasada da 2. sıraya yükseleceklerini kaydeden Hodgson, ayrıca Tekel markasının sadık bir müşterisi olduğunu dile getirdi.

-TEKEL İŞÇİLERİ İÇİN SENDİKA İLE GÖRÜŞECEĞİZ-

Hodgson, güçlü bir platform oluşturarak yatırımlarına güçlü ve kararlı bir şekilde devam edeceklerini vurguladı. Hodgson, “Tekel çalışanları özelleştirme kapsamında değil. Onlar hala devlet kuruluşuna bağlı bulunuyorlar. Ancak, biz önümüzdeki günlerde çalışanlarla ve sendikalarla bir araya gelip görüşmeler yapacağız” dedi.

-BANKADAN ALINCAK KREDİ İLE ÖDEME YAPILACAK-


Ödemenin işlem sonrasında tamamının peşin olarak yapılacağını açıklayan Hodgson, finansmanın ise bankalardan alınacak destek ile gerçekleşeceğini söyledi. Hodgson, “Bu bağlamda Türkiye'ye yapılan doğrudan yabancı yatırımın en önemli yatırımcılarından biri olarak kabul edilebiliriz” diye konuştu.
Toplantının ardından gazetecilerin yatırımlarla ilgili sorusu üzerine yanıtlayan Hodgson, bir programın olduğunu, bu aşamada bu programı yeniden gözden geçirileceğini ifade etti.
Tekel çalışanlarına ilişkin yapılacak çalışmaların sorulması üzerine Hodgson, bu konunun çok hassas olduğuna dikkat çekti. Bu konudaki sürece Özelleştirme İdaresi Başkanlığı'nı dahil edip, desteğini almaları gerektiğini vurgulayan Hodgson, durumla ilgili değerlendirmeler yapacaklarını kaydetti. Sendikalar ve işçilerle doğrudan görüşeceklerini belirtti. Bu konuda adım atabilmeleri için Özelleştirme İdaresi'nin ihaleyi onaylaması gerektiğini belirten Hodgson, bunun birkaç haftayı alacağını söyledi.

-“SİGARA YASAĞI TÜKETİMİ YÜZDE 10'NUN ALTINDA DÜŞÜRÜR”-

Türkiye'de Mayıs ayında uygulanmaya başlayacak sigara yasağının hatırlatılması üzerine Hodgson, sigara tüketiminde belli bir oranda düşüş beklediklerini söyledi. Yüzde 10'luk bir düşüşten bahsedildiğini anımsatan Hodgson, yüzde 10'dan daha az bir düşüş beklediklerini dile getirdi. Hodgson, bunu bekleyip göreceklerini, rakamsal spekülasyonlara girmeyeceklerini ifade etti.
Bir gazetecinin “Hangi bankalarla görüşüyorsunuz” sorusu üzerine Hodgson, bankalarla ilgili ilişkilerinin gizlilik içinde devam edeceğini söyledi. Teklif edilen rakamın bankalarla görüşmelerinin kapsamı içinde olduğunu, fakat bunun ne kadarının kredi olarak kullanılacağı konusunda çalışmalar yapıldığının altını çizdi.
İstanbul'da Tekel'e ait değerli arazinin sorulması üzerine Hodgson, arazinin özelleştirme kapsamında olmadığını söyledi.

 

 

Borsa, yoğun günü 854 puan kayıpla tamamladı

İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB), satıcılı seyrin ardından bir miktar tepki alımı ile karşılaştı.   

İlk seansta önce 46000, ardından 45500 puanın altına sarkan İMKB 100 Endeksi, ilk seansı 45591.65 puan ile yüzde 1.84 oranında ekside tamamladı.   

İkinci seansta bir miktar tepki alımı ile 46000 puan bölgesine yönelen Ulusal 100 Endeksi, bir süre yatay seyir izleyerek yurtdışı piyasaları takip etti ve günü kapanışa doğru gelen satışlarla 45592.48 puan ile (yüzde 1.84) 854.16 puan ekside tamamladı.   

İşlem hacmi ikinci seansta 668.790.188 YTL olurken, toplam 1.385.014.298 hacim YTL olarak gerçekleşti.   

Dün ABD borsalarının yukarı yönlü açıldıktan sonra Philadelphia FED imalat endeksinin beklenene göre oldukça kötü gelmesi ve ham petrol stoklarının Kasım ayından bu yana en yüksek seviyesine çıkmasının etkisiyle satışa dönerek, günü yüzde 1'in üzerinde kayıplarla tamamlaması, bugün İMKB'nin açılışı üzerinde de etkili oldu.   

ABD'de imalat sanayine yönelik gelen olumsuz datalar son dönemde zaten tedirgin bir dönem geçiren finans piyasalarında resesyon endişelerini gündeme getirirken, ABD'nin ardından Asya, Avrupa borsaları ile vadeli ABD endekslerinin olumsuz seyir izlemesi ilk seansta İMKB'ye olumsuz yönde yansıdı.    

Kuzey Irak'a sınır ötesi kara harekatı başlatıldığının açıklanması satış baskısını bir miktar artırsa da, bu haberin etkisinin uluslararası çevrelerin harekatı desteklemesi, operasyonun ABD'nin bilgisi dahilinde gerçekleştirilmesi ve zamanının kısa süreli olduğunun açıklanması nedeniyle sınırlı kaldığı gözlendi.   

Tekel Sigara'nın özelleştirme ihalesinin sonuçlanması ve yurtdışı piyasalardaki toparlanma eğilimi İMKB'nin ikinci seansta bir miktar tepki ile karşılaşmasına neden oldu.   

Yurtiçinde IMF ile yedinci gözden geçirme döneminin sonuçlanmasının Şubat sonrasına kalmasının ardından, piyasa sosyal güvenlik yasası ile ilgili gelişmeleri izlemeyi sürdürüyor.     

Gelecek hafta piyasaya ABD açıklanacak olan mevcut ev satışları, Ocak ayı Üretici Fiyatları Endeksi (ÜFE), Tüketici Güven Endeksi, dayanıklı tüketim malları siparişleri, mevcut ev satışları, geçici büyüme ve kişisel gelir-harcama gibi verilerin yön vermesi bekleniyor.

Tekel Sigara 1.720 milyar dolara Amerikalı oldu

Tekel Sigara'nın özelleştirilmesi ihalesinde en yüksek teklifi, 1 milyar 720 milyon dolar ile British American Tobacco (BAT) Tütün mamülleri Sanayi ve Ticaret A.Ş verdi.


Hilton otelinde yapılan ihalenin yazılı turunda, en düşük teklifi veren CVCI-Doğan-TÜTSAB Ortak girişim grubu elendi. 1 milyar 660 milyon dolar 'başlangıç fiyatı' ve 10 milyon dolar artırma aralığı ile 'açık artırmaya' geçildi.


Açık artırmanın ilk turunda LİMAK- PI Turkey LLC ortak girişimi gurubu ihaleden çekildi. İkinci turda BAT 1 milyar 690 milyon dolar, Strand Investment S.AR.L ise 1 milyar 700 milyon ABD doları teklif verdi.


Üçüncü turda, BAT teklifini 1 milyar 710 milyon dolara yükseltirken, Stand Invenstment ihaleden çekildi. İhale Komisyonu Başkanı Ahmet Aksu, BAT'tan nihai teklifini isterken, BAT son teklifini 1 milyar 720 milyon dolara yükseltti. Böylece en yüksek teklifi BAT vermiş olurken, İhale komisyonu başkanı Aksu, ihalenin teknik olarak sonuçlandığını açıkladı.

İhale Komisyonu tarafından, ihale sonucuna ilişkin bir karar verileceğini anlatan Aksu, bu kararın, Rekabet Kurulunun görüşüne müteakip 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu gereğince ÖYK'nın onayına sunulacağını bildirdi.


Aksu, bu karar çerçevesinde, ihale lehine sonuçlanan teklif sahibi ile ihale şartnamesi çerçevesinde sözleşme imzalanacağını ve özelleştirmeye konu olan varlıkların alıcıya devredileceğini kaydetti.

 

 

İşçiler eylemde, polis sert müdahalede bulunuyor

Bugün yapılacak olan Tekel ihalesini protesto etmek isteyen işçiler AK Parti İl Binası önünde eyleme başladı. 

Tekel'in özelleştirileceği ihaleyi protesto eden Tek Gıda-İş'e bağlı işçiler Ak Parti İl Binası önünde eylem yapıyor. AK Parti İl Binasının bulunduğu Piyalepaşa Bulvarı'na saat 14:20 sıralarında gelen 3 otobüs dolusu Tekel işçisi hızla koşarak il binası önüne geldi. Bina önünde bekleyen çevik kuvvet polisleri tarafından içeriye girmeleri engellenen 200 civarında işçi oturma eylemine başladı. Bu sırada Tek Gıda-İş yetkililerinin il binası önüne siyah çelenk bırakmak istemesine polis engel oldu. Sendika yetkililerinin ısrarı üzerine polis gruba müdahale etti. Çıkan arbedede çok sayıda işçi yaralandı. Yaralananlara ilk müdahaleyi işçi arkadaşları yaptı.

 

"ATV-Sabah grubunun satışı yasalara aykırı"

ANKARA (ANKA)- ATV-Sabah'ın Çalık grubuna satışına karşı çıkan RTÜK üyesi Mehmet Dadak, satışın yasalara aykırı olduğunu ileri sürdü. CHP kontenjanından seçilen RTÜK üyesi Şaban Sevinç'in ardından bugün de Mehmet Dadak kaleme aldığı karşı oy yazısında Çalık'ın yasal engellerinin bulunduğunu savundu. Dadak, bazı yasal engellerin kaldırılması için verilen sürenin de yasalara aykırı olduğunun altını çizdi.

 

RTÜK Üyesi Mehmet Dadak karşı oy yazısında, ATV-Sabah Grubu'nun Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık Anonim Şirketi'ne satışının RTÜK Yasası'nın “bankacılık yapan bir gerçek ya da tüzel kişinin televizyon veya radyo yayıncılığı yapamayacağı ve aynı şirketin ancak bir radyo ve bir televizyon işletmesi kurabileceği” hükümlerine aykırı olduğunu belirtti.

 

7 Şubat'taki toplantıda ATV- Sabah Grubu'nun satışına karşı oy veren Dadak, kaleme aldığı gerekçesinde, “Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık Anonim Şirketi'nin yüzde 58 hisse ile hakim ortağı durumunda bulunan Çalık Holding A.Ş, aynı zamanda Çalık Yatırım Bankası'nın da hakim ortağı durumundadır. Yine Turkuvaz'ın ortağı ve yönetim kurulu üyesi olan Sayın Ahmet Çalık da aynı şekilde Çalık Yatırım Bankası'nın yönetim kurulu başkanı ve birinci derecede yetkili yöneticisi durumunda bulunmaktadır. Bu durum 3984 sayılı yasamıza açıkça aykırıdır” dedi.

 

EN FAZLA BİR TELEVİZYON VE BİR RADYO İŞLETMESİNE SAHİP OLUNABİLİR

Dadak, karşı oy yazısında ayrıca yasaya göre “radyo ve televizyon yayın izninin, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre sadece radyo ve televizyon yayıncılığı, haberleşme, eğitim, kültür ve sanat amacıyla kurulmuş anonim şirketlere verilebileceği”ni belirterek “üretim, yatırım, ihracat, ithalat, pazarlama ve finans kurum ve kuruluşlarına” yayın izni verilemeyeceğinin açıkça hüküm altına alındığını ifade etti. Dadak, bu hükümler çerçevesinde “Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık Anonim Şirketi'ne yayın izni verilmiş olması yasamıza açıkça aykırıdır” dedi.

 

RTÜK Üyesi Dadak, öte yandan Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık Anonim Şirketi'nin sadece radyo ve televizyon yayıncılığı yapmak amacıyla kurulmuş olmasının şartı yanında bu çerçevede en fazla bir televizyon ve bir radyo işletmesine sahip olabileceğine dikkati çekti.

 

Satışı onaylayan Üst Kurul'un çoğunluk kararında, şirket yapısının 29. maddeye uygun olmadığı kabul edilerek, Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş'ye şirket statüsünün tadili için 3 aylık süre verilmesinin de hukuken yanlış olduğunu ifade eden Mehmet Dadak şunları kaydetti:

 

“Yasamızın 29/j bendindeki hüküm, RTÜK Yasası kapsamında 'halen yayın yapmakta olan' bir şirketin yani mevcut bir yayıncının hisse yapısında değişiklik oluştuğunda, bu yeni değişiklikten kaynaklanabilecek yasaya aykırılığın giderilmesi için mevcut yayıncı şirkete süre tanınmasını düzenler. Oysa konumuz olan ATV-Sabah bütünlüğünün satışında bu durum yoktur. Konumuzdaki olayda, bir yeni şirket (Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş.) yayıncılık yapmak için RTÜK Yasasına tabi olan yayıncı kuruluşu (ATV televizyonu ile Radyo City) almak ve bu yolla yayıncı olmak istemektedir. İşte bu nedenle de yayıncı olmak isteyen bu yeni şirketin 29'uncu maddenin (a) ve (b) bendlerine uygun olarak kurulmuş olması gerektiği açıktır. RTÜK ancak ATV'nin mevcut yayıncı şirketi olan Merkez ATV Televizyon Prodüksiyon A.Ş'nin hisse yapısında bir aykırılık oluşursa, bu aykırılığı gidermesi için 29/j bendine göre Merkez ATV Televizyon Prodüksiyon A.Ş'ye, ‘Hisse yapınızı 29'uncu maddeye uygun hale getir' diyerek süre verebilir. RTÜK'deki geçmiş uygulamalar da bu şekilde olagelmiştir.”

 

"ONAY KARARI HUKUK DEVLET İLKESİNİ ZEDELER "

RTÜK Yasası'na göre yapılması gerekenin dosyanın 29. maddeye aykırılıkları nedeniyle TMSF'ye iade edilmiş olması gerektiğini belirten Dadak, “TMSF'nin de 3984 sayılı Yasa'nın 29'uncu maddesini dikkate alarak, kurulmuş A.Ş'lere yeniden ihale etmesi gerekirdi. Bu nedenle bu satışın 3984 SY'ya aykırı olduğu halde onaylanmasıyla, yayıncılık mevzuatımızın beyni olan sahiplik statüsünün ağır darbe aldığı ve hukuka aykırılık oluştuğu düşüncesindeyim” dedi.

 

Bu onay kararının hukuk devleti ilkesini zedeleyeceğini, doğurabileceği muhtemel sonuçlarıyla da kamu alacağının zarara uğrayacağını savunan Dadak “Yukarıda açıkladığım gerekçelerle, çoğunluk kararında da belirtildiği gibi 3984 SY'nın 29. maddesi (a) ve (b) bendlerine açıkça aykırı olan ATV-Sabah iktisadi ve Ticari Bütünlüğünün, 3984 sayılı yasaya göre her türlü hak ve izinlerinin Turkuvaz Radyo Televizyon Gazetecilik ve Yayıncılık A.Ş'ye devri kararına karşıyım” diye konuştu.

 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
  DÖVİZ KURLARI

 

 

  MÜZİK ÇALAR
  HAVA DURUMU
  İL İL TÜRKİYE TANITIMI
Bugün 66 ziyaretçi (73 klik) kişi burdaydı!
website counter Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol